Materyalizm, Hazcılık, Maneviyat ve Yaşam Memnuniyeti: Risale-i Nur Okuyanları Üzerine Ampirik Bir Çalışma
İnsanlığın tarih boyunca aradığı ortak şeylerden birisi belki de birincisi mutluluk olmuştur. Gerçi mutluluğu arama şekilleri asırdan asıra, toplumdan topluma, hatta insandan insana farklı olmuşsa da arzulanan netice hep aynı olmuştur. Batı toplumlarında Aydınlanma’dan beri mutluluk arayışı materyalist tüketim yoluyla olagelmiştir. Kapitalizmin insanlara sunduğu mutluluk formülü (fayda maksimizasyonu) gayet basittir: ne kadar çok çalışırsan, o kadar çok para elde edersin. Ne kadar çok para elde edersen, o kadar çok mal ve hizmet satın alabilirsin. Ne kadar çok mal ve hizmet alırsan, o kadar çok tüketim yaparak faydanı (mutluluğunu) artırabilirsin. Kapitalist sistemde kimisi çok çalışarak, kimisi de çok çalarak nihai amaca ulaşmaya çalışır. Meşhur iktisat tarihçisi Karl Polanyi’ye göre kapitalizm kar ve piyasayı toplum ve insani değerlerin üzerine çıkararak her şeyi alıp satılan bir mal derecesine indirmiştir.
Kapitalist ideolojiye göre, daha yüksek satın alma gücüne kavuşup, daha çok mal ve hizmet elde eden bireyler, hayatlarından nispeten daha çok lezzet alırlar. Hayatından memnun olan insanın intihar etmesi veya depresyona girmesi beklenmediğine göre, ekonomik refaha kavuşan kapitalist toplumlardaki sosyal sıkıntılar, kapitalist mutluluk formülünde bir yanlışlık olduğuna işaret ediyor. Kapitalist ülkelerde ekonomik refahla birlikte, streslerin, intiharların ve bunalımların artması, kapitalist sistemin insanlığa gerçek mutluluğu getirme noktasında bir kriz eşiğinde olduğunu gösteriyor.
Kapitalist sistemin vaad ettiği mutluluğu getirmediğini ilk ortaya çıkaran Easterlin (1974)’dir. 1946-1970 yıllarını kapsayan çalışmasında ekonomik refah seviyesindeki müthiş artışa rağmen insanların huzurlarında bir artış olmadığını göstermiştir. Easterlin’den beri mutlulukla ilgili çalışmalarda büyük patlama yaşandı. Birçoğu artan gelir ve tüketiminin sanıldığı gibi mutluluk getirmediğini açıkça ortaya çıkardı. Asgari ihtiyaçları giderene kadar paranın mutluluğa olumlu etkisi olmakla beraber, ötesinde etkisi yok denecek kadar az olduğu anlaşıldı. Başka bir deyişle, paradan mahrum olan mutluluğu satın alma imkânına sahipken, parası bol olanlar bu imkândan mahrumdur. Daha da kötüsü, materyalist değerleri benimseyen ilgili çalışmalar, mutluluğu kendi içinde aramak yerine dışarıda arayanların daha yüksek depresyon, kaygı, narsizm ve kötü madde bağımlılığına sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır (Duriez, 2006). Aynı şekilde kapitalist sistemin insanları teşvik ettiği zenginlik, şan ve şöhretin insanı uzun dönemde huzurlu yapmadığı anlaşılmıştır. Hatta söz konusu hedefler peşinde koşanların, diğerlerine göre mutsuz oldukları ortaya çıktı (Kasser ve Ryan, 1996).
Gelişmiş ülkelerde bireylerin tüketim gücünü gösteren kişi başına reel gelir son bir asır içinde birkaç kat artış gösterdi. Daha önceki asırlarda hayal bile edilmeyen birçok mal ve hizmet tüketimi son iki asırdaki insanlar için gerçek oldu. Ancak, paradoksal bir şekilde, yaşam standardındaki iyileşmenin ve tüketimdeki artışın beklenildiği gibi mutluluk getirmediği ortaya çıktı. Küresel kapitalizmin kalbi hükmünde olan Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşananlar bunun en açık örneğidir. ABD’de 1960’lardan günümüze, kişi başına reel gelir üç kat artış göstermesine rağmen, mutluluk ölçümlerine göre, bireylerin mutluluk seviyesinde düşüş yaşandı (Myers, 2001). Başka bir deyişle, Amerikalıların araba, soğutucu, elbise kurutma makinesi edinme imkânları eskisine göre üç kat artmıştır. Yine eskiye oranla insanların herhangi bir gece lokantada yemek yeme imkânları üç katına yükselmiştir. Ancak boşanma oranları da ikiye katlanmış, gençlerin intiharı üç katına çıkmış ve depresyonlar on kat artmıştır (Newsweek, 16 Eylül 2002). Literatürde, bu paradoksal gelişme gelişmişlik paradoksu veya Amerikan paradoksu diye biliniyor. Aynı durum diğer gelişmiş kapitalist ülkeler için de geçerli. Örneğin, İngiltere’de 1950’den beri gelir seviyesi üçe katlanmasına rağmen, bireylerin yaşam memnuniyeti yerinde saymıştır.
Belki de materyalist mutluluk modelinin asıl kusuru, servet, bedeni ve duyusal zevkleri esas almasıdır. Başta entelektüel ve manevi ihtiyaç ve lezzetler olmak üzere insan fıtratının diğer ihtiyaçlarını ihmal veya inkâr etmesidir. Materyalist mutluluk modelini takip edenlerin daha çok servet edinip daha çok tüketerek mutlu olmaya çalışması bu sırdandır. Oysa ne garip bir paradokstur ki, birçok çalışmaya göre insan materyalist oldukça mutluluğu azalıyor. Çünkü sanıldığının aksine, maddi imkânlarla mutluluk arasında sonsuza denk giden pozitif lineer bir ilişki yok. Para bir yere kadar huzura katkıda bulunmakla beraber, temel ihtiyaçları karşıladıktan sonra etkisi yok denecek kadar az oluyor.
Mutluluğu getirmesindeki başarısızlığına rağmen, küresel kapitalizmin tüketim kültürü, materyalist değerleri ve sefih yaşam tarzı önü alınamaz kanser gibi her tarafa yayılıyor. Bu gidişle materyalist değerlerin etki alanına girmemiş olanların kelaynaklar gibi nesli tükenecek. Bilimsel çalışmaların karşıt bulgularına rağmen, insanlığın çoğunluğu gerçek huzurun daha çok servet ve tüketimden geçtiğini düşünüyor. İşte, Risale-i Nur küresel kapitalizmin büyük dalgalarına karşı koyma iddiasını taşıyor. Elinizdeki çalışma söz konusu iddianın ne denli başarılı olduğunu test ediyor.
Sonradan ayrıntılı tartışılacağı gibi, Batı toplumlarında yapılan çalışmalar, dışsal değerlere değil, içsel değerlere vurgu yapan kişilerin daha çok huzurlu olduğunu ortaya koyuyor. Maalesef, bildiğimiz kadarıyla, Müslüman toplumlar için yapılan benzer çalışmalar yok. Elinizdeki çalışma bu açıdan bir ilk olacak. Bir Müslüman grubun değerler dünyasını resmedip, Batı’daki mukabilleriyle kıyaslayacak. Bu çalışma, materyalist ve hazcı değerlerle kıyaslayınca İslami değerlerin ne derece huzuru getirmede etkili olduğunu ampirik olarak analiz ediyor. Anket verileri İslamî bir perspektifle geliştirilen insan fıtratı teorisini ve mutluluk modelini test imkânı sunuyor. İslam’ın bu dünyada otantik huzuru getirmede ne derece katkıda bulabileceğine açıklık getiriyor.
Kısacası, mutluluk arayışı herhangi bir toplum veya kültürle sınırlı değil. Evrensel bir arayıştır. Belki de insanlık tarihi farklı yollardan bu mutluluğun arayışı olarak özetlenebilir. Ancak, ne garip ki, bu sürekli arayışa rağmen mutluluk henüz kayıplar listesinden çıkmadı. En azından birçok insan için. Küresel kapitalizm sağlık, servet, yaşam kalitesi gibi huzuru etkileyen bazı alanlarda başarılı olmasına rağmen, aile, güven, maneviyat gibi konularda başarısız olmuştur. Sürdürülebilir, huzur getiren yaşam yerine, aşırı tüketime dayalı, sefih bir yaşam tarzını insanlığa armağan etmiştir (Aydın, 2010). Elinizdeki çalışma bir Müslüman düşünür tarafından önerilen alternatif mutluluk modelini ampirik olarak inceleyip daha az tüketimle daha çok huzur elde etmenin mümkün olup olmadığını araştırıyor.
Hipotezler
Risale-i Nur’un şimdiye kadar hemen hiçbir eserde görülmemiş bir rağbete mazhar olması ve insanı tiryaki yapan nefsanî zevklerden uzaklaştırmakta tesirli olmasının sırrını soranlara karşı Said Nursî şöyle cevap veriyor:
“Risale-i Nur, bu dünyâda bir mânevî Cehennemi dalâlette gösterdiği gibi, îmânda dahi bu dünyâda mânevî bir Cennet bulunduğunu isbât ediyor. Ve günahların ve fenalıkların ve haram lezzetlerin içinde mânevî elîm elemleri gösterip, hasenat ve güzel hasletlerde ve hakâik-ı Şeriat’ın amelinde Cennet lezâizi gibi mânevî lezzetler bulunduğunu isbat ediyor. Sefâhet ehlini ve dalâlete düşenlerini -o cihetle- aklı başında olanlarını kurtarıyor.”[1]
Nursî, eserlerindeki söz konusu metodun bu zamanın hedonik zevklerine insanları korumanın biricik etkin yolu olduğunu ekliyor:
Âkibeti görmeyen ve bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzetlere tercih eden hissiyât-ı insâniye akıl ve fikre galebe ettiğinden; ehl-i sefâheti sefâhetinden kurtarmanın yegâne çâresi, aynı lezzetinde elemini gösterip hissini mağlup etmektir. Ve –“Onlar dünya hayatını seve seve âhirete tercih ederler.” (İbrahim Suresi: 3)- ayetinin işâretiyle, bu zamanda âhiretin, elmas gibi nîmetlerini, lezzetlerini bildiği halde dünyevî kırılacak şişe parçalarını ona tercih etmek, ehl-i îman iken ehl-i dalâlete o hubb-u dünyâ ve o sır için tâbi olmak tehlikesinden kurtarmanın çâre-i yegânesi, dünyâda dahi Cehennem azâbını ve elemlerini göstermekle olur ki; Risale-i Nur o meslekten gidiyor.”[2]
Nursî, eskiden olduğu gibi, insanlara Cennet mükâfatı ve Cehennem azabını anlatmanın tesirli olmadığını şöyle izah ediyor:
"Bu zamandaki küfr-ü mutlakın ve fenden gelen dalâletin ve sefâhetten gelen tiryâkiliğin inadı karşısında, Cenâb-ı Hakk’ı tanıttırdıktan sonra ve Cehennem’in vücudunu isbât ile ve onun azâbı ile insanları fenâlıktan, seyyiattan vaz geçirmek; ondan, belki yirmiden birisi ders alabilir. Ders aldıktan sonra da, ‘Cenâb-ı Hak Gafûru'r-Rahîm'dir, hem Cehennem pek uzaktır’ der sefahetine devam edebilir. Kalbi, ruhu hissiyâtına mağlûb olur. İşte Risale-i Nur’daki ekser muvâzeneler, küfür ve dalâletin dünyâdaki elîm ve ürkütücü neticelerini göstermekle, en muannid ve nefisperest insanları dahi o menhus gayr-i meşrû lezzetlerden ve sefâhetlerden bir nefret verip aklı başında olanları tevbeye sevk eder.”[3]
Nursî aynı eserinde şöyle devam ediyor:
“Risale-i Nur’da pek çok muvâzenelerle ehl-i sefâhet ve dalâlet, dünyâda dahi bir mânevî Cehennem içinde azap çektiklerini; ve ehl-i îmân ve salâhat, dünyâda dahi bir mânevî Cennet içinde İslâmiyet ve insâniyet mîdesiyle ve îmânın tecelliyâtiyle ve cilveleriyle mânevî Cennet lezzetleri tadabilirler, belki derece-i îmânlarına göre istifâde edebilirler.”
Bu çalışma Nursî’nin mutluluk modelini ve yukarıdaki argümanlarını şu hipotezler bağlamından ampirik olarak test ediyor:
Hipotez 1: Mutluluk, lezzetler, pozitif hisler ve genel memnuniyet şeklinde ölçülebilir ve insanın ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilintili açıklanabilir. Yüksek düzeydeki lezzetler daha büyük ve uzun sureli yaşam memnuniyetini netice verecektir.
Spesifik Amaç 1: Aspirayon İndeksini genişleterek yaşamın farklı alanlarındaki beşeri deneyimleri ölçmek ve bunu lezzetler hiyerarşisi ile ilişkilendirmek.
Spesifik Amaç 2: Lezzetler piramidinin daha yüksek düzeyli mutluluk ve yaşam memnuniyetiyle korelasyonunu irdelemek.
Hipotez 2: Risale-i Nur okuyucuları materyalist, hedonik ve egoistik değerler konusunda hayli bilinçlidir.
Spesifik Amaç 1: Risale-i Nur okuyucularının hedonik ve materyalist değerlerden uzak bir hayat tarzında ne derece başarılı olduklarını ölçmek.
Spesifik Amaç 2: Farklı düzeydeki Risale-i Nur okuyucuları için içsel ve dışsal değerlerle subjektif refah seviyesi arasındaki korelasyonu ölçmek.
Hipotez 3: Risale-i Nur okuyucuları insan fıtratı ve ihtiyaçları konusunda kapsamlı bilgi ediniyorlar. Risale-i Nur okudukça daha çok manevi, entelektüel ve sosyal aktivitelere katılıyorlar. Bu nedenle daha yüksek yaşam memnuniyetine sahip olmaları beklenir.
Spesifik Amaç 1: Risale-i Nur okumanın daha kapsamlı bir şekilde fıtri ihtiyaçları karşılamayı netice verip vermediğini görmek için farklı seviyedeki Risale-i Nur okuyucularının ihtiyaçlarını nasıl ve ne ölçüde giderdiklerini ölçmek.
Spesifik Amaç 2: Nursî tarafından iddia edildiği gibi, Risale-i Nur okumanın yaşam memnuniyetini artırıp artırmadığını görmek için farklı seviyedeki Risale-i Nur okuyucularının yaşam memnuniyetini karşılaştırmalı olarak ölçmek.
Araştırmanın Dizaynı
Anket, 2010 yılı yaz aylarında 1523 kişiye Vovici online anket sistemi kullanılarak gönderildi. Katılımcılara isim, adres, telefon gibi tanımlayıcı bilgiler sorulmadı. Verecekleri cevapların hiç kimse tarafından bilinmeyeceği özellikle vurgulandı. Her bölümü bitirip, sonrakine geçmek isteyenlere, cevaplamayı unuttuğu sorular sistem tarafından hatırlatıldı. Ayrıca, çok şıklı olarak sunulan cevap seçenekleri içinde sadece bir şıkkı seçme imkânı verildi. Yaklaşık 500 kişiden cevap geldi. Ancak, katılımcılardan anket sorularının yarısından azına cevap verenler dikkate alınmadı. Geriye kalan 341 kişinin cevapları değerlendirmeye alındı. Yaş, eğitim, meslek, gelir seviyesi gibi demografik bilgiler analiz edildiğinde, katılımcıların bilinen Risale-i Nur okuyucuları profiline uyumlu olduğu görülüyor. Hanım katılımcıların dörtte bir oranında olması, anket sonuçlarının ortalama değerlerinde erkeklerin verdikleri cevapların daha yüksek ağırlığa sahip olduğunu göstermekle beraber, cinsiyete göre cevapları kategorize edip, analiz yapma imkânı da veriyor. Ankete cevap oranı ve örneklemenin büyüklüğü diğer online anketlere kıyasla yüksek sayılır.[4]
Anket üç bölümden oluşuyor. Birinci bölüm; cinsiyet, yaş, eğitim seviyesi, hane halkı geliri, medeni durum, Risale-i Nur Külliyatı’nı okuma sayı ve sıklığı, ve Risale-i Nur ile ilgili aktivitelere katılma gibi konuları içeren 13 sorudan oluşuyor. İkinci bölüm; toplam 86 soruyla, Likert skalası yöntemiyle (hiçbir zaman (1) ile her zaman (9) arasında 9 rakamlı seçenekler sunuldu) katılımcıların 14 farklı alandaki faaliyet, gaye ve değerlerini ölçüyor. Bu bölüme verilen cevaplardan Aspirasyon İndeksi (Aİ) puanları hesaplandı. Literatürdeki gelişmiş Aİ anketleri 11 alanı ölçüyor. Bu çalışma, entelektüel, dürüstlük ve hakkaniyet, ve estetik deneyim alanlarını da ekleyerek toplam 14 alanla ilgili ölçüm yapıyor.
Anketin üçüncü bölümü; yaşam memnuniyeti, ihtiyaçların karşılanması ve lezzetlerin sıralanmasıyla ilgili üç setlik sorular içeriyor. Birinci set, Ed Diener tarafından geliştirilen ve literatürde çok yaygın kullanılan Yaşam Memnuniyeti Skalası’nın beş sorusunu içeriyor. İkinci set, 10 farklı ihtiyacın karşılanmasındaki memnuniyetin derecesini ölçüyor. Üçüncü set ise, katılımcılardan 10 farklı lezzet türünü, bireysel deneyimlerine dayanarak, en düşüğüne 1 ve en yükseğine 10 puan vererek sıralamasını istiyor.
İçsel ve Dışsal Değerler ve Subjektif Yaşam Memnuniyeti
Maneviyat, dürüstlük ve hakkaniyet, ailevi ve arkadaş bağları, entelektüel faaliyetler, kişisel gelişim, estetiki deneyim, çevreye uyum, yardımlaşma ve fedakârlık ve sağlık alanları pozitif ortalama puana sahip. Risale-i Nur okuma seviyeleri yükseldikçe söz konusu alanların pozitif puanları daha da yükseliyor. Başka bir deyişle, kişiler Risale-i Nur okuyup, ilgili faaliyetlere katıldıkça, söz konusu değerlere kendi dünyalarında daha çok önem veriyorlar.
Hazcılık, şan ve şöhret, para, imaj, endişe ve korku Risale-i Nur okuyucularının dünyasında pek yer etmeyen şeyler. Risale-i Nur okuma seviyesi artıkça, söz konusu değerlere verilen önem gittikçe azalıyor. Başka deyişle, Risale-i Nur okudukça, hazcılıktan, şan ve şöhretten, para ve maddiyatçılıktan, imaj ve endişeden uzaklaşıyor insanlar. Örneğin, hazcılık için puanlar başlangıç düzeyindekiler için -2.9 iken, orta düzeydekiler için -3.2 ve ileri düzeyindekiler için -3.5 düzeyine düşüyor. Risale-i Nur okuyan ve ilgili aktivitelere katılanlar pozitif puan alan değerlere daha önem verirken, negatif puan alan değerlerin kötü olduğunu gittikçe daha çok anlıyor. Başka bir deyişle, Risale-i Nur okudukça, kişiler içsel değerlere daha çok önem verirken dışsal değerlerden daha çok uzaklaşıyor.
Tartışma
Risale-i Nur okuyucularının hem pozitif hem de negatif Aİ puanları, Nursî’nin öğretisine mutabık düşüyor. Nursî, delil ve burhana dayalı tahkiki iman esaslı bir manevi hayata, eserlerinde büyük bir vurgu yapıyor. İbadet kavramının manasını geniş tutup, okuyucularını öğrenmeye ve tefekküre teşvik ediyor. Tahkiki imanın verdiği nurla onlara hakikati gösteriyor ve onları bu hakikate göre huzuru aramaya davet ediyor. Dolayısıyla, Risale-i Nur okuyanların dünyasında maneviyatın en yüksek öneme sahip olması şaşırtıcı değildir. İkincisi, Nursî, Sigmund Freud’taki süper egoya denk gelen vicdan olgusuna vurgu yapıp, okuyucularını dürüst ve hakkaniyetli yaşama teşvik ediyor. Tahkiki imanla, Allah’ın her yerde hazır ve nazır olduğuna görürcesine iman eden için yalana ve hileye yer olmadığını ısrarla vurguluyor. Bunun içindir ki, anketin sonuçlarına göre, katılımcıların Risale-i Nur okuma seviyeleri artıkça dünyalarında dürüstlük ve hakkaniyete verdikleri önem de artıyor. Üçüncüsü, entelektüel yaşam, aile ve arkadaşlık bağları, ve kişisel gelişim puanlarının yüksek çıkması da Risale-i Nur öğretisiyle paralellik arz ediyor. Risale-i Nur söz konusu değerlere büyük vurgu yaptığı gibi Risale-i Nur okuyucuları da yoğun entelektüel ve sosyal aktivitelerle söz konusu değerleri öne çıkarıyorlar. Dördüncüsü, estetik deneyim için hesaplanan pozitif değer Nursî’nin eserlerinde kâinatın estetik boyutundan Allah’ın isimlerinin tecellisi olarak söz etmesiyle uyumluluk gösteriyor. Nursî, okuyucularını söz konusu güzellikleri görüp, onları Sanatkârını tesbih etmeye davet ediyor. Beşincisi, Batı’daki bazı çalışmaların aksine uyum alanı için pozitif değer çıkması, Nursî’nin uyumu uysallık, başkasının beğenisi almak gibi dışsal saiklerin ötesine taşıyıp, kişinin kâinatı harmonik algılamasının neticesi olarak yorumlamasından kaynaklanabilir. Nursî eserlerinde okuyucularını herkesle hatta her şeyle olan kardeşliği görmeye teşvik ediyor. Her şeyin her şeyle kardeşane işbirliği yaptığını nazara veriyor. İnsanı da söz konusu evrensel harmoniye katılmaya davet ediyor. Altıncısı, fedakârlık ve yardımlaşma için pozitif puanın çıkması da Nursî’nin gerçek arkadaşlığı sahabelerde olduğu gibi ihtiyacının karşılanmasında kardeşini kendisine tercih ettiği ve kardeşinin başarısıyla kendi başarısı gibi sevindiği fedakârlık değerlerine dayandırmasıyla açıklanabilir.
Nursî’nin öğretisi negatif çıkan Aİ puanlarını anlamaya yardım ediyor. Birincisi, hazcılığın en kötü puan alması hiç de şaşırtıcı değil, çünkü Nursî eserlerinde hazcılığa karşı kuvvetli argümanlar öne sürüyor. Söz konusu lezzetleri zehirli bala benzeten Nursî, insanların onlardan sadece sahte ve elemli lezzet aldıklarını iddia ediyor. Çünkü Nursî’ye göre, bu tarz lezzetler nefsanî ve hayvanîdir. Ayrılık, yokluk, kıskançlık gibi elemleri içerdiği için uzun vadede insana öldürücü zehir tesiri yapar. Nursî’ye göre, insanlar gafletle veya sefahat sarhoşluğuyla bu elemleri geçici olarak hissetmese de eninde sonunda hissedecek ve dünyası tam bir cehennem olacaktır. İnsana layık olan, meleki ve insani lezzetlere talip olmaktır. Nursî, okuyucularını hazcılık ve sefahatten nefretle uzaklaştırmaya çalışırken, alternatif olarak, daha yüksek lezzetler diye tarif ettiği, manevi, entelektüel, sosyal, vicdani, özverisel, estetiki lezzetleri öneriyor. Bundandır ki, anketin sonucuna göre, insanlar Risale-i Nur okudukça hazcılıktan nefret edip uzaklaşıyor ve içsel değerlere yoğunlaşıyor. Şan ve şöhret ve imaj değişkenleri için hesaplanan yüksek negatif değerler, Nursî’nin enaniyeti en tehlikeli tuzak olarak tarif etmesinden kaynaklanabilir. Nursî’ye göre, benlik, şan ve şöhret, bir nevi ilahlık iddiasıdır. Oysa, insan fıtraten sonsuz acizlik ve fakirlikle yoğrulduğu için şirk olan enaniyeti bırakıp hakiki kulluğa bürünüp kendisine verilenler için şükretmesi gerekir. Üçüncüsü, para ve materyalist değerler için hesaplanan negatif değer, Nursî’nin dünyevi serveti amaç değil sadece araç olarak görmeye insanları teşvik etmesiyle açıklanabilir. Nursî, “bir lokma bir hırka” felsefesini kabul etmiyor, aksine maddi servetin araç olarak gerekli ve faydalı olduğunu söylüyor. Ancak, maddiyatı amaç olarak görmenin çok büyük hata olduğunu söylüyor. Son olarak, endişe ve korku için hesaplanan negatif puan da, Nursî’nin her şeyi her an tasarrufu altında tutan ve her şeyi bizzatihi kendisi yapan mutlak iyilik sahibi bir İlah anlayışını anlatmasıyla açıklanabilir. Çünkü böyle bir Allah’a iman eden, imanın derecesine göre, O’na teslim olarak tevekkül edeceği için korku ve endişelerden uzak olur. Üzerine düşeni fiili dua kabilinden yapar, gerisini endişe etmez.
Risale-i Nur Okuyanların Subjektif Refahları
Yaşam Memnuniyeti Skalası’nı (YMS) kullanarak Risale-i Nur okuyanların subjektif refahlarını ölçtük. YMS, literatürde çok sık kullanılan, beş kısa sorudan oluşan bir soru setidir. Kişiden, bir bütün olarak hayatını düşünüp, değerlendirdiğinde, ne kadar memnun olduğunu ifade etmesi istenir. Ankete katılanlara, aşağıda belirtilen beş cümleyle 1-7 rakamlarını kullanarak (1 kesinlikle katılmıyorum ve 7 kesinlikle katılıyorum) ne derece hemfikir oldukları soruldu.
1. Birçok açıdan yaşantım idealime yakındır.
2. Yaşam koşullarım mükemmeldir.
3. Hayatımdan memnunum.
4. Şimdiye kadar hayatta istediğim önemli şeyleri elde ettim.
5. Hayatımı yeni baştan yaşama imkânım olsaydı pek bir şey değiştirmezdim.
Anketin sonuçları, bu metodu ilk geliştiren Diener’in çok sayıda çalışmanın sonucuna dayalı olarak hazırladıkları ve puanların nasıl anlaşılması gerektiğini anlatan kılavuza göre yorumlandı. Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, söz konusu kılavuz YMS puanlarını altı kategoriye ayırıyor. En alt kategoride aşırı şekilde hayatından memnun olmayanlar yer alırken, en üst kategoride hayatından aşırı memnun olanlar yer alıyor.
TÜİK’in 2010 yılında yaptığı memnuniyet anketinin sonuçlarına göre, Türkiye’deki yetişkin insanların yüzde 54’ü hayatından memnundur. Bizim anketin yaşam memnuniyeti bölümündeki üçüncü soru, TÜİK’in memnuniyet sorusuna denk geldiği için ikisinin sonuçlarını karşılaştırdık. Buna göre, başlangıç düzeyindeki Risale-i Nur okurlarının memnuniyet oranı yüzde 62, orta düzeydekiler için bu oran yüzde 82’ye ve ileri düzeydekiler için yüzde 93’e çıkıyor.
Üç numaralı soruyu esas aldığımızda, başlangıç düzeyindeki Risale-i Nur okuyucuları, dünya standartlarında yüksek memnuniyet kategorisine, orta ve ileri seviyedekiler ise en yüksek memnuniyet kategorisine denk geliyor. Ortalama memnuniyet puanı, Risale-i Nur okuma seviyesi artınca, 5.5’ten 6.3’e çıkıyor. Beş sorunun her biri için, Risale-i Nur okuma seviyesi artıkça, kişilerin memnuniyet puanında artış olduğu görülüyor. Bu da Risale-i Nur okumadaki artışın yaşam memnuniyetini artırdığına somut delil oluyor. YMS’na göre, toplam memnuniyet puanlarını esas alıp değerlendirme yaptığımızda ise, başlangıç düzeyindekiler, 23.4 puanla üçüncü memnuniyet kategorisine düşerken orta seviyedekiler ikinci kategoriye denk geliyor. Öte yandan, ileri seviyedekiler, 28.5’lık medyan puanıyla en üst kategorinin bir puan altına kadar yükseliyor. YMS kılavuzuna göre, bu puanla, ileri düzeydekiler, hayatlarını sevip, her şeyin çok iyi gittiğine hissediyor. Hayatlarını mükemmel değil, ancak olabileceğini en güzeli biliyorlar. Orta düzeydekiler ise, her şeyin çoğunlukla iyi gittiğini düşünüyor. Ancak, daha da iyi olmasını istedikleri alanlar var.[5]
İhtiyaçların Giderilmesi ve Lezzetler Piramidi
Yaşam memnuniyetlerini etkileyen faktörleri bulmak için katılımcılara, 1-7 puan skalasını kullanarak (1 kesinlikle katılmıyorum ve 7 kesinlikle katılıyorum) aşağıdaki sorulara cevap vermelerini istedik:
1. Yemek içmek, cinsellik gibi “duyusal” arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanmasından memnunum.
2. İman ve ibadet gibi “dini/ruhsal” arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanmasından memnunum.
3. Okumak, tefekkür gibi “zihinsel” arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanmasından memnunum.
4. İlahi/doğal ve beşeri güzellikleri fark etmek gibi “sanatsal/estetiksel” arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanmasından memnunum.
5. Dost ve arkadaş edinme gibi “sosyal” arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanmasından memnunum.
6. Muhtaçlara yardım gibi “özverisel” arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanmasından memnunum.
7. Kendimi kabullenme ve kabiliyetlerime güvenmek gibi “benliksel” arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanmasından memnunum.
8. Dürüst ve hakkaniyetli olmak gibi “vicdani” arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanmasından memnunum.
9. Şan, şöhret, methedilmek gibi “egoistik” arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanmasından memnunum.
10. Sevgi ve şefkat görmek gibi “duygusal” arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanmasından memnunum.
İhtiyaçların tatmin puanları katılımcıların belirli ihtiyaçlarını ne derece giderdiklerini gösteriyor. İleri seviye Risale-i Nur okuyucuları, manevi, entelektüel, vicdani, estetiki, sosyal, fedakârlık ve duygusal ihtiyaçlarının tatminkarane karşıladıklarını yüksek puan vererek ifade etmişler. İkincisi, ihtiyaç karşılama puanları Risale-i Nur seviyelerine paralel olarak artıyor. Başka bir deyişle, Risale-i Nur okuyanlar, egoistik ihtiyaçlar hariç diğer ihtiyaçlarını karşılamadaki memnuniyetlerini Risale-i Nur okumaya paralel olarak artığını söylüyor. Doğrusu, egoistik ihtiyaç ve lezzetlerle ilgili başka sorulara verilen cevapları da değerlendirdiğimizde Risale-i Nur okuyanların bunu karşılanması gereken ihtiyaç görmedikleri anlaşılıyor. Dolayısıyla, Risale-i Nur okuma seviyesindeki artışa paralel olarak, egoistik ihtiyaçların karşılanmasından duyulan tatminkârlık düzeyiyle ilgili puanın düşmesi diğer bulgularla uyumludur. Başlangıç ve ileri düzeydekilerin puanlarının farkını alarak hesapladığımız net kazanca bakınca, en yüksek kazanımın maneviyat ve entelektüel faaliyetler alanında görüldüğü, bunları sırasıyla sosyal, duygusal, duyusal, estetiki ihtiyaçların takip ettiği anlaşılıyor.
