Burada o burhanlardan üç tanesi, kısaca, gayet mâkul bir surette zikredilmiştir diye beyana başlar. Bu risaleyi gören herbir zevk-i selim ashabı hayrette kalmakla beraber, kendilerinin istifadelerinden başka, gayrılarının da istifadelerine çalışmayı lâzım buluyorlar.

Hususan İkinci Burhanda beş nokta beyan ediliyor. Aklı çürük, kalbi bozuk olmayan, herhalde takdir ve tahsin ve tasviple “Mâşaallah, fetebârekâllah” diyecek; fakir, hakir görünen vücudunu teâli ettirecek harika bir mucize olduğunu derk ve tasdik edecek.

ON BEŞİNCİ RİCA HAŞİYE

Bir zaman Emirdağı’nda ikamete memur ve tek başıma, menzilde adeta bir haps-i münferit ve bana çok ağır gelen tarassutlar ve tahakkümlerle bana işkence vermelerinden, hayattan usandım, hapisten çıktığıma teessüf ettim.

Ruh u canımla Denizli hapsini arzuladım ve kabre girmeyi istedim ve “Hapis ve kabir bu tarz-ı hayata müreccahtır” diye, ya hapse veya kabre girmeye karar verirken, inâyet-i İlâhiye imdada yetişti, kalemleri teksir makinesi olan Medresetü’z-Zehrâ şakirtlerinin ellerine yeni çıkan teksir makinesini verdi.

Birden, Nurun kıymettar mecmualarından her tanesi, bir kalemle beş yüz nüsha meydana geldi. Fütuhata başlamaları, o sıkıntılı hayatı bana sevdirdi, “Hadsiz şükür olsun” dedirtti.

Bir miktar sonra, Risale-i Nur’un gizli düşmanları, fütuhat-ı Nuriyeyi çekemediler, hükûmeti aleyhimize sevk ettiler. Yine hayat bana ağır gelmeye başladı.

Birden inâyet-i Rabbâniye tecellî etti. En ziyade Nurlara muhtaç olan alâkadar memurlar, vazifeleri itibarıyla, müsadere edilen Nur Risalelerini kemâl-i merak ve dikkatle mütalâa ettiler.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Nurun telif zamanı üç sene evvel bitmiş olmasından, bu On Beşinci Rica, ileride bir Nurcu tarafından İhtiyarlar Lem’asının tekmiline, telifine mehaz olmak üzere yazıldı.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Beşinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Yedinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadar : alakalı, ilgili
aleyhinde : karşısında
ashab : sahipler
beyan etmek : açıklamak, anlatmak
burhan : güçlü ve sarsılmaz delil
cilve : görünme, yansıma
derk etmek : anlamak, algılamak
evvel : önce
fetebârekâllah : şânı ne yücedir Allah’ın
fütuhat : fetihler, zaferler
fütuhat-ı Nuriye : Nur Risalelerinin yayılması
gayr : başkası
hadsiz : sonsuz
hakir : küçük, değersiz
haps-i münferit : tek başına hapis, hücre hapsi
hususan : özellikle
hükûmet : idare, yönetim
ikamet : yerleşme
imdada yetişmek : yardım etmek
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın yardımı ve gözetmesi
inâyet-i Rabbâniye : bütün varlıkların Rabbi olan Allah’ın inayeti, yardımı
istifade : yararlanma, faydalanma
izah etmek : açıklamak
kıymettar : değerli
lem’a : parıltı
mâkul : akla uygun
Mâşaallah : Allah dilemiş ve ne güzel yaratmış
mecmua : benzer konularda yazılmış yazıların bir araya getirilmesiyle oluşan eser
mehaz : kaynak
menzil : ev, mekân
mu’cize : insanların benzeri yapmakta âciz oldukları Allah’ın olağanüstü eseri
müreccah : tercih edilen
nüsha : kopya
rica : ümit
risale : Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi
ruh u can : ruh ve can, büyük bir istek
sevk etmek : yönlendirmek
suret : biçim, şekil
şükür : Allah’a karşı minnet duyma, teşekkür etme
tafsilen : ayrıntılı olarak
tahakküm : zorbalık etmek, baskı yapmak
tahsin : beğenme, birşeyin güzelliğini ilân etme
takdir : birşeyin değerini anlama ve ilân etme
tarassut : gözetleme
tarz-ı hayat : hayat tarzı
tasdik etmek : doğrulamak, onaylamak
tasvip : uygun bulma
teâli ettirmek : yüceltmek
tecellî etmek : görünmek, yansımak
teksir makinesi : yazıları çoğaltmak için kullanılan makine
telif etmek : kitap yazma, yazılı eser ortaya koyma
telif zamanı : bir kitabın yazılma zamanı
zevk-i selim : en kusursuz, en yüksek derecedeki zevk
Yükleniyor...