Birincisi: Gayet mühim ve ciddî ve hakikî bir talebem olan bir zât-ı muhterem, mütemadiyen Sözleri yazar, neşrederdi. Müşevveş büyük bir memurun gelmesiyle ve bir hâdisenin vukuu ile, yazdığı Sözleri sakladı, muvakkaten istinsahı da terk etti. Tâ ki, ehl-i dünyadan bir zahmet görmesin ve bir sıkıntı çekmesin ve onların şerlerinden emin olsun. Halbuki, o hizmet-i Kur’âniyenin muvakkaten tâtilinden gelen bir eser-i hata olarak, bir sene mütemadiyen bin liraya mahkûmiyet gibi bir belâ gözü önüne konuldu. Ne vakit istinsaha niyet etti ve eski vaziyetine döndü; o dâvâsından tebrie etti, lillâhilhamd beraat kazandı, fakr-ı haliyle beraber bin liradan kurtuldu.

İkincisi: Beş seneden beri mert ve ciddî ve cesur bir dostum, ehl-i dünyanın ve yeni gelen bir âmirin hüsn-ü zannını ve teveccühünü kazanmak için, komşum iken, düşünmeyerek, ihtiyarsız, birkaç ay benimle görüşmedi. Hattâ bayramda ve Ramazan’da uğramadı. Halbuki maksadının aksiyle karye meselesi neticelendi, nüfuzu kırıldı.

Üçüncüsü: Haftada bir iki defa benimle görüşen bir hâfız, imam olmuş, sarık sarmak için iki ay beni terk etti. Hattâ bayramda yanıma gelmedi. Hilâf-ı memul olarak, maksadının aksiyle, yedi sekiz ay imamlık ettiği halde, hilâf-ı âdet bir surette ona sarık bağlattırılmadı.

İşte bu gibi vukuatlar çok var. Fakat bazılarının hatırlarını kırmamak için zikretmiyorum. Bunlar ne kadar zayıf birer emâre ise de, fakat içtimaında bir kuvvet hissedilir. Onunla kanaat gelir ki, şahsıma karşı değil —çünkü nefsimi hiçbir ikrama lâyık görmüyorum— belki hizmet-i Kur’ân noktasında, sırf o cihette bir ikram-ı İlâhî ve bir himâyet-i Rabbâniye altında hizmet ettiğimiz anlaşılıyor. Dostlarım bunu düşünmeli, evhâma kapılmamalı.

Madem hizmetkârlığıma bir ikram-ı İlâhîdir. Ve madem fahre değil, belki şükre sebeptir. Ve madem وَاَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ 1 fermanı var. Bu sırlara binaen, hususî bir surette dostlarıma beyan ediyorum.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Rabbinin nimetini yâd et.” Duhâ Sûresi, 93:11.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Üçüncü Mebhas
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âmir : emreden, idareci
belâ : musibet, sıkıntı
beyan etmek : açıklamak, izah etmek
binaen : dayanarak
cihet : yön, taraf
ehl-i dünya : dünyaya düşkün olanlar
emâre : belirti, işaret
emin : güvenilir
eser-i hatâ : hatâ eseri
evhâm : vehimler, kuruntular
fahr : gurur, övünme
fakr-ı hâl : fakir olma hâli, yoksulluk, fakirlik
ferman : emir, buyruk
hâdise : olay
hâfız : Kur’ân-ı Kerimin tamamını ezberleyen kişi
hakikî : asıl, gerçek
hilâf-ı âdet : kuraldışı olarak
hilâf-ı memul : beklenenin aksine
himâyet-i Rabbâniye : Allah’ın koruma ve himâyesi
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân hizmeti
hizmetkârlık : hizmetçilik
hususî : özel
hüsn-ü zan : güzel düşünce
içtima : toplanma
ihtiyarsız : irade dışı
ikram : bağış, ihsan
ikrâm-ı İlâhi : Allah’ın lütfü, ihsanı
istinsah : nüshasını çıkarma, çoğaltma
kanaat : belli bir inanca sahip olma
karye : köy
lillâhilhamd : Allah’a hamd olsun ki
mahkûmiyet : mahkûm olma
maksad : gaye, amaç
muvakkaten : geçici olarak
müşevveş : karışık, kim ve ne olduğu belirsiz
mütemadiyen : sürekli olarak
nefis : can, bir kimsenin kendisi
neşretme : yayma
netice : son, sonuç
nüfuz : etki
suret : biçim, şekil
şer : kötülük, fenalık
tatil : ara vermek, kesintiye uğramak
tebrie etme : beraat etme
teveccüh etme : gösterme
vuku : gerçekleşme, meydana gelme
vukuat : meydana gelmiş olaylar
zât-ı muhterem : hürmete lâyık, saygıdeğer kişi
Yükleniyor...