Şimdi muvazene edelim: Yıldız eğlence yeri olmalı veya darülfünun olmalı? Ve içinde seyyahlar gezmeli veya ulema tedris etmeli? Ve gasp edilmiş olmalı veyahut hediye edilmiş olmalı? Hangisi daha iyidir? İnsaf sahipleri hükmetsin.

Ben ki bir gedayım, bir büyük padişaha nasihat ettim. Demek yarı cinayet ettim. Cinayetin öteki yarısını söylemek zamanı gelmedi. HAŞİYE

• • •


Yazık! Eyvahlar olsun! Saadetimiz olan meşrutiyet-i meşrûâ, bir menba-ı hayat-ı içtimaiyemiz ve İslâmiyete uygun olan maarif-i cedideye millet nihayet derecede müştak ve susamış olduğu halde, bu hâdisede ifratperver olanlar Meşrutiyete garazlar karıştırmakla ve fikren münevver olanlar da dinsizce harekât-ı lâubaliyâne ile milletin rağbetine karşı maatteessüf set çektiler. Bu seddi çekenler, ref etmelidirler; vatan namına rica olunur.

Ey paşalar, zabitler! Bu on bir buçuk cinayetin şahitleri binlerle adamdır. Belki bazılarına İstanbul’un yarısı şahittir. Bu on bir buçuk cinayetin cezasına rıza ile beraber, on bir buçuk sualime de cevap isterim. İşte bu seyyiatıma bedel bir hasenem de var. Söyleyeceğim:

Herkesin şevkini kıran ve neş’esini kaçıran ve ağrazlar ve taraftarlıklar hissini uyandıran ve sebeb-i tefrika olan ırkçılık cemiyat-ı akvamiyeyi teşkiline sebebiyet veren ve ismi meşrutiyet ve mânâsı istibdat olan ve İttihad ve Terakki ismini de lekedar eden buradaki şube-i müstebidaneye muhalefet ettim.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : O yarının zamanı, on beş sene sonra yirmi sekiz senedir müellifin sebeb-i hapsi olan Siracü’n-Nur’un âhirindeki bahse bakınız. Tam o yarı cinayeti bileceksiniz.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aff-ı umumî : genel af
ağraz : kötü niyet ve düşmanlıklar, kinler
âhir : son
cemiyat-ı akvamiye : kavmiyetçi dernekler
darülfünun : üniversite
fikren : düşünce olarak
garaz : kötü maksat, art niyet
gasp edilme : zorla alınma
geda : köle
hâdise : olay
harekât-ı lâubaliyâne : saygısızca davranışlar
hasene : iyilik, sevap
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
ifratperver : aşırılığa kaçan
istibdât : baskı, zulüm
lekedar etme : lekeleme, kirletme
maarif-i cedide : yeni bilimler
maatteessüf : ne yazık ki
menba-ı hayat-ı içtimaiye : toplumsal ve sosyal hayatın kaynağı
meşrutiyet-i meşrua : dine uygun meşrutiyet; İslâmın öngördüğü meşrutiyet
muhalefet : zıt ve aykırı davranma, karşı gelme
muvazene : karşılaştırma
müellif : telif eden, yazar
münevver : aydın, düşünür, fikir adamı
müştak : arzulu, çok istekli
nihayet derecede : son derece
ref etme : ortadan kaldırma
ref-i imtiyaz : ayrıcalığın kaldırılması
saadet : mutluluk
sebeb-i hapis : hapse girme sebebi
sebeb-i tefrika : bölme, parçalama sebebi
sebebiyet verme : sebep olma
seyyah : gezip dolaşan, seyirci
seyyiat : günahlar, hatâlar
Siracü’n-Nur : Risale-i Nur’dan derlenen ve son bölümlerinde Beşinci Şuâ’nın yer aldığı bir eser
sulh-u umumî : genel barış
şube-i müstebidane : baskıcı tavrı olan şube
tedris : ders verme, eğitip öğretme
teşkil : oluşturma
ulema : âlimler
zabit : rütbeli asker, subay
Yükleniyor...