Size de derim ki: “Hamiyet-i diniye ve İslâmiyet milliyeti, Türk ve Arap içinde tamamıyla mezc olmuş ve kabil-i tefrik olamaz bir hale gelmiş. Hamiyet-i İslâmiye, en kuvvetli ve metin ve Arştan gelmiş bir zincir-i nuranîdir. Kırılmaz ve kopmaz bir urvetü’l-vüskadır. Tahrip edilmez, mağlûp olmaz bir kudsî kal’adır” dediğim vakit, o iki münevver mektep muallimleri bana dediler: “Delilin nedir? Bu büyük dâvâya büyük bir hüccet ve gayet kuvvetli bir delil lâzım. Delil nedir?”

Birden, şimendiferimiz tünelden çıktı. Biz de başımızı çıkardık, pencereden baktık. Altı yaşına girmemiş bir çocuğu şimendiferin tam geçeceği yolun yanında durmuş gördük. O iki muallim arkadaşlarıma dedim: İşte bu çocuk, lisân-ı hâliyle sualimize tam cevap veriyor. Benim bedelime o mâsum çocuk bu seyyar medresemizde üstadımız olsun.

İşte, lisân-ı hâli bu gelecek hakikati der: Bakınız, bu dabbetü’l-arz, dehşetli hücum ve gürültüsü ve bağırmasıyla ve tünel deliğinden çıkıp hücum ettiği dakikada, geçeceği yolda bir metre yakınlıkta o çocuk duruyor. O dabbetü’l-arz tehdidiyle ve hücumunun tahakkümüyle bağırarak tehdit ediyor. “Bana rastgelenlerin vay haline!” dediği halde, o mâsum, yolunda duruyor. Mükemmel bir hürriyet ve harika bir cesaret ve kahramanlıkla, beş para onun tehdidine ehemmiyet vermiyor. Bu dabbetü’l-arzın hücumunu istihfaf ediyor ve kahramancıklığıyla diyor: “Ey şimendifer! Sen ra’d ve gök gürültüsü gibi bağırmanla beni korkutamazsın.” Sebat ve metanetinin lisân-ı hâliyle güya der: “Ey şimendifer, sen bir nizamın esirisin. Senin gemin, senin dizginin, seni gezdirenin elindedir. Senin bana tecavüz etmen haddin değil. Beni istibdadın altına alamazsın. Haydi yolunda git, kumandanının izniyle yolundan geç.”

İşte ey bu şimendiferdeki arkadaşlarım ve elli sene sonra fenlere çalışan kardeşlerim! Bu mâsum çocuğun yerinde Rüstem-i İrânî ve Herkül-ü Yunanî, o acip kahramanlıklarıyla beraber, tayy-ı zaman ederek o çocuk yerinde burada bulunduklarını farz ediniz. Onların zamanında şimendifer olmadığı için, elbette şimendiferin bir intizamla hareket ettiğine bir itikadları olmayacak. Birden bu tünel deliğinden, başında ateş, nefesi gök gürültüsü gibi, gözlerinde elektrik berkleri olduğu halde, birden çıkan şimendiferin dehşetli tehdit hücumuyla Rüstem ve Herkül tarafına koşmasına karşı, o iki kahraman ne kadar korkacaklar, ne kadar kaçacaklar!
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Arş : Allah’ın büyüklüğünün ve yüceliğinin tecelli ettiği yer, kâinatın egemenlik merkezi
berk : şimşek
dabbetü'l-arz : yeryüzünde yürüyen korkunç mahlûk; Hadis-i Şerifte âhir zamanda çıkacağı haber verilen ve âhir zaman alâmetlerinden olan bir yaratık
dâvâ : iddia (bk. d-a-v)
hakikat : esas, doğru gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hamiyet-i İslâmiye : İslâmiyet gayreti; İslâmı korumak ve yüceltmek için yapılan gayret, fedakârlık (bk. s-l-m)
Herkül / Herkül-ü Yunanî : cesaret ve kuvvetiyle efsaneleşmiş Yunan mitolojisi kahramanı (bk. bilgiler – Herkül)
hüccet : kanıt, delil
intizam : düzen, disiplin (bk. n-ẓ-m)
istibdad : baskı
istihfaf : hafife alma
itikad : inanç
kabil-i tefrik : ayrılabilir, ayrılması mümkün
kudsî : her türlü kusur ve noksandan uzak, mukaddes (bk. ḳ-d-s)
lisân-ı hâl : hâl ve beden dili
mâsum : günahsız çocuk
mektep : okul (bk. k-t-b)
metanet : sağlamlık, kararlılık
mezc olma : birleşip kaynaşma
muallim : öğretmen (bk. a-l-m)
münevver : aydın, aydınlanmış (bk. n-v-r; f-k-r)
nizam : düzen, kanun (bk. n-ẓ-m)
ra'd : gök gürültüsü
Rüstem / Rüstem-i İrânî : Şark edebiyatında kuvvet ve cesaret timsali olarak şöhret bulan Zaloğlu Rüstem, İran’ın efsanevî kahramanı (bk. bilgiler – Rüstem-i İranî)
sebat : kararlılık
seyyar medrese : hareket eden medrese, gezici okul
sual : soru
şimendifer : tren
tayy-ı zaman : çok uzun bir zamanı pek kısa olarak görmek ve yaşamak
tecavüz : haddi aşma, ileri gitme (bk. c-v-z)
üstad : hoca, öğretmen
zincir-i nuranî : nurlu zincir (bk. n-v-r)
Yükleniyor...