Madem öyledir. Hakikî unsuriyete değil, belki dil, din, vatan münasebâtına bakılacak. Eğer üçü bir ise, zaten kuvvetli bir millet; eğer biri noksan olursa, tekrar milliyet dairesine dahildir.

Saniyen: İslâmiyetin mukaddes milliyeti, bu vatan evlâdının hayat-ı içtimaiyesine kazandırdığı yüzer faideden iki faideyi misal olarak beyan edeceğiz.

BİRİNCİSİ: Şu devlet-i İslâmiye yirmi otuz milyon iken, bütün Avrupa’nın büyük devletlerine karşı hayatını ve mevcudiyetini muhafaza ettiren, şu devletin ordusundaki nur-u Kur’ân’dan gelen şu fikirdir: “Ben ölsem şehidim, öldürsem gaziyim.” 1 Kemâl-i şevk ile ve aşk ile ölümün yüzüne gülerek istikbal etmiş, daima Avrupa’yı titretmiş. Acaba dünyada basit fikirli, sâfi kalbli olan neferâtın ruhunda şöyle ulvî fedakârlığa sebebiyet verecek hangi şey gösterilebilir? Hangi hamiyet onun yerine ikame edilebilir ve hayatını ve bütün dünyasını severek ona feda ettirebilir?

İKİNCİSİ: Avrupa’nın ejderhaları (büyük devletleri) her ne vakit şu devlet-i İslâmiyeye bir tokat vurmuşlarsa, üç yüz elli milyon İslâmı ağlatmış ve inletmiş. Ve o müstemlekât sahipleri, onları inletmemek ve sızlatmamak için elini çekmiş, elini kaldırırken indirmiş. Şu hiçbir cihetle istisgar edilmeyecek mânevî ve daimî bir kuvvetüzzahr yerine hangi kuvvet ikame edilebilir, gösterilsin. Evet, o azîm mânevî kuvvetüzzahrı menfi milliyetle ve istiğnâkârâne hamiyetle gücendirmemeli.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Nisâ Sûresi, 4:74; Tevbe Sûresi, 9:111.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: İkinci Mebhas / Sonraki Risale: Dördüncü Mebhas
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

azîm : büyük, yüce
beyan etme : açıklama
cihet : yön, taraf
devlet-i İslâmiye : İslâm devleti
ekserî : çoğunluk
faide : fayda
gafletkârâne : gaflete dalarak
hamiyet : mukaddes değerleri koruma duygusu ve gayreti
hamiyetkâr : hamiyet ve gayret gösteren
hamiyetperver : gayret ve fedakârlık sahibi
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
hayat-ı içtimaiye : toplum hayatı
ikame etme : oturtma, yerleştirme
istiğnâkârâne : ihtiyaç duymaksızın
istikbal etme : karşılama
istisgar : küçümseme
kemâl-i şevk : tam bir istek ve arzu
kısm-ı kalîl : küçük bir bölüm
kuvvetüzzahr : yardıma, imdada hazır arka kuvvet, lojistik
mazhar olma : erişme, nail olma
menfi milliyet : ırkçılık
mevcudiyet : var olma hali
misal : benzer, örnek
mukaddes : kutsal
musibetzede : belâya, sıkıntıya düşmüş olan kimse
muvakkat : geçici
müstemlekât : sömürgeler
müttakî : Allah’tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyan
neferât : askerler, erler
nur-u Kur’ân : Kur’ân’ın nuru
sâfî : duru, temiz
saniyen : ikinci olarak
ulvî : yüce
unsuriyet : ırkçılık
Yükleniyor...