İkinci hâdise: Beş altı tarikle, mânevî bir tevatür hükmünü almış kurt hâdisesidir ki, bu kıssa-i acibe çok tariklerle meşhur Sahabelerden nakledilmiş. Ezcümle, Ebu Saidi’l-Hudrî ve Selemeti’bnü’l-Ekvâ ve İbni Ebî Veheb ve Ebu Hüreyre ve bir vak’a sahibi çoban (Uhban) gibi müteaddit tariklerle haber veriyorlar ki:

Bir kurt, keçilerden birisini tutmuş; çoban, kurdun elinden kurtarmış. Zi’b demiş: “Allah’tan korkmadın, benim rızkımı elimden aldın.” Çoban demiş: “Acaip, zi’b konuşur mu?” Zi’b ona demiş: “Acip senin halindedir ki, bu yerin arka tarafında bir zât var ki sizi Cennete davet ediyor, peygamberdir, onu tanımıyorsunuz.” Bütün tarikler kurdun konuşmasında müttefik olmakla beraber, kuvvetli bir tarik olan Ebu Hüreyre, ihbarında diyor ki: Çoban kurda demiş: “Ben gideceğim. Fakat kim benim keçilerime bakacak?” Zi’b demiş: “Ben bakacağım.” Çoban ise, çobanlığı kurda devredip gelmiş, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı görmüş, iman etmiş, dönüp gitmiş. Zi’bi çoban bulmuş; zayiat yok. Bir keçi ona kesmiş; çünkü ona üstadlık etmiş.1

Bir tarikte, rüesa-yı Kureyş’ten Ebu Süfyan ile Safvan bir kurdu gördüler, bir ceylânı takip edip Harem-i Şerife girdi. Kurt dönmüş; sonra taaccüp etmişler. Kurt konuşmuş, risalet-i Ahmediyeyi haber vermiş. Ebu Süfyan, Safvan’a demiş ki: “Bu kıssayı kimseye söylemeyelim. Korkarım, Mekke boşalıp onlara iltihak edecekler.” 2

Elhasıl, kurt kıssası kat’î ve mânevî mütevatir gibi kanaat verir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Müsned, 3:83, 88; Müsned (tahkik: Ahmed Şâkir), 15:202-203, no. 8049 ve 11864, 11867; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:310; el-Hâkim, el-Müstedrek, 4:467; İbni Hibban, Sahih, 8:144; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 8:291-292; es-Sâ’âtî, el-Fethü’r-Rabbânî, 20:240; İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 6:141.
2 : Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:311; Hafâcî, Şerhu’ş-Şifâ, 3:84.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Dördüncü İşaret / Sonraki Risale: On Altıncı İşaret
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
cemel : deve
elhasıl : kısaca, özetle
ezcümle : meselâ, örneğin
ihbar : haber verme
iltihak etmek : katılmak
kanaat : görüş, fikir
kat’î : kesin, şüphesiz
kıssa : ibretli hikâye
kıssa-i acibe : hayrette bırakan ibretli hikâye
mânevî tevatür : yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan bir topluluğun bir hadis-i şerifi mânâ yönünden aktarması veya aktarılırken susmak suretiyle doğruluğunu tasdik etmesi
müteaddit : birçok, çeşitli
mütevatir : yalan üzere toplanmaları mümkün olmayan bir topluluğun vermiş olduğu haber
müttefik : ittifak etmiş, birleşmiş
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
risalet-i Ahmediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği
rüesa-yı Kureyş : Kureyş reisleri, başkanları, Kureyş’in önde gelenleri
Sahabe : Hz. Peygamberi (a.s.m.) dünya gözüyle gören ve onun yolundan giden Müslümanlar
taaccüp : şaşırma, hayrete düşürme
tarik : yol, hadis veya haberin geliş kanalı
üstadlık : hocalık
vak’a : olay
zayiat : kayıp, zarar, ziyan
zi’b : kurt
Yükleniyor...