Çünkü, insanın âciz kuvveti ve zayıf kudreti ve dar fikri, böyle hadsiz büyük hakikatleri Allahu ekber nuruyla görüp tasdik ediyor ve Allahu ekber kuvvetiyle o hakikatleri taşıyor ve Allahu ekber dairesinde yerleştiriyor ve vesveseye düşen kalbine diyor ki:

Bu kâinatın gayet muntazamca tedbir ve tedvîri bilmüşahede görünüyor. Bunda iki yol var:

Birinci yol: Mümkündür. Fakat gayet azîmdir ve harikadır. Zaten böyle harika bir eser, bir harika san’atla, çok acip bir yolla olur. O yol ise, mevcudat, belki zerrat adedince vücudunun şahitleri bulunan bir Zât-ı Ehad ve Samedin rububiyetiyle ve irade ve kudretiyle olmasıdır.

İkinci yol: Hiçbir cihet-i imkânı olmayan ve imtinâ derecesinde müşkilâtlı ve hiçbir cihette mâkul olmayan şirk ve küfür yoludur. Çünkü, Yirminci Mektup ve Yirmi İkinci Söz gibi çok risalelerde gayet kat’î ispat edildiği üzere, o vakit kâinatın herbir mevcudunda ve hattâ herbir zerresinde bir ulûhiyet-i mutlaka ve bir ilm-i muhit ve hadsiz bir kudret bulunmak lâzım geliyor.

Tâ ki, mevcudatta bilmüşahede görünen nihayet derecede nizam ve intizam ve gayet hassas mizan ve imtiyaz ile mükemmel ve müzeyyen olan nukuş-u san’at vücut bulabilsin.

Elhasıl: Eğer tam lâyık ve tam yerinde olan azametli ve kibriyâlı rububiyet olmazsa, o vakit her cihetçe gayr-ı mâkul ve mümteni bir yol takip etmek lâzım gelecek. Lâyık ve lâzım olan azametten kaçmakla, muhal ve imtinâa girmeyi şeytan dahi teklif edemez.

İKİNCİ NOKTA: Şeytanın mühim bir desisesi, insana kusurunu itiraf ettirmemektir, tâ ki istiğfar ve istiâze yolunu kapasın. Hem nefs-i insaniyenin enâniyetini tahrik edip, tâ ki nefis kendini avukat gibi müdafaa etsin, adeta taksirattan takdis etsin.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On İkinci Lem'a / Sonraki Risale: On Dördüncü Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Allahu Ekber : Allah en büyüktür
cihet-i imkân : mümkün olma yönü
desise : hile, aldatma
elhasıl : kısaca, özetle
gayr-ı mâkul : akla ters
ilm-i muhit : her şeyi kuşatan ilim
imtinâ : çekinme, yapmama
imtiyaz : farklılık
istiâze : Allah’a sığınma
istiğfar : Allah’tan bağışlanma dileme
kibriyâlı : büyük
mâkul : akla uygun
mümteni : imkânsız
müşkilât : zorluklar
müzeyyen : süslenmiş
nefis : insanı kötülüğe yönelten duygu
nefs-i insaniye : insanda bulunan ve onu kötülüğe yönelten duygu
nizam : düzen
nukuş-u san’at : sanatlı nakışlar
nur : aydınlık
risale : Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisi
rububiyet : Allah’ın bütün varlıklar üzerindeki malikiyet ve egemenliği, her varlığı yaratılış amacına hikmetle ulaştıran terbiyesi
şirk : Allah’a ortak koşma
tahrik etmek : harekete geçirmek
takdis etmek : her türlü eksiklik ve çirkinlikten pâk ve yüce olduğunu dile getirmek
taksirat : kusurlar, günahlar
tasdik etmek : doğrulamak, onaylamak
tedbir : maksada uygun olarak işi yürütme
tedvîr : çekip çevirme, idare etme
ulûhiyet-i mutlaka : hiç bir kayda ve şarta bağlı olmaksızın ilâh olma, mutlak ilâhlık
Zât-ı Ehad ve Samed : her şey Kendisine muhtaç oduğu halde Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan ve birliği her bir şeyde görünen Allah
Yükleniyor...