Elhasıl, biz Şair-i Mısrî’nin tarzında deriz:

Derya olunca nefes,
Pârelenince kafes,
Tâ kesilince bu ses,
Çağırırım: Yâ Hak, yâ Mevcud, yâ Hayy, yâ Mâbud,
Yâ Hakîm, yâ Maksud, yâ Rahîm, yâ Vedûd!

Ve bağırarak derim:

لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ الْمُبِينُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ صَادِقُ الْوَعْدِ اْلاَمِينُ1

Ve iman ederek ispat ederim:

اِنَّ الْبَعْثَ بَعْدَ الْمَوْتِ حَقٌّ وَالْجَنَّةَ حَقٌّ وَالنَّارَ حَقٌّ وَاِنَّ السَّعَادَةَ اْلاَبَدِيَّةَ حَقٌّ وَاِنَّ اللّٰهَ رَحِيمٌ حَكِيمٌ وَدُودٌ وَاِنَّ الرَّحْمَةَ وَالْحِكْمَةَ وَالْمَحَبَّةَ مُحِيطَةٌ بِجَمِيعِ اْلاَشْيَاۤءِ وَشُؤُنَاتِهَا 2

وَقَالُوا الْحَمْدُ ِللّٰهِ الَّذِى هَدٰينَا لِهٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِىَ لَوْلاَ اَنْ هَدٰينَا اللّٰهُ لَقَدْ جَاۤءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ
3

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 4

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Melik, Hak ve Mübîn olan Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Emin ve vaadinde sadık olan Muhammed Onun Resulüdür.
2 : Şüphesiz, ölümden sonra diriliş haktır. Cennet haktır. Cehennem ateşi haktır. Saadet-i ebediye haktır. Şüphesiz ki Allah çok merhametli ve çok hikmetlidir; O mahlûkatını çok sever ve nihayetsiz bir muhabbetle sevilmeye lâyıktır. Ve şüphesiz ki Onun rahmeti, hikmeti ve muhabbeti, bütün eşyayı bütün şuûnatıyla kuşatır.
3 : “Dediler: Bizi buna eriştiren Allah’a hamd olsun; yoksa Allah hidayet etmeseydi, biz kendiliğimizden buna erişemezdik. Gerçekten Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirdiler.” A’râf Sûresi, 7:43.
4 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.” Bakara Sûresi, 2:32.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Birinci Makam / Sonraki Risale: Yirmi Dördüncü Mektubun Birinci Zeyli
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadar : ilgili
derya : deniz
ebed : sonu olmayan, sonsuzluk
elhâsıl : sonuç olarak
ezel : başlangıcı olmayan zaman
yâ Hakîm : ey herşeyi belirli maksat ve gayelere uygun olarak faydalı ve tam yerli yerinde yaratan, hikmet sahibi Allah
hazin : hüzünlü
nur-u iman : iman ışığı, aydınlığı
nur-u vücut : varlık nuru
pârelenme : parçalanma
saadet-i ebediye : sonsuz mutluluk
sırr-ı Kur’ân : Kur’ân’ın sırrı; rehberliği
temin etmek : sağlamak
yâ Hak : ey varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah
yâ Hayy : ey gerçek hayat sahibi olan ve her canlıya hayat veren Allah
yâ Mâbud : ey ancak kendine ibadet edilen Allah
yâ Maksud : ey bütün varlıkların rızasına ermeyi ve cemâlini görmeyi arzuladıkları Allah
yâ Mevcud : ey varlığı ezelî ve ebedî olan Allah
yâ Rahîm : ey rahmeti herhir varlıkta tecelli eden şefkat ve merhamet sahibi Allah
yâ Vedûd : ey kullarını çok seven ve şefkat eden, kendisine çok sevgi beslenen Allah
zaman-ı hal : şimdiki zaman
Yükleniyor...