مَرَّاتٍ كَالْكَوْثَرِ وَسَبَّحَ فِى كَفَّيْهِ اْلحَصَاةُ وَالْمَدَرُ، وَاَنْطَقَ اللّٰهُ لَهُ الضَّبَّ وَالظَّبْىَ وَالذِّئْبَ وَالْجِذْعَ وَالذِّرَاعَ وَالْجَمَلَ وَالْجَبَلَ وَالْحَجَرَ وَالشَّجَرَ صَاحِبِ الْمِعْرَاجِ وَمَا زَاغَ الْبَصَرُ... سَيِّدِنَا وَمَوْلاَنَا وَشَفِيعِنَا مُحَمَّدٍ اَلْفُ اَلْفِ صَلاَةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلاَمٍ بِعَدَدِ كُلِّ الْحُرُوفِ الْمُتَشَكِّلَةِ فِى اْلكَلِمَاتِ الْمُتَمَثِّلَةِ بِاِذْنِ الرَّحْمٰنِ فِى مَرَايَا تَمَوُّجَاتِ الْهَوَاۤءِ عِنْدَ قِرَاۤءَةِ كُلِّ كَلِمَةٍ مِنَ الْقُرْاٰنِ مِنْ كُلِّ قَارِئٍ مِنْ اَوَّلِ النُّزُولِ اِلٰى اٰخِرِ الزَّماَنِ وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا يَاۤ اِلٰهَنَا بِكُلِّ صَلاَةٍ مِنْهَا اٰمِينَ اٰمِينَ اٰمِينَ. 1

Arkadaş! Risalet-i Ahmediyeyi ispat eden deliller pek büyük bir yekûn teşkil ediyor. On Dokuzuncu Söz namındaki risalemde o delillerden bir kısmı zikredilmiştir. O zâtın izhar ettiği bine yakın mu’cizeleriyle Yirmi Beşinci Söz namındaki eserimde tafsil edilen kırk vech-i i’câza bâliğ olan Kur’ân, risalet-i Ahmediyeye (a.s.m.) şehadet ettiği gibi, bu kâinat da âyâtıyla o zâtın nübüvvetine delâlet eder. Evet, kâinatta yazılan sayısız âyetler Zât-ı Ehadin vahdaniyetine şehadet ettikleri gibi, risalet-i Ahmediyeye de (a.s.m.) delâlet ve şehadet ederler.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Salât ve selâm o nurânî zâta olsun ki, o zât, Rahmân ve Rahîm’den ve Arş-ı Âzamdan gelen Furkân-ı Hakîmin kendisine indiği Efendimiz Muhammed’dir. Ümmetinin iyilikleri sayısınca milyonlar salât ve milyonlar selâm üzerine olsun. Risaleti Tevrat, İncil ve Zebur’da müjdelenen; nübüvveti irhâsatla, cinlerin hâtifleriyle, insanlık âleminin evliyalarıyla, beşer kâhinleriyle müjdelenen; bir işaretiyle ay’ı parçalayan Efendimiz Muhammed’e, ümmetinin nefesleri sayısınca milyonlar salât ve selâm olsun. Davetine ağaçların koşup geldiği, duâsıyla yağmurun hemen iniverdiği, sıcaktan korumak için bulutların ona gölge yaptığı, bir ölçek yemeğiyle yüzlerce insanın doyduğu, parmaklarının arasından üç defa kevser gibi suların çağladığı, onun hürmetine Allah’ın, kertenkeleyi, ceylânı, ağaç kütüğünü, zehirli keçinin kolunu, deveyi, dağı, taşı ve toprağı konuşturduğu, Miracın sahibi olan ve gözü asla şaşmayan o büyük miraç mu’cizesinde rüyetullaha mazhar olan Efendimiz ve Şefaatçimiz Muhammed’e, Kur’ân’ın ilk inmeye başladığı andan zamanın sonuna kadar onu okuyan her bir okuyucunun okuduğu her bir kelimenin hava dalgalarının âyinelerinde Rahmân’ın izniyle yansıyan bütün kelimelerinin bütün harfleri sayısınca, milyonlar salât ve selâm olsun. Bütün bu salâvatlardan her biri hürmetine bizi bağışla, ey İlâhımız, bize merhamet et. Âmin.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Lem'alar / Sonraki Risale: Lâsiyyemalar
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Arş-ı Âzam : Allah’ın büyüklüğünün tecellî ettiği yer
âyât : âyetler, deliler
âyet : delil, Allah’ın varlığına işaret eden şey
bâliğ olan : erişen, ulaşan
delâlet etmek : delil olmak, işaret etmek
Furkân-ı Hakîm : doğruyu yanlıştan ayıran ve her âyeti hikmetlerle dolu olan Kur’ân
hâtif : gaybdan haber veren
irhasat : Peygamberimize peygamberlik verilmeden önceki peygamberlik delilleri
izhar etmek : açıklamak, göstermek
kâhin : gelecekten haber veren
kevser : Cennet’te bir havuz veya nehir
miraç : Peygamber Efendimizin (a.s.m) bir gece Cebrâil (a.s.) ile kâinatı gezerek Allah’ın huzuruna yükselmesi
mu’cize : Allah tarafından verilip, yalnız peygamberlerin gösterebilecekleri büyük harika iş
namında : adında
nurânî : nur gibi etrafını aydınlatan
nübüvvet : peygamberlik
Rahîm : şefkat ve merhametinin kişiye özel tecellîleri olan Allah
Rahmân : rahmeti her şeyi kuşatan Allah
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un bölümleri
risalet : bir semâvî kitaba sahip olan peygamberlik
Risalet-i Ahmediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği
rüyetullah : Allah’ın Cemâlini görme
salât : Peygamber Efendimiz için yapılan dua
şehadet etmek : şahitlik yapmak
tafsil edilen : ayrıntılı olarak açıklanan
teşkil etmek : meydana gelmek, oluşmak
vahdaniyet : Allah’ın benzersiz ve bir oluşu ve ortağının bulunmayışı
vech-i i'câz : mu’cize olma yönü
yekûn : bütün, toplam
zât : kişi; Hz. Muhammed (a.s.m.)
Zât-ı Ehad : her bir varlıkta birliği tecellî eden Zât, Allah
zikredilmek : anılmak, belirtilmek
Yükleniyor...