"Zaten insan medeni olduğu cihetle, şahsi ve içtimai hayatını kurtarmak için, o kanun-i İlahiye muhtaçtır." Bu cümleyi açıklayıp, örnek verir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Namaz, kalblerde azamet-i İlâhiyeyi tesbit ve idame ve akılları ona tevcih ettirmekle adalet-i İlâhiyenin kanununa itaat ve nizam-ı Rabbânîye imtisal ettirmek için yegâne İlâhî bir vesiledir. Zaten insan, medenî olduğu cihetle, şahsî ve içtimaî hayatını kurtarmak için, o kanun-u İlâhîye muhtaçtır. O vesileye müraat etmeyen veya tembellikle namazı terk eden veyahut kıymetini bilmeyen, ne kadar cahil ne derece hâsir ne kadar zararlı olduğunu bilâhare anlar, ama iş işten geçer."(1)
Üstad Hazretleri burada müteselsil ve derin bir tahlilde bulunuyor. İnsan yaradılış bakımından, hayvanlar gibi vahşi olamaz ve yalnız yaşayamaz; mutlaka medeni ve toplumsal bir hayata ihtiyaç duyar. Zira insanın sayısız ihtiyaçları varken, bunlardan ancak birkaç tanesini kendisi tedarik edebiliyor, diğer ihtiyaçlarını görecek ve temin edecek başka insanlara muhtaç bir şekilde yaratılmıştır. Bu sebeple insanlar beraber ve medeni bir hayatta toplumsal yaşamaya muhtaçtırlar.
Bu ihtiyaç nasıl toplumsallığı ve medeni hayatı gerekli kılıyor ise, "toplumsal ve medeni hayat da bir hukuk düzenini ve insanların ihtilafını tarafsız ve hakkaniyetli bir şekilde çözümleyecek bir şeriatı gerekli kılıyor." Hukuksuz ve şeriatsız bir toplumsallık ve medeniyet düşünülemez. Öyle ise bir hukuk düzeni gereklidir.
"Hukuk düzenini kim tespit ve tayin edecek?" sorusu, üçüncü bir ihtiyaç olarak ortaya çıkıyor. Yani insanların yaptığı hukuk ne kadar hakkaniyetli ve objektif olabilir. Bu sebeple hakkaniyetli ve objektif bir otorite gereklidir ki; bu da peygamberlik kurumudur. Peygamberler, Allah’ın elçisi olması hasebi ile peygamberlik, hakkın ve doğrunun yanındadır ve hevadan münezzeh bir durumdadırlar. Elbette peygamberlerin getirdiği veya diğer bir ifade ile Allah’ın onlar ile gönderdiği İlahi hukuk sistemi, insanların gönül rahatlığı ile kabul edebilecekleri bir sistemdir.
Bu ilahi sistemler, beşeri sistemler gibi sadece kanuni bir dayatma değildir. Ayrıca bu sistemin bir de duygu ve kalp boyutu vardır. Bu duygu ve kalp boyutunun terbiye ve tekemmülü de ibadetler ile temin ediliyor. Yani ibadetler bir cihetle kulluk iken, bir cihetle de içtimai ve siyasi bir teminat gibidir. Namaz bütün ibadetlerin özü ve fihristesi olması hasebi ile doğrudan ve dolaylı olarak içtimai ve siyasi hayatı düzene sokuyor. Demek namazın terki içtimai ve siyasi hayatın bozulması ve felci gibidir, bu da büyük bir zarardır.
Özet olarak, namaz müessisin ve mürebbinin varlığını insanın zihninde tespit ettirip, insanı medeni olmaya ve kanunlara boyun eğmeye teşvik ve sevk ediyor. Bu bir psikolojik tahlil ve tespittir.
(1) bk. İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Suresi 3. Ayetin Tefsiri.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü