DOKUZUNCU LEM’A

Evet, nasıl ki sahife-i arz üstünde Ehad ve Samedin hâtemlerini görebiliyorsun. Bak, kitab-ı kâinat üstünde de, büyüklüğü nispetinde bir vuzuh ile hâtem-i vahdet okunuyor. Çünkü, şu mevcudat, bir fabrikanın ve bir kasrın ve bir muntazam şehrin eczaları gibi birbirine karşı muavenet ellerini uzatmış, birbirinin sual-i hâcetlerine “lebbeyk” derler. El ele verip, bir intizamla çalışırlar. Baş başa verip, zevilhayata hizmet ederler. Omuz omuza verip, bir gayeye müteveccihen, bir Müdebbire itaat ederler.

Evet, şems ve kamerden, gece ve gündüzden, kış ve yazdan tut, ta nebatat hayvanların imdadına, hayvanlar insanların imdadına, zerrat-ı gıdaiye semeratın imdadına, mevadd-ı taamiye, hüceyrat-ı bedenin imdadına koşup gelmelerine kadar câri olan düstur-u teavünle bütün mevcudat, Kerîm bir Mürebbinin emriyle hareket ettiklerini gösteriyorlar.

İşte, şu kâinat içinde câri olan bu tesanüd, bu teavün, bu tecavüb, bu teânuk, bu musahhariyet, bu intizam, bir tek Müdebbirin terbiyesiyle idare ve bir tek Mürebbînin tedbiriyle sevk edildiğine kat’iyen şehadet eden bu meşhudumuz hikmet-i âmme içindeki inayet-i tâmme ve o inayet içindeki rahmet-i vasia ve o rahmet içindeki rızk-ı âmm ve her müterezzika lâyık bir tarzda rızık vermek, öyle parlak bir hâtem-i tevhiddir ki, bütün bütün kör olmayan görür.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

câri : geçerli
düstur-u teavün : yardımlaşma kanunu
ecza : cüzler; bütünü oluşturan parçalar
Ehad : her bir varlık üzerinde birliğinin izleri görünen ve bir olan Allah
hâtem : mühür
hâtem-i vahdet : birlik mührü; Allah’ın birliğini gösteren mühür
hikmet-i âmme : herşeyi kapsamına alan hikmet; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması
hüceyrât-ı beden : bedende bulunan hücreler
imdad : yardım
inâyet : bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzen, Allah’ın kastı ile oluşan ahenk ve güzellik
inâyet-i tâmme : bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzenliliğin eksiksiz ve tam oluşu
intizam : düzenlilik
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
kamer : ay
kasr : saray
kat’iyen : kesin olarak
Kerîm : ikram edici; sınırsız cömertlik ve ikram sahibi olan
kitab-ı kâinat : kâinat kitabı
kudret : güç ve iktidar
lebbeyk : “buyrun, emredin”
lem’a : parıltı
meşhud : görünen, bilinen
mevadd-ı taamiye : yiyecek maddeleri, yiyecekler
mevcudat : varlıklar, var edilenler
muavenet : yardım
muntazam : düzenli, intizamlı
musahhariyet : emre hazır hâlde olma, emre boyun eğme
Müdebbir : ilmiyle herşeyin sonunu görüp ona göre hikmetle iş yapan, tedbir ve idare eden ve herşeyin önceden tedbirini alan Allah
Mürebbî : herşeyi terbiye ve idare eden, besleyip büyüten Allah
müsavi : eşit
müteveccihen