"Zeval ve fena", "nefy ve inkâr", "naks ve kusur", "idrak, şuur ve akıl", "adem ve idam", "kibir, gurur ve enaniyet", "heva ve heves", "niyet ve nazar." Bu kavramları izah eder misiniz; aralarındaki farklar nelerdir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Risale-i Nurlarda lügat ve kelimeler çok zengin ve bolca kullanılmıştır. Risale-i Nurların edebi sahada temel felsefesi; "bir kelime kaç manaya geliyor değil, bir manaya kaç kelime düşüyor" şeklindedir. Böyle olunca, eşanlamlı kelimeler çokça zikredilmiştir. Elbette aralarında nüans olanlar da vardır; lakin temel kaide manaya düşen kelimelerin zikredilmesidir.

Diğer bir husus; Risale-i Nurlar geçmiş nesil ile yeni nesil arasında edebi ve lisani açıdan bir köprü vazifesi görüyor. Malum yeni rejimin kurulması ile harf inkilabı adı altında geçmişle, yani ceddimiz Osmanlı ile bağlarımızın kesilmesi için ciddi bir gayret ve çaba sarf edilmiştir ve genel noktada da başarı sağlanmıştır. Şimdiki nesil öyle bir kısır lisan içine hapsedilmiş ki, üç yüz kelime ile idare eder bir vaziyete düşmüştür.

İşte Risale-i Nurlar yapılan bu tahribatın tadilinde bir araç, bir vasıta görevini yapıyor. Bu sebeple lisan ve üslubunda bir lügat ve sözlük vazifesi de var. Mesele; fena kelimesi zeval kelimesinin bir benzeri olmasından dolayı, birisini anlamayan öbürü anlayarak mana ve cümle içinde boğulmaz. Tabi yine de bütün kelimeler aynıdır denilemez, mutlaka aralarında bir nüans bulunabilir.

Zeval: Son bulmak, yok olmak demektir. Zevalde anlık ve anilik manası hükmediyor.
Fena: Bir şeyin geçici ve fani olması anlamındadır. Fena ise bir şeyin zaman içinde biteceğine yakın bir mana veriyor.

Nefy: Bir şeyin olmadığını ifade etmekte kullanılan olumsuzluk edatıdır.
İnkâr: Reddetmek ve kabul etmemek anlamındadır. İnkarda taassup ve ayak direme varken, nefyde ispat etme işi ilmi boyuta dökme gayreti vardır. Aralarında böyle bir nüans olabilir.

Naks ve kusur eşanlamlı iki kelimedir. Mana olarak eksiklik, noksanlık, hata anlamlarına geliyor.

İdrak: Anlayış ve kavrama yeteneğidir. Daha çok zekavet anlamına gelir.
Şuur: Anlayış ve kavrayış demektir. Lakin biraz zaman ve müddet isteyen ve genel bir farkındalık anlamını ihsas ettiriyor. Bazıları hususi noktada anında idrak edebilir; ama genel manada şuurunu anlamayabilir. Şuur bir şeyin bütün boyutlarında farkındalıktır.

Adem yokluk ve hiçlik iken, idam yokluk ve hiçliğe götüren bir neden ve bir sebep gibidir.

Kibir büyüklük taslamak iken, gurur insanın kendine ve ameline güvenmesidir.
Enaniyet
bunların hepsinin temeli ve esasıdır. Zaten bütün manevi hastalıklar eneniyetten çıkıyor. Ene insana emaneten verilmiş duygu ve cihazları haksız bir şekilde temellük etmektir, yani sahiplenmedir.

Heva ve heves eşanlamlı kelimelerdir. Mana olarak heva istek, nefsin isteği, düşkünlük anlamlarına gelirken; heves ise, gelip geçici isteknefsin hoşuna gitmek, akıl ile olmayıp nefis ile olan istek manalarına geliyor.

Nazar, bakış açısı bakış tarzı iken, niyet kalbin tasdik ve karar verme mekanizmasıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...