اَللّٰهُ اَكْبَرُ يَا كَبِيرُ اَنْتَ الَّذِى لاَ تَهْدِى الْعُقُولُ لِكُنْهِ عَظَمَتِهِ.

كِه لاَِإلٰهَ إلاَّ هُوَ بَرَابَرْمى زَنَنْدْ هَرْشئ

دَمَادَمْ جُو يَدَنْدْ: (ياحَقْ) سَرَاسَرْ گُوَيَدَنْدْ: (يَا حَىّ )

اَلْمَرْتَبَةُ الثَّالِثَةُ:

HAŞİYE

اِيضَاحُهَا فِى رَأْسِ (الْمَوْقِفِ الثَّالِثِ) مِنَ (الرِّسَالَةِ الثَّانِيَةِ وَالثَّلاَثِينَ).

اَللّٰهُ اَكْبَرُ مِنْ كُلِّ شَىْءٍ قُدْرَةً وَعِلْماً اِذْ هُوَ الْقَدِيرُ الْمُقَدِّرُ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ الْمُصَوِّرُ الْكَرِيمُ اللَّطِيفُ الْمُزَيّنُ الْمُنْعِمُ الْوَدُودُ الْمُتَعَرِّفُ الرَّحْمٰنُ الرَّحِيمُ الْمُتَحَنّنُ الْجَمِيلُ ذُو الْجَلاَلِ وَالْكَمَالِ الْمُطْلَقِ النَّقَّاشُ اْلاَزَليُّ الَّذِى مَا حَقَائِقُ هَذِهِ الْكَائِنَاتِ كُلاًّ وَ اَجْزَاءً وَصَحَائِفَ وَطَبَقَاتٍ، وَمَا حَقَائِقُ هَذِهِ الْمَوْجُودَاتِ كُلّيّاً وَجُزئِيّاً وَوُجُوداً وَبقَاءً:

اِلاَّ خُطُوطُ قَلَمِ قَضَائِهِ وَقَدَرِهِ بِتَنْظِيمٍ وَتَقدِيرٍ وَعِلْمٍ وَحِكْمَةٍ.

واِلاَّ نُقُوشُ بَرْكَارِ عِلْمِهِ وَحِكْمَتِهِ بِصُنْعٍ وَتَصْوِيرٍ.

AÇIKLAMA

“Allahu Ekber” Sen, akılların yüzde bir bile büyüklüğünü kavrayamadığı bir celâl sahibisin, ey herşeyden daha büyük olan Kebîr!

Çünkü: Bütün eşya Lâilâhe illallah deyip kâinatın büyük zikir halkasında beraber zikrederek çalışıyorlar.

Her zaman devamlı istidat diliyle Cenâb-ı Haktan hayat hakkını “Yâ Hak” deyip rahmet hazinesinden istiyorlar. Baştan başa da hayata kavuşmaları diliyle de “Yâ Hayy” ismini zikrediyorlar.

Üçüncü Mertebe HAŞİYE

İzahı, Otuz İkinci Sözün Üçüncü Mevkıfının başındadır.

Allah Teâlâ ilim ve kudretiyle herşeyden sonsuz derecede büyüktür. Zira o öyle herşeye gücü yeten bir Kadîr, herşeyin ölçü ve miktarlarını takdir eden Mukaddir, herşeyi bilen Alîm, herşeyi hikmetle yapan Hakîm, herşeye gayet güzel şekiller veren Musavvir, her bir varlığa ikramlarda bulunan Kerîm, bütün ihsanları ve ilminin nüfuzu hoş ve şirin olan Lâtif, herşeyi en güzel şekillerle süsleyen Müzeyyin, her varlığa en münasip nimetleri veren Mün’im, varlıklara sevgi duygusunu veren Vedûd, sayısız yollarla kendisini yarattığı varlıklara tanıttıran Mütearrif, rahmeti bütün varlıkları kaplayan Rahmân, her bir varlığa bizzat rahmet tecellileri olan Rahîm, sonsuz şefkatiyle varlıkları kendine müştak eden Mütehannin, sonsuz haşmet sahibi ve sınırsız güzelliği olan Cemîl-i Zülcelâl, sınırsız kemâl ve mükemmellik sahibi olan Kâmil-i Mutlak ve herşeyi en güzel şekillerle nakış nakış işleyen Ezelî Nakkaş ki, bu kâinatın sayfaları ve tabakalarıyla, küll ve cüz olarak hakikati ve bu varlıklar âleminin külliyet ve cüz’iyet ve vücut ve bekà itibarıyla hakikati,

• Onun kazâ ve kader kaleminin ilim ve hikmetle tanzim ve takdir ettiği hatları;

• ilim ve hikmet pergelinin san’at ile tasvir ettiği nakışları...

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Bu Üçüncü Mertebe, cüz’î bir çiçeği ve güzel bir kadını nazara alıyor. Koca bahar bir çiçektir. Cennet dahi bir çiçek gibidir. O mertebenin mazharlarıdırlar. Ve âlem, güzel ve büyük bir insan; ve huriler nev’i ve ruhanîler taifesi ve hayvanlar cinsi ve insan sınıfı, herbiri mânen güzel bir insan hükmünde, bu mertebenin gösterdiği esmâyı safahâtıyla gösteriyor.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: İkinci Bab / Sonraki Risale: Dördüncü Bab
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

cüz'î : küçük, ferdî
esmâ : Allah’ın isimleri
hâşiye : dipnot, açıklayıcı not
huri : Cennet kızı
mânen : mânevî olarak
mazhar : bir nimete ulaşan, o nimeti üzerinde yansıtan
nazara almak : dikkate almak
nev'i : tür
ruhanî : maddî yapısı olmayan ve gözle görülemeyen ruh âlemine ait varlık
safahât : safhalar, gelişmeler
taife : topluluk
Yükleniyor...