On Birinci Mektup
2 وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ1 بِاسْمِهِ
Bu Mektup mühim bir ilâç olup dört âyetin hazinesinden dört küçük cevherine işaret eder.

AZİZ kardeşim, Şu dört muhtelif meseleyi muhtelif vakitlerde Kur’ân-ı Hakîm nefsime ders vermiş. Arzu eden kardeşlerim dahi bundan bir ders veya bir hisse almaları için yazdım. Mebhas itibarıyla başka başka dört âyet-i kerimenin hazine-i hakaikinden birer küçük cevher nümune olarak gösterilmiştir. O dört mebhastan herbir mebhasın ayrı bir sureti, ayrı bir faidesi var.
BİRİNCİ MEBHAS:3 اِنَّ كَيْدَ الشَّيْطاَنِ كَانَ ضَعِيفًا

Ey sû-i vesveseden meyus nefsim! Tedâi-yi hayalât, tahattur-u faraziyat, bir nevi irtisam-ı gayr-ı ihtiyarîdir. İrtisam ise, eğer hayırdan ve nuraniyetten olsa, hakikatin hükmü bir derece suretine ve misaline geçer: güneşin ziyası ve harareti, âyinedeki misaline geçtiği gibi. Eğer şerden ve kesiften olsa, aslın hükmü ve hassası, suretine geçmez ve timsaline sirayet etmez. Meselâ necis ve murdar birşeyin âyinedeki sureti ne necistir, ne murdardır. Ve yılanın timsali ısırmaz.

İşte şu sırra binaen, tasavvur-u küfür, küfür değil; tahayyül-ü şetm, şetm değil. Hususan ihtiyarsız olsa ve farazî bir tahattur olsa, bütün bütün zararsızdır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allah’ın adıyla.
2 : “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.
3 : “Muhakkak ki şeytanın hilesi pek zayıftır.” Nisâ Sûresi, 4:76.
Önceki Risale: Onuncu Mektup / Sonraki Risale: On İkinci Mektup
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âyet-i kerime : şerefli âyet, Kur’ân’ın herbir cümlesi
âyine : ayna
aziz : izzetli, çok değerli, saygın
binaen : –dayanarak
cevher : asıl, temel, öz
farazî : hayalî, varsayılan
hakikat : gerçek, doğru
hararet : sıcaklık
hassa : nitelik, özellik
hayır : iyilik
hazine-i hakaik : hakikatler, gerçekler hazinesi
hisse : pay
hususan : bilhassa, özellikle
ihtiyarsız : irade dışı, istemeyerek
irtisam : resmedilme, görüntü
irtisâm-ı gayr-i ihtiyarî : istemeyerek hayale gelen düşünceler, görüntüler
itibariyle : olarak, bakımından
kesif : yoğun, katı; saydam olmayan
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
mebhas : bahis, konu
meyus : ümitsiz
misal : görüntü
muhtelif : çeşitli, farklı
murdar : pis, kirli
necis : pis
nefis : kişinin kendisi
nev : çeşit, tür
nuraniyet : nur özelliği, parlaklık
nümune : örnek
sirayet : bulaşma
sû-i vesvese : kötü vesvese, şüphe
suret : şekil, biçim; görüntü
şer : kötülük
şetm : çirkin söz, kötü düşünce
tahattur : hatıra gelme
tahattur-u faraziyat : aslı olmayan şeylerin hatıra gelmesi
tahayyül-ü şetm : çirkin ve kötü şeyleri hayal etme
tasavvur-u küfür : küfrü düşünme, hayal etme
tedâi-yi hayalât : hayallerin çağrışımı
timsal : görüntü
ziya : ışık
Yükleniyor...