İhtiyaçların karşılanmasıyla ilgili soru setinin hemen arkasında katılımcılardan söz konusu ihtiyaçlarla ilgili 10 ayrı lezzet türünü, en düşüğüne 1 ve en yükseğine 10 puan vererek sıralamaları istendi. Lezzetler piramidini ortaya çıkarmak için, verilen puanlardan her bir lezzet türü için kümülatif toplam puanı hesapladık. Örneğin, 9 puanlı en yüksek ikinci lezzeti belirlemek için her bir lezzet türüne verilen 9 ve 10 puanları toplayıp, kümülatif puanlarını bulduk. Hakeza, üçüncü sıradaki lezzetin kümülatif puanı için her bir lezzete verilen 8 ve üzeri puanları topladık. Manevi lezzetlerin en yüksek lezzet olarak seçilmiş olması bizi şaşırtmadı. Ancak, katılımcıların yarısına yakınının egoistik lezzetleri son sıraya, diğer yarısının da ilk sıraya koymasına şaşırdık. Bu daha önce tartışılan bulgularla açık çelişki gösteriyordu. Çünkü egoistik lezzetleri birinci sıraya koyanların şan ve şöhreti de arzulaması gerekir. Oysa Aİ verileri, şan ve şöhret, ve imaj kategorilerinin Risale-i Nur okuyanların dünyasında hiç de önemli olmadığını ortaya çıkarmıştı. Ayrıca, egoistik ihtiyaçların karşılanmasıyla ilgili soruya verilen cevaplarla da çelişiyordu sıralama sonuçları. Çünkü katılımcıların Risale-i Nur seviyeleri yükseldikçe egoistik ihtiyaçların karşılanmasından olan memnuniyetleri azalıyordu. Anketin ikinci bölümünde egoyu tatmin edecek gaye ve değerlerle ilgili sorulan sorulara verilen cevaplar, Risale-i Nur okuyucularının bu konudaki düşüncelerini çok açık ortaya koyuyor. Örneğin, “ünümün ölümümden sonra bile devam etmesini isterim” ifadesine ne derece katıldıkları sorulunca, başlangıç düzeyindekilerin yüzde 54’ü, orta düzeydekilerin yüzde 65’i ve ileri düzeydekilerin yüzde 75’i “asla” veya “nadiren” diye cevap vermişti. Bunların hepsini dikkate alınca, lezzetler sıralamasında egoistik lezzetlerle ilgili cümlenin yanlış anlaşıldığı kanaatine ulaştık. Söz konusu cümlede parantez içinde verilen “övülmek gibi” ibaresinin sadece egoyu tatmin için değil, iyilik ve yardımseverlik gereği, övülecek işleri yapmak şeklinde anlaşılmış olabilir. Oysa egoistik zevklerden kastımız, sırf övülüp, egosunu tatmin için yapılan işlerden alınan zevklerdi. İfadenin eksik ve/veya yanlış anlaşıldığını düşünerek egoistik lezzetlerle ilgili puanları lezzetler piramidini oluştururken dikkate almadık.
İleri seviye Risale-i Nur okuyucuları en yüksek yaşam memnuniyeti kategorisine girdiği için, onların nelerden en çok lezzet aldıklarını burada tartışmak istiyoruz. Manevi, entelektüel, duygusal lezzetler piramidin tepesinde yer alıyor. Başka deyişle, ileri seviye Risale-i Nur okuyucuları için maneviyat, entelektüel faaliyetler, sevgi ve şefkat en çok istenen değerlerin başında yer alıyor. Bu gruba girenlere hayatta en yüksek huzura ulaşmanın üç önemli anahtarı nedir diye sorulsa, muhtemelen şöyle cevap verecekler: Kulluk yap, oku/öğren ve sevgi/şefkat dolu hayat yaşa diyecekler. Bu bulgu Risale-i Nur öğretisiyle hayli paralel gözüküyor. Örneğin, 20. Mektup’ta, Said Nursî, hayattaki şeylerin önem sırasını şöyle ifade ediyor:
“Kat’iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, iman-ı billâhtır [Allah’a imandır]. Ve insaniyetin en âli [yüce] mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman‑ı billâh içindeki marifetullahtır [Allah’ı tanıyıp bilmedir]. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır [Allah sevgisidir].”
Yani, Said Nursî’ye göre, Allah’a iman ve onun gereği olan kulluktan daha yüksek gaye olamaz. O halde, Risale-i Nur okuyanların maneviyata en çok önem vermeleri beklenilen bir şeydir. Nursî, ikinci önem sırasına marifetullahı koyuyor. Bu da ancak okumak, öğrenmek ve düşünmekle mümkündür. Nursî’ye göre her şeyin hakikati Allah’ın isimlerine dayandığı için her şeyin bilgisi sonuçta insanı marifetullaha götürebilir. Bunun için, Nursî okuyucularına, mana-i harfi, yani Allah hesabına bakmayı öğrenip, eşyayı ve hadiseleri İlahî kitap gibi okumayı öğretmeye çalışıyor. Dolayısıyla, zihinsel zevklerin ikinci sırada yer alması da şaşırtıcı değildir. Üçüncü önem sırasında ise muhabbetullah, yani Allah sevgisi var. Nursî’ye göre, kişi her an kendisine verilen hadsiz nimetlerin kaynağını tahkiki imanla gördüğünde, sonsuz rahmet sahibi Yaratıcısına samimi bir muhabbet besler. Sevdiği ve arzuladığı her şeyin Allah’ın esmasından geldiğini anlayan, sebepleri ayna gibi algılayıp, içinde yansıyan güzellik, kemalat, ve nimetleri Allah’tan bildiği için her şeyi Allah namına ve hesabına sever. Yani, böyle biri her şeyde sevdiği şeyin aslında İlahî isimlerin tecellisi olduğunu bildiğinden aynaları değil içinde yansıyanların kaynağı olan esmaları sever. Nursî, okuyanlarına dünyayı ve içindekileri, nefis hesabına değil, Allah hesabına sevmenin ne demek olduğunu ve nasıl mümkün olduğunu örnekleriyle genişçe anlatıyor eserlerinde.
Piramidin diğer unsurları, yaşamdan memnuniyetin sırlarının, sırasıyla, kâinatın estetik boyutunu görüp takdir etmekte, dürüst ve hakkaniyete dayalı beşeri muamelelerde, özverisel davranışlarda, arkadaşlık ve ailevi ilişkilerde, kabiliyetlerini inkişaf ettirmede ve duyusal zevklerde aramamız gerektiğini gösteriyor. Yemek, içmek gibi beş duyu ile alınan zevklerin piramidin en altında yer alması, Risale-i Nur okuyucularının bir nevi eski sufiler gibi yaşadıklarını ve söz konusu zevkleri arzulamadıkları anlamına gelmiyor. Nursî’ye göre, Allah namına nimetleri seven biri onlardan duyusal zevklerle beraber ruhsal ve zihinsel zevkler de alır. Nursî bunu elma örneğiyle şöyle açıklıyor:
“Mesela, nasıl ki bir padişah-ı âli, sana bir elmayı ihsan etse, o elmaya iki muhabbet ve onda iki lezzet var. Biri; Elma, elma olduğu için sevilir. Ve elmaya mahsus ve elma kadar bir lezzet var. Şu muhabbet padişaha ait değil. Belki, huzurunda o elmayı ağzına atıp yiyen adam, padişahı değil, elmayı sever ve nefsine muhabbet eder. Bazen olur ki, padişah, o nefisperverâne olan muhabbeti beğenmez, ondan nefret eder. Hem elma lezzeti dahi cüz’îdir [azdır]. Hem zevâl bulur [yok olur]; elmayı yedikten sonra o lezzet dahi gider, bir teessüf [elem] kalır. İkinci muhabbet ise, elma içindeki, elma ile gösterilen iltifâtât-ı şâhânedir. Güya o elma, iltifât-ı şâhânenin nümunesi [örneği] ve mücessemidir [cisimleşmiş şekli] diye başına koyan adam, padişahı sevdiğini izhar eder [gösterir]. Hem iltifâtın gılâfı [elbisesi] olan o meyvede öyle bir lezzet var ki, bin elma lezzetinin fevkindedir. İşte şu lezzet ayn-ı şükrandır. Şu muhabbet, padişaha karşı hürmetli bir muhabbettir. Aynen onun gibi, bütün nimetlere ve meyvelere zâtları için muhabbet edilse, yalnız maddî lezzetleriyle gafilâne telezzüz etse [lezzet alsa], o muhabbet nefsanîdir. O lezzetler de geçici ve elemlidir. Eğer Cenâb-ı Hakk’ın iltifâtât-ı rahmeti ve ihsânâtının meyveleri cihetiyle sevse ve o ihsan ve iltifâtâtın derece-i lütuflarını takdir etmek suretinde kemâl-i iştiha [büyük iştah] ile lezzet alsa, hem mânevî bir şükür, hem elemsiz bir lezzettir.”[6]
Kısacası, Nursî’ye göre, elmaya benzeyen dünya lezzetlerini, nefsi için seven, örnekte olduğu gibi, elmanın hediye olduğunu görmeyip, sırf lezzeti için seven adama benziyor. Oysa lezzetleri Allah’ın hediyeleri ve ikramı olarak görüp sevdiğinde aslında Allah’ı sevmiş oluyor. Böyle biri elmadan mahrum kaldığında elma lezzetine olan özlemiyle kederlenmez, çünkü söz konusu nimetin kaynağı olan Mün’im ismi ebedidir. Nimet geçici olarak kaybolsa bile kaynağını ebedi bildiği için pek üzülmez. Katılımcıların Risale-i Nur seviyeleri yükseldikçe duyusal ihtiyaçlarının karşılanmasından aldıkları duyusal zevkler de artıyor. Ancak, diğer lezzet türleriyle kıyaslanınca, Risale-i Nur okuyucuları için duyusal lezzetler en alt kategoride yer alıyor.
Subjektif yaşam memnuniyeti ve bu çalışmada ölçülen 14 gaye ve değerler alanı arasındaki ilişkiyi test etmenin bir yolu; korelasyon katsayılarını hesaplayıp istatistiki olarak anlamlı olup olmadığını bulmaktır. Pearson Korelasyon katsayılarına göre, şan/şöhret ve imaj alanları hariç bütün alanların katsayıları istatistiki olarak anlamlı çıkmış. Başka bir deyişle, söz konusu değişkenler ve yaşam memnuniyeti arasındaki korelasyon rast gele bir şey değil, gerçektir. Katsayı değerlerinin işaretlerine bakınca hepsinin beklenildiği gibi çıktığını görüyoruz. Kişisel gelişim yaşam memnuniyetiyle en yüksek korelasyon katsayısına sahipken, bunu sırasıyla, maneviyat, ailevi ve arkadaşlık ilişkileri, sağlık, uyum, entelektüel faaliyetler, dürüstlük, özveri, ve estetik deneyim takip ediyor. Aspirasyon İndeks değerlerinde olduğu gibi, güvenlik ve endişe, hazcılık, para ve maddiyat ile yaşam memnuniyeti arasında negatif korelasyon söz konusu.
Risale-i Nur Okuyucularının Belirgin Faziletleri
Risale-i Nur okuyanlarının değerler dünyasını ve sahip olduğu faziletleri yansıtacak bazı sorulara verilen cevapları sizinle paylaşmak istiyoruz.
· Risale-i Nur okuyucularının çok kuvvetli inançları var, imani konulardaki sorulara tatmin edici cevaplar buluyorlar ve hayatlarını inançlarına göre yaşıyorlar.
Başlangıç | Orta Seviye | İleri Seviye | |
Allah’ın varlığına görürcesine iman ediyorum. | 74% | 72% | 75% |
Her zaman Allah’ın varlığı, ahiretin varlığı, hayatın gayesi gibi evrensel ve manevi sorulara hiçbir şüpheye yer bırakmayan tatminkâr cevaplarım vardır. | 55% | 68% | 76% |
Hayatım ve davranışlarım her zaman dini/ruhsal inançlarımla uyum içindedir. | 28% | 31% | 53% |
Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, Risale-i Nur okuyucularının dörtte üçü Allah’a görürcesine iman ettiklerini söylüyor. Özellikle, Risale-i Nur okumaları ilerledikçe imani sorulara kesin olarak tatmin edici cevaplar bulma oranı artıyor. Aynı şekilde, Risale-i Nur seviyeleri arttıkça, inandıkları gibi yaşadığını söyleyenlerin yüzdesi de artıyor.
· Risale-i Nur okuyucuları hayatlarını anlamlı ve dolu geçiriyor.
Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, Risale-i Nur okuyup ilgili aktivitelere katılanlar hayatlarını daha anlamlı buluyor. Örneğin, başlangıç seviyesindekilerin yüzde 37’si her zaman ve çoğu zaman hayatını anlamlı ve dolu bulurken, bu oran orta seviyedekiler için yüzde 54’e ve ileri seviyedekiler için yüzde 69’a kadar çıkıyor. Aynı şekilde, insani hayata yükledikleri anlamdan dolayı, mutsuz dahi olsa insan olmayı mutlu hayvan olmaya tercih edenlerin oranı, Risale-i Nur okuma seviyeleri artıkça artıyor. Örneğin, başlangıç seviyesindekilerin yüzde 76’sı mutsuz bir insan olmayı mutlu bir hayvan olmaya tercih ederken, bu oran orta seviyedekiler için yüzde 89 ve ileri seviyedekileri için yüzde 96’ya yükseliyor. Bu sorulara verilen cevaplar, Risale-i Nur okuyup ilgili aktivitelerine katıldıkça insanların hayatlarını anlamlı ve dolu geçirdiklerine inandığını gösteriyor.
Başlangıç | Orta Seviye | İleri Seviye | |
Hayatımı her zaman veya çoğu zaman dolu ve anlamlı geçirdiğimi düşünüyorum. | 37% | 54% | 69% |
Mutlu bir hayvan olmayı mutsuz bir insan olmaya tercih ederim. | 24% | 11% | 4% |
Mutsuz bir insan olmayı mutlu bir hayvan olmaya tercih ederim. | 76% | 89% | 96% |
· Risale-i Nur okuyucuları arkadaş canlısı ve yardımseverdir.
Daha önceki analizler Risale-i Nur okuyanların ailevi değerlere önem verdiği, arkadaşlık ve dostluklara öncelik verdiği ve fedakârlığı yeğlediklerini göstermişti. Bu bölümde, söz konusu değerlerin nereden kaynaklandığına işaret edebilecek iki soruya verilen bazı cevapları paylaşmak istiyoruz. Nursî, eserlerinde okuyanlarını, iyilik, fedakârlık ve yardımseverlik gibi şeyleri beklenti veya övgü için değil, sadece Allah rızası için yapmaya teşvik ediyor. Bundandır ki, yardım ederken teşekkür dahil hiçbir beklenti içinde olmadığını söyleyenlerin yüzdesi, başlangıç seviyesindekiler için 26, orta seviyedekiler için 28 ve ileri seviyedekiler için 34 çıkmış. Aynı şekilde, muhtaç olduğunda kendisine yardım etmeyene bile daima yardım edeceğini söyleyenlerin oranı da yüzde 20’den yüzde 25’e çıkıyor Risale-i Nur seviyeleri artıkça.
Başlangıç | Orta Seviye | İleri Seviye | |
İnsanlara her zaman, teşekkür dâhil, hiçbir şey beklemeksizin yardım ederim. | 26% | 28% | 34% |
Ben muhtaç olduğumdan bana yardım etmeye bile her zaman için gerektiğinde yardım ederim. | 20% | 16% | 25% |
· Risale-i Nur okuyucuları materyalist değerlere fazla önem vermiyor.
Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, Risale-i Nur okuyucularının seviyeleri yükseldikçe finansal başarıyı kendi dünyalarında önemli ve çok önemli bulanların yüzdeleri düşüyor. Tablodaki ikinci soruya verilen cevap bunun gerekçesini bir nebze ortaya çıkarıyor. Bir şeyi ekonomik olarak gücüm yetmediği ve alamadığımda hiç üzülmem veya nadiren üzülürüm diyenlerin oranı başlangıç seviyesindekiler için yüzde 67 iken bu oran orta seviyedekilerin için yüzde 75 ve ileri seviyedekilerin için yüzde 81’e çıkıyor. Bu da ekonomik olarak her istediğini alamadıklarında bile mutlu kalmalarına imkân veriyor. Ortalama 1.500–2.000 TL düzeyindeki aylık hane halkı geliriyle en yüksek memnuniyet seviyesine çıkmalarının bir sırrı da bu olsa gerek. Bu durum, Nursî’nin eserlerini okuyunca, finansal güvenliğin olmamasının mutluluk önünde engel olmadığına işaret ediyor ki, hayli ilginçtir. İleride hususan bu konunun çalışmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Başlangıç | Orta Seviye | İleri Seviye | |
Finansal olarak başarılı olmanın benim için önemli ve çok önemli olduğu doğrudur. | 20% | 17% | 13% |
Sevdiğim birşeyi pahalı olduğu için alamayınca hiçbir zaman üzülmem veya nadiren üzülürüm. | 67% | 76% | 81% |
· Risale-i Nur okuyucuları büyük bir kanaat duygusuna sahipler.
Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, Risale-i Nur okuma seviyeleri ilerledikçe, insanlar hırsı bırakıp daha kanaatkâr oluyorlar. Örneğin, ileri seviyedekilerin yüzde 34’ü birlikte başvurduğu bir işe arkadaşının alınmasına kıskanıp üzülmeyeceğini aksine sevineceğini söylüyor. Bu durum Nursî’nin “isar hasleti” diye tarif ettiği ihtiyaç halindeyken bile kardeşinin nefsini kendi nefsine tercih etme öğretisine hayli paralel gözüküyor. Diğer iki soruya verilen cevaplar ise, Risale-i Nur okuyucularının kıyaslama yoluna gidip hırs göstermek yerine, sahip olduklarıyla kanaatkarane memnun olduklarına işaret ediyor. Örneğin, maddi olarak sahip olduğumla istediklerim arasında fark olunca üzülmem diyenlerin oranı başlangıç düzeyindekiler için yüzde 82, ileri düzeyindekiler için yüzde 90 çıkmış. Aynı şekilde, maddi olarak sahip olduklarını başkalarıyla kıyaslayınca üzülmem diyenlerin oranı başlangıç seviyesindekiler için yüzde 79, ileri seviyedekiler için yüzde 90 oranında.
Başlangıç | Orta Seviye | İleri Seviye | |
Birlikte başvurduğumuz bir işe arkadaşımın alınmasına her zaman sevinirim. | 26% | 28% | 34% |
Maddi olarak sahip olduğumla istediklerim arasında fark olunca asla üzülmem (veya nadiren üzülürüm). | 82% | 90% | 90% |
Maddi olarak sahip olduklarını başkalarıyla kıyaslayınca asla üzülmem (veya nadiren üzülürüm). | 79% | 86% | 90% |
· Risale-i Nur okuyucuları dürüstlüğü ve sözünü tutmayı seviyor.
Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, Risale-i Nur okuyucuları dürüstlük ve sözünü yerine getirme konusuna hayli önem veriyor. Zararıma dahi olsa verdiğim sözü tutarım diyenler yüzde 60 dolayında bütün seviyeler için. Aynı şekilde, başkasına zarar vermeyen beyaz yalan söylemeyi de her zaman veya çoğu zaman tercih etmem diyenler başlangıç seviyesindekiler için yüzde 54 ileri seviyedekiler için yüzde 70 oranında.
Başlangıç | Orta Seviye | İleri Seviye | |
Zararıma dahi olsa her zaman verdiğim sözü tutarım. | 57% | 60% | 60% |
Her zaman veya çoğu zaman doğrudur, beyaz yalan (başkasına zarar vermeyen alan) bile söylemediğim. | 54% | 62% | 70% |
· Risale-i Nur okuyucuları şöhret ve enaniyeti besleyen şeyleri arzulamıyor.
Son olarak, Risale-i Nur okuyucularının enaniyeti besleyen övgü ve şöhretten kaçtıkları görünüyor. Risale-i Nur okuma seviyeleri artıkça bu konudaki tavırları daha da netleşiyor. Örneğin, başlangıç seviyesindekilerin yüzde 54’ü hiçbir zaman veya nadiren ölümünden sonra ününün devam etmesini arzuladığını söylerken, ileri seviyedekiler için bu yüzde 75 oranına çıkıyor.
Başlangıç | Orta Seviye | İleri Seviye | |
Birçok insan tarafından övülen biri olmak benim için önemli değildir. | 61% | 71% | 72% |
Ünümün ölümümden soran bile devam etmesini hiçbir zaman istemem (veya nadiren isterim). | 54% | 65% | 75% |
Sonuç
Bu çalışma Said Nursî’nin eserlerini okuyan kitlenin yaşam memnuniyeti ve mutluluklarıyla ilgili çok önemli bulgular ortaya çıkarmakla beraber çalışmanın bazı zayıflıklarını olduğunu belirtmemiz gerekir. Birincisi, hayatından memnun olanların ankete cevap verme ihtimalleri daha yüksek olmuş olabilir. İkincisi, zaman kısıtlaması, internete erişim, teknolojik yetersizlik gibi faktörler katılımcıların tüm Risale-i Nur okuyanları kitlesini temsil etmesine mani olmuş olabilir. Üçüncüsü, kullanılan Vovici yazılımı bazı İnternet tarayıcılarda iyi çalışmadığı için teknolojik sorunlarla başını ağrıtmak istemeyenlerin katılımını azaltmış olabilir. Dördüncüsü, kadınların dörde bir oranında temsil edilmesi genel bulguların cinsiyet ayrımı yapmaksızın herkes için geçerli olmasına mani olmuş olabilir. Beşincisi, ankete katılanlar İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın faaliyetlerine katılanlar arasında seçildiği için bütün Risale-i Nur fraksiyonlarını temsil etmeyebilir. Risale-i Nur okuyup başka cemaatlere mensup olanların böyle bir ankete farklı cevap vermeleri mümkündür. Bütün bu sebeplerden dolayı benzer bir çalışmanın başkaları tarafından da yapılmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz. İleriki çalışmaların, diğer Risale-i Nur fraksiyonlarını da kapsayacak şekilde kapsamlı olarak yapılmasında yarar vardır. Aynı şekilde, özellikle kadınların eşit oranda temsil edildiği büyük örneklemelerle çalışılması elde ettiğimizin bulguların genel geçerliliğini test etmek için faydalı olabilir. Özellikle lezzet piramidiyle ilgili tezimizi test etmek için farklı kişisel değer ve inançları olan değişik sosyal gruplar üzerinde karşılaştırmalı çalışmaların yapılmasında ihtiyaç var. Aynı şekilde, benzer lezzet türlerini benimseyen gruplar arasında nasıl sıralama yaptıklarına ilişkin anket yapmakta büyük yarar yar. Ancak bu sayede geniş kitleler için geçerli olabilecek lezzetler piramidi ortaya çıkarmak mümkün olur.
Bu zayıflıkları ifade ettikten sonra, çalışmanın önemli bulgularını çok kısa olarak özetlemek istiyoruz. Projenin başlangıcında belirlediğimiz üç hipotezi de test etme imkânımız oldu. Veri analizi üçünü de teyit ediyor. Anketin sonuçlarına göre, Risale-i Nur okuyup, ilgili aktivitelerine katılıp, hayatını ona göre tanzim edenler hayli yüksek yaşam memnuniyetine sahipler. Nursî’nin öğretisi, Allah’a adanmış, sevgi, şefkat, fedakârlık ve manevi terakki üzerine kurulu bir hayatı teşvik ederken hazcı ve materyalist değerlerden uzaklaşmayı temin ediyor. Gerçi aynı öğretinin bütün toplumlar, kültürler ve dinler için benzer sonuçlar verip vermeyeceğini bilmiyoruz, ancak, Nursî’nin savunduğu Kur’ani düşünceye dayalı evrensel insani değerlerin takipçilerine yüksek yaşam memnuniyeti sağladığı açıktır.
Bu çalışma, mutluluk literatürüne, Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerinde açıkça işlendiği gibi, manevi gelişme, pozitif duygular, yardımseverlik, fedakârlık gibi manevi ve moral değerlere dayalı bir hayatın, hazcı ve materyalist değerlere dayalı bir hayata kıyasla, çok daha fazla huzur ve memnuniyet getirdiği gerçeğini eklemiş oluyor.
Bu çalışma gösterdi ki, katılımcıların Risale-i Nur okuma seviyeleri ve ilgili aktivitelere katılma oranları artıkça, maneviyat, dürüstlük ve hakkaniyet, aile ve arkadaşlık, entelektüel yaşam, kişisel gelişim, estetiki deneyim, çevreye uyum, fedakârlık ve sağlık gibi alanlara verdikleri önem artıyor. Öte yandan, daha çok Risale-i Nur okudukça, hazcı lezzetler, şan ve şöhret, para ve maddiyat, imaj, korku ve endişe gibi şeyler katılımcıların dünyasında daha az yer alıyor. Yaşam memnuniyeti bölümüne verdikleri cevaplara göre, başlangıç düzeyindekilerin yüzde 62’si, orta düzeydekilerin yüzde 82’si, ve ileri düzeydekilerin yüzde 93’ü hayatından memnun olduğunu söylüyor. Bu oranlar, TUİK tarafından 2010 yılında Türkiye’deki yetişkin nüfus için ölçülen yüzde 54’lük yaşam memnuniyeti oranıyla kıyaslanınca çok yüksek görünüyor. Dünyada benzer anketin kullanıldığı ölçümlerin sonuçlarıyla kıyaslayınca, başlangıç düzeyindeki Risale-i Nur okuyucuları yüksek memnuniyet kategorisine, orta ve ileri düzeydekiler ise en yüksek memnuniyet kategorisine denk geliyor.
İleri düzeydekiler için, manevi/ruhsal, entelektüel ve duygusal lezzetler ilk üç sırada yer alıyor. Eğer lezzetleri piramit gibi ifade edersek, bu üç lezzet piramidin en zirvesini oluşturuyor. Çalışmanın bulguları, Risale-i Nur’u okumadaki artışın, kişinin, içsel değerlere daha önem vermesine, kapsamlı fıtri ihtiyaçlarının farkına varmasına ve yaşamından daha memnun olmasına pozitif katkıda bulunduğunu gösteriyor.
Kaynaklar
Al-Ghazzali, Abu Hamid. 2007. The alchemy of happiness (forgotten books). Ghazālī series. [Kimiai Saadet]. Trans. Claud FieldForgotten Books.
Aydın, Necati. 2010. Sustainable consumption and subjective well-being. International Journal of Environmental, Cultural, Economic and Social Sustainability Forthcoming.
———. 2009. Global financial/happiness crisis and end of capitalism. Paper presented at Happiness and Relational Goods, Isola di San Servolo, Venezia.
Bentham, Jeremy. 2007. An introduction to the principles of morals and legislation [electronic resource]. Bentham, Jeremy 1748-1832 works 1983.Dover Publications.
Clark, Andrew E., Paul Frijters, and Michael A. Shields. 2008. Relative income, happiness, and utility: An explanation for the easterlin paradox and other puzzles. Journal of Economic Literature. 46 (1): 95.
Clark, Andrew E., Andrew J. Oswald, Peter B. Warr, and CEPREMAP (Center). 1994. Is job satisfaction U-shaped in age?. Paris: CEPREMAP.
Darity Jr, William, and Arthur H. Goldsmith. 1996. "Social psychology, unemployment and macroeconomics". The Journal of Economic Perspectives : A Journal of the American Economic Association. 10 (1): 121.
Duriez B, Vansteenkiste M, Soenens B, and De Witte H. 2006. Evidence for the social costs of extrinsic relative to intrinsic goal pursuits: Their relation with right-wing authoritarianism, social dominance, and prejudice. Journal of Applied Social Psychology 36 (12): 2892-908.
Easterbrook, Gregg. 2003. The progress paradox : How life gets better while people feel worse. 1st ed. New York: Random House.
Easterlin, Richard A. 1974. Does economic growth improve the human lot? In Nations and households in economic growth: Essays in honor of moses abramovitz., eds. Moses Abramovitz, Paul A. David and Melvin Warren Reder. New York: Academic Press.
Haidt, Jonathan. 2005. The happiness hypothesis : Finding modern truth in ancient wisdom. New York: Basic Books.
Jung, C. G., and R. F. C. Hull. 1980. The archetypes and the collective unconscious. [Princeton, N.J.]: Princeton University Press.
Kahneman, D., and A. B. Krueger. 2006. "Developments in the measurement of subjective well-being". JOURNAL OF ECONOMIC PERSPECTIVES 20 (1): 3-24.
Kasser T, and Ryan RM. 1993. A dark side of the american dream: Correlates of financial success as a central life aspiration. Journal of Personality and Social Psychology 65 (2): 410-22.
Kasser, Tim. 2002. The high price of materialism. Cambridge, Mass.: MIT Press.
Kasser, Tim, and Richard M. Ryan. 1996. Further examining the american dream: Differential correlates of intrinsic and extrinsic goals. Personality & Social Psychology Bulletin. 22 (3): 280.
Kenny, Charles. 1999. Articles - does growth cause happiness, or does happiness cause growth? Kyklos; Internationale Zeitschrift Für Sozialwissenschaften. 52 (1): 3.
Lane, Robert Edwards. 2000. The loss of happiness in market democracies. Yale ISPS series. New Haven: Yale University Press.
Mill, John Stuart, and Roger Crisp. 1998. Utilitarianism. Oxford philosophical texts. Oxford; New York: Oxford University Press.
Myers, David G. 2000. The american paradox: Spiritual hunger in an age of plenty. New Haven, CT: Yale University Press.
Newsweek. 2002. The science of happiness. Newsweek. 16 September.
Nursî, Said. 1996a. The flashes. Trans. Sukran Vahide. Sozler Publications.
———. 1996b. The letters. Trans. Sukran Vahide. Sozler Publications.
———. 1996c. The words. Trans. Sukran Vahide. Sozler Publications.
Plato, and Henry Desmond Pritchard Sir Lee. 1974. The republic. Penguin classics. 2 ition (revis) ed. Harmondsworth; Baltimore: Penguin.
Powdthavee, Nattavudh. 2005. Unhappiness and crime: Evidence from south africa. Economica 72 (287): 531-47.
Richins, M. L., and S. Dawson. 1992. A consumer values orientation for materialism and its measurement: Scale development and validation. JOURNAL OF CONSUMER RESEARCH 19 (3): 303.
Rūmī (Jalāl al Dīn Rumi), Maulana. 2004. The masnavi, book one and two. Oxford world's classics (oxford university press). Trans. J. A. Mojaddedi. Oxford; New York: Oxford University Press.
Sheldon KM, and Kasser T. 1995. Coherence and congruence: Two aspects of personality integration. Journal of Personality and Social Psychology 68 (3): 531-43.
Sirgy, M. Joseph. 1998. Materialism and quality of life. Social Indicators Research 43 (3): 227-60.
Williams, Geoffrey C., Elizabeth M. Cox, Viking A. Hedberg, and Edward L. Deci. 2000. Extrinsic life goals and health-risk behaviors in adolescents. Journal of Applied Social Psychology. 30 (8): 1756.
[1] Nursî, Hutbe-i Şamiye, s. 15.
[2] Nursî, Hutbe-i Şamiye, s. 15.
[3] Nursî, Hutbe-i Şamiye, s. 16.
[4] Can J Public Health. 2010 May-Jun;101(3):251-4.; Doerfling P, Kopec JA, Liang MH, Esdaile JM.
Arthritis Research Centre of Canada, Vancouver, BC V5Z 1L7
[5] http://www.psych.illinois.edu/~ediener/Documents/Understanding%20SWLS%20Scores.pdf, 19 Eylül 2010.
[6] Nursî, Sözler, 32. Söz, İkinci Mevkıf, Üçüncü Mebhas, İkinci Nükte.
Dr. Furkan AYDINER