İKİNCİ MESELE

Şu âyet-i kerimenin işaret ettiği teârüf ve teâvün düsturunun beyanı için deriz ki:

Nasıl ki bir ordu fırkalara, fırkalar alaylara, alaylar taburlara, bölüklere, tâ takımlara kadar tefrik edilir. Tâ ki, her neferin muhtelif ve müteaddit münasebâtı ve o münasebâta göre vazifeleri tanınsın, bilinsin tâ, o ordunun efradları, düstur-u teâvün altında hakikî bir vazife-i umumiye görsün ve hayat-ı içtimaiyeleri a’dânın hücumundan masun kalsın. Yoksa, tefrik ve inkısam, bir bölük bir bölüğe karşı rekabet etsin, bir tabur bir tabura karşı muhasamet etsin, bir fırka bir fırkanın aksine hareket etsin değildir.

Aynen öyle de, heyet-i içtimaiye-i İslâmiye büyük bir ordudur; kabâil ve tavâife inkısam edilmiş. Fakat bin bir bir birler adedince cihet-i vahdetleri var: Hâlıkları bir, Rezzâkları bir, Peygamberleri bir, kıbleleri bir, kitapları bir, vatanları bir-bir, bir, bir, binler kadar bir, bir...

İşte bu kadar bir birler uhuvveti, muhabbeti ve vahdeti iktiza ediyorlar. Demek, kabâil ve tavâife inkısam, şu âyetin ilân ettiği gibi, teârüf içindir, teâvün içindir; tenâkür için değil, tehâsum için değildir.

ÜÇÜNCÜ MESELE

Fikr-i milliyet şu asırda çok ileri gitmiş. Hususan dessas Avrupa zalimleri, bunu İslâmlar içinde menfi bir surette uyandırıyorlar, tâ ki parçalayıp onları yutsunlar.

Hem fikr-i milliyette bir zevk-i nefsanî var, gafletkârâne bir lezzet var, şeâmetli bir kuvvet var. Onun için, şu zamanda hayat-ı içtimaiye ile meşgul olanlara “Fikr-i milliyeti bırakınız” denilmez. Fakat fikr-i milliyet iki kısımdır:

Bir kısmı menfidir, şeâmetlidir, zararlıdır. Başkasını yutmakla beslenir, diğerlerine adâvetle devam eder, müteyakkız davranır. Şu ise, muhasamet ve keşmekeşe sebeptir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: İkinci Mebhas / Sonraki Risale: Dördüncü Mebhas
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

a’dâ : düşmanlar
adavet : düşmanlık
bölük : takımlardan oluşan askerî birlik
cihet-i vahdet : birlik yönü
dessas : hilekâr, aldatıcı
düstur-u teâvün : yardımlaşma kanunu
efrad : fertler, bireyler
ferman : emir, buyruk
fırka : tümen
fikr-i milliyet : milliyet fikri
gafletkârâne : gafletli bir şekilde
hadis-i şerif : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
Hâlık : herşeyi yaratan Allah
hayat-ı içtimaiye : toplumsal hayat
heyet-i içtimaiye-i İslâmiye : Müslümanların sosyal hayat yapısı
hususan : özellikle
iktiza etme : gerektirme
inkısam : bölünme, kısımlara ayrılma
kabâil : kabileler
keşmekeş : karma karışık
masun : korunan
menfi : olumsuz
muhabbet : sevgi
muhasamet : karşılıklı düşmanlık besleme
münasebât : ilişkiler, bağlantılar
müteyakkız : uyanık ve dikkatli
Rezzâk : bütün canlıların rızıklarını veren Allah
suret : biçim, şekil
şeâmet : kötülük
tabur : dört bölükten meydana gelen askerî birlik
tavâif : taifeler, toplumlar
teârüf : tanışma
teavün : yardımlaşma
tefrik : birbirinden ayırma
tehâsum : karşılıklı düşmanlık
tenâkür : karşılıklı inkâr etme
uhuvvet : kardeşlik
vahdet : birlik
vazife-i umumiye : genel görev
zevk-i nefsânî : nefsin hoşlandığı bir zevk
Yükleniyor...