Onun için, insan da umum mevcudata karşı bir muhabbet besliyor. Koca dünyayı bir hanesi gibi seviyor. Ebedî Cennete bahçesi gibi muhabbet ediyor. Halbuki, muhabbet ettiği mevcudat durmuyorlar, gidiyorlar. Firaktan daima azap çekiyor. Onun o hadsiz muhabbeti, hadsiz bir mânevî azaba medar oluyor.

O azabı çekmekte kabahat, kusur ona aittir. Çünkü kalbindeki hadsiz istidad-ı muhabbet, hadsiz bir cemâl-ı bâkiye mâlik bir Zâta tevcih etmek için verilmiş. O insan sûiistimal ederek o muhabbeti fâni mevcudata sarf ettiği cihetle kusur ediyor, kusurunun cezasını firâkın azabıyla çekiyor.

İşte bu kusurdan teberri edip o fâni mahbubattan kat-ı alâka etmek, o mahbuplar onu terk etmeden evvel o onları terk etmek cihetiyle Mahbub-u Bâkîye hasr-ı muhabbeti ifade eden 1 يَا بَاقِى أَنْتَ الْبَاقِى olan birinci cümlesi, “Bâkî-i Hakikî yalnız Sensin. Mâsivâ fânidir. Fâni olan, elbette bâki bir muhabbete ve ezelî ve ebedî bir aşka ve ebed için yaratılan bir kalbin alâkasına medar olamaz” mânâsını ifade ediyor. “Madem o hadsiz mahbubat fânidirler, beni bırakıp gidiyorlar. Onlar beni bırakmadan evvel ben onları يَا بَاقِى أَنْتَ الْبَاقِى demekle bırakıyorum. Yalnız Sen bâkisin ve Senin ibkàn ile mevcudat bekà bulabildiğini bilip itikad ederim. Öyleyse, Senin muhabbetinle onlar sevilir. Yoksa alâka-i kalbe lâyık değiller” demektir.

İşte bu hâlette kalb hadsiz mahbubatından vazgeçiyor. Hüsün ve cemalleri üstünde fânilik damgasını görür, alâka-i kalbi keser. Eğer kesmezse, mahbupları adedince mânevî cerihalar oluyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bâkî kalan ancak Sensin, ey Bâkî.
Önceki Risale: İkinci Lem'a / Sonraki Risale: Dördüncü Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâka : ilgi
alâka-i kalb : kalben bağlılık
azâp : acı, sıkıntı, ceza
bâki : devamlı, kalıcı
bedel : karşılık
bekà : devamlılık, kalıcılık
cemal : güzellik
cemâl-i bâki : devamlı ve kalıcı güzellik
ceriha : yara, hastalıklı uzuvlar
cihet : taraf, yön
ebed : sonsuzluk
ebedî : sonu olmayan, sonsuz
ezelî : başlangıcı olmayan, sonsuz
fâni : geçici olan, ölümlü
firâk : ayrılık
hadsiz : sınırsız, sonsuz
hâlet : durum, hâl
hane : ev
hasr-ı muhabbet : sevgiyi bir şeye odaklama
hüsün : güzellik
ibkà : devamlılık özelliği verme
ihsan : bağış, iyilik, lûtuf
istidad-ı muhabbet : sevme kàbiliyeti
itikad etme : kesin inanma
kat-ı alâka : ilgiyi kesmek
kemal : mükemellik, olgunluk
mahbubat : sevilenler
Mahbub-u Bâkî : sonsuz sevgili olan Allah
mahbup : sevgili
mâlik : sahip
mânâ : anlam
mânevî : mânâya ait, maddî olmayan
mâsivâ : Allah’tan başka varlıklar
medar : sebep, kaynak
mevcudat : varlıklar
muhabbet : sevgi
sarf etme : harcama
sebeb-i muhabbet : sevginin sebebi
sû-i istimal : birşeyi kötüye kullanma
teberri etme : uzak durma
tevcih etme : yöneltme
tiryak : derman, ilâç
umumiyetle : genellikle
Yükleniyor...