İkinci sual münasebetiyle iki mesele-i mühimme beyan edilecek.

Çünkü coğrafya ve kozmoğrafya fenlerinin kısacık kanunlarıyla ve daracık düsturlarıyla ve küçücük mizanlarıyla Kur’ân’ın semâvâtına çıkamadıklarından ve âyâtın yıldızlarındaki yedi kat mânâları keşfedemediklerinden, âyeti tenkit, belki inkârına divanecesine çalışmışlar.

BİRİNCİ MESELE-İ MÜHİMME: Semâvât gibi arzın da yedi tabaka olmasına dairdir. Şu mesele, yeni zamanın feylesoflarına hakikatsiz görünüyor; onların arza ve semâvâta dair olan fenleri kabul etmiyor. Bunu vasıta ederek bazı hakaik-i Kur’âniyeye itiraz ediyorlar. Buna dair muhtasaran birkaç işaret yazacağız.

Birincisi: Evvelâ, âyetin mânâsı ayrıdır ve o mânâların efradı ve mâsadakları ayrıdır. İşte o küllî mânânın müteaddit efradından bir ferdi bulunmazsa, o mânâ inkâr edilmez. Semâvâtın yedi tabakasına ve arzın yedi katına dair mânâ-yı küllîsinin çok efradından yedi mâsadak zâhiren görünüyor.

Saniyen, âyetin sarahatinde “yedi kat arz” dememiş.

اَللّٰهُ الَّذِى خَلَقَ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَمِنَ اْلاَرْضِ مِثْلَهُنَّ 1

ilâ âhir. Âyetin zâhiri diyor ki: “Arzı da, o seb’a semâvât gibi halk etmiş ve mahlûkatına mesken ittihaz etmiş.” Yedi tabaka olarak halk ettim, demiyor. Misliyet ise, mahlûkiyet ve mahlûkata meskeniyet cihetiyle bir teşbihtir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “O Allah ki, yedi göğü yarattı ve yeryüzünü de onlar gibi yarattı.” Talâk Sûresi, 65:12.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Birinci Lem'a / Sonraki Risale: On Üçüncü Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdeten : örf ve âdet gereği
arz : yeryüzü
âyât : âyetler
âyet : Kur’ân’ın her bir cümlesi
beyan etmek : açıklamak
cihet : yön, taraf
dair : ilgili, ait
divanece : akılsızca
düstur : kâide, kural
efrad : fertler, bireyler
evliya : Allah dostları
evvelâ : ilk olarak
feylesof : filozof, felsefeci
hakaik-i Kur’âniye : Kur’ân’ın hakikatleri, gerçekleri
hakikatsiz : bir gerçeğe dayanmayan
hâlet-i istiğrakiye : kendinden geçip dünyayı unutma hâli
halk etmek : yaratmak
ilâ âhir : sonuna kadar
ittihaz etmek : edinmek, kabullenmek
kanun : tabiat olaylarının bağlı olduğu değişmez kaide
keşfetmek : gizli şeyleri açığa çıkarmak
kozmoğrafya : astronomi, gök bilimi
küllî : geniş ve kapsamlı
mahlûkat : varlıklar
mahlûkiyet : yaratılmış olma
mânâ : anlam
mânâ-yı küllî : geniş ve kapsamlı mânâ
mâsadak : bir söz veya hükmü doğrulayan husus, doğrulayıcı
mesele-i mühimme : önemli mesele
meskeniyet : barınak özelliği olma
mevsukan : güvenilir ve sağlam şekilde, yazılı olarak kaydedilmiş
misliyet : benzerlik
mizan : ölçü, terazi
muhtasaran : özet olarak
müddehar : depolanmış, saklanmış
münasebetiyle : dolayısıyla
müteaddit : bir çok, çeşitli
nisbeten : kıyasla
rivayet etmek : bir sözü nakletmek
saniyen : ikinci olarak
sarahat : açıklık
seb’a : yedi
semâvât : gökler, yücelikler
tabaka : kat, katman
tenkit : eleştiri
teşbih : benzetme
vasıta : araç
zâhir : açık, görünen
zâhiren : dış görünüş itibariyle
Yükleniyor...