Sual: Veli olan şeyhin, müddeî olan müteşeyyih ile farkları nedir?
Cevap: Eğer hedef-i maksadı, İslâmın ziya-yı kalb ve nur-u fikriyle ittihad; ve mesleği muhabbet; ve şiârı terk-i iltizâm-ı nefis; ve meşrebi mahviyet; ve tarikati hamiyet-i İslâmiye olsa; kabildir ki, bir mürşid ve hakikî şeyh olsun. Lâkin, eğer mesleği, tenkîs-i gayr ile meziyetini izhar ve husumet-i gayr ile muhabbetini telkin ve inşikak-ı âsâistilzam eden hiss-i taraftarlık ve meyelân-ı gıybeti intaç eden kendine muhabbeti başkasına olan husumete mütevakkıf gösterilse; o bir müteşeyyih-i müteevviğdır, bir zi’b-i mütegannimdir. Din ile dünyanın saydına gider. Ya bir lezzet-i menhuse veya tehevvüs-ü süflî bir içtihad-ı hatâ onu aldatmış; o da kendisini iyi zannedip büyük meşâyihe ve zevât-ı mübarekeye sû-i zan yolunu açmıştır.

Sual: Sözlerin iyi, fakat dinleyen nerede? Mesleğin âli, ittibâ edenler aşağıdır.
Cevap:
1

اِنَّمَا اْلاَعْمَالُ بِالنِّيَاتِ


2

مَالاَ يُدْرَكُ كُلُّهُ لاَ يُتْرَكُ كُلُّهُ


3

اَلْمَلاَمُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهَوٰى وَالسَّلاَمُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدٰى

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Ameller niyetlere göredir.” Buharî, Bed’ü’l-Vahy: 1, İman: 41, Nikâh: 5, Talâk: 11, Menâkıbu’l-Ensâr: 45, Itk: 6, İman: 23, Hıyel: 1; Müslim, İmâra: 155; Ebû Dâvud, Talâk: 11; Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd: 16; Nesâî, Tahâra: 50, Talâk: 24, Eymân: 19; İbn-i Mâce, Zühd: 26; Müsned: 1:25, 43.
2 : Birşey bütünüyle elde edilmezse, tamamen de terk edilmez.
3 : Bütün levm ve itâb ve nefret, hevâ ve hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet, hüdâya tâbi olanlar üstüne olsun.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adavet : düşmanlık
âli : yüce (bk. a-l-v)
hamiyet-i İslâmiye : İslâmiyeti koruma ve hakikatlerini insanlara ulaştırma gayreti ve çabası (bk. s-l-m)
hedef-i maksad : asıl gaye, kastedilen hedef (bk. ḳ-ṣ-d)
hiss-i taraftarlık : taraftarlık duygusu
husumet : düşmanlık
husumet-i gayr : başkalarına düşmanlık besleme
içtihad-ı hatâ : yanlış ve hatâlı hüküm çıkarma
inkılâp etme : değişme, dönüşme
inşikak-ı âsâ : değneğin bölünmesi; birliğin bozulması
intaç eden : netice veren
istilzam : gerektirme, gerekli görme
ittibâ : uyan, tâbi olan
ittihad : birleşme, birlik (bk. v-ḥ-d)
izhar : gösterme, açığa çıkarma (bk. ẓ-h-r)
kabil : birşeyin olma ve gerçekleşme imkânı
lezzet-i menhus : çirkin ve uğursuz bir lezzet
mahviyet : tevazu, alçak gönüllülük
meslek : bir gayeye yönelik takip edilen yöntem, metot
meşâyih : şeyhler
meşrep : davranış biçimi, tarz, kişiye özel metot
meyelân-ı gıybet : gıybete meyletme, başkalarının ardından konuşma eğilimi (bk. ğ-y-b)
mezheb : takip edilen yol, yöntem (bk. ẕ-h-b)
meziyet : üstün özellik
muhabbet : sevgi (bk. ḥ-b-b)
müddeî : iddia sahibi, iddiada bulunan
mürşid : irşad eden, doğru yolu gösteren (bk. r-ş-d)
müteşeyyih : şeyh olmadığı halde şeyhlik iddia eden, şeyhlik taslayan
müteşeyyih-i müteevviğ : şeyhlik taslayıp ağa olmaya çalışan
mütevakkıf : bağlı
nur-u fikir : fikir nuru, akıl ve düşüncenin iman nuruyla aydınlanması (bk. n-v-r; f-k-r)
sayda gitme : avlamaya gitme
sû-i zan : başkaları hakkında kötü zan besleme
şiâr : sembol, birşeyi diğerlerinden ayıran belirgin işaret (bk. ş-a-r)
tarikat : mânevî ilerlemeye götüren yol (bk. ṭ-r-ḳ)
tehevvüs-ü süflî : alçakça arzu ve heveslere kapılma
telkin : bir başkasına fikrini kabul ettirmeye yönelik sözler sarfetme
tenkîs-i gayr : başkasını kusurlu gösterme
terahhum : acıma, merhamet etme (bk. r-ḥ-m)
terk-i iltizam-ı nefs : nefsin isteklerini yerine getirmeyi terketme (bk. n-f-s)
veli : Allah dostu (bk. v-l-y)
zevât-ı mübareke : mübarek zâtlar (bk. b-r-k)
zi’b-i mütegannim : koyun postuna girmiş kurt
ziya-yı kalb : kalp ışığı; kalpte bulunan imanın aydınlığı
Yükleniyor...