Ve silsile-i mevcudat gibi kuvvetli ve zerrat gibi kesretli iman ve İslâmın burhanlarını göstermişler ki, nihayetsiz bir iz’an ve kuvvet-i iman verirler. Hattâ, bazı defa Evrâd-ı Şah-ı Nakşibendîde şehadet getirdiğim vakit, 1 عَلٰى ذٰلِكَ نَحْيٰى وَعَلَيْهِ نَمُوتُ وَعَلَيْهِ نُبْعَثُ غَدًا dediğim zaman nihayetsiz bir tarafgirlik hissediyorum. Eğer bütün dünya bana verilse, bir hakikat-i imaniyeyi feda edemiyorum. Bir hakikatin bir dakika aksini farz etmek bana gayet elîm geliyor. Bütün dünya benim olsa, birtek hakaik-i imaniyenin vücut bulmasına bilâ tereddüt vermesine nefsim itaat ediyor.

وَاٰمَنَّا بِمَاۤ اَرْسَلْتَ مِنْ رَسُولٍ وَاٰمَنَّا بِمَاۤ اَنْزَلْتَ مِنْ كِتَابٍ وَصَدَّقْنَا 2

dediğim vakit, nihayetsiz bir kuvvet-i iman hissediyorum. Hakaik-i imaniyenin herbirisinin aksini aklen muhal telâkki ediyorum. Ehl-i dalâleti nihayetsiz ebleh ve divane görüyorum.

Senin valideynine pek çok selâm ve arz-ı hürmet ederim. Onlar da bana dua etsinler. Sen benim kardeşim olduğun için, onlar da benim peder ve validem hükmündedirler. Hem köyünüze, hususan senden Sözleri işitenlere umumen selâm ediyorum.
3 اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Said Nursî

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bu iman üzere yaşar, bu imanla ölür, bu imanla diriliriz. Mecmûatü’l-Ahzâb, el-Gümüşhânevî; Nakşibendî, Evrâd-ı Nakşibend: 7.
2 : Peygamber olarak gönderdiğin kim varsa iman ettik; kitap olarak indirdiğin ne varsa iman ettik; ve bütün bunları tasdik ettik. Mecmûatü’l-Ahzâb, el-Gümüşhânevî; Nakşibendî, Evrâd-ı Nakşibend: 7.
3 : Bâkî olan sadece Odur.
Önceki Risale: Sekizinci Mektup / Sonraki Risale: Onuncu Mektup
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

arz-ı hürmet : hürmet etme, saygı sunma
bilâ-tereddüt : tereddütsüz
burhan : delil, kanıt
divane : akılsız, deli
ebleh : ahmak, akılsız
ehl-i dalâlet : doğru ve hak yoldan sapmış inançsız kimseler
elîm : elemli, acı verici
Evrâd-ı Şâh-ı Nakşibendî : büyük İslâm mutasavvıfı Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin okuduğu virdler, dualar
farz etmek : varsaymak
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri
hakikat : gerçek, doğru
hakikat-i imaniye : iman hakikati
hususan : özellikle
iltizam : taraftarlık, taraf tutma
iz’an : şüpheden uzak, kesin bir şekilde inanma
kesretli : çok
kuvvet-i iman : iman kuvveti
muhal : imkânsız
nefs : kişinin kendisi
nihayetsiz : sınırsız, sonsuz
peder : baba
silsile-i mevcudat : varlıklar zinciri
şehadet : şahitlik, tanıklık
tarafgirlik : taraftarlık
telâkki : anlama, kabul etme
umumen : bütünüyle, genel olarak
valide : anne
valideyn : anne-baba
vücut bulma : var olma
zerrat : zerreler, atomlar
Yükleniyor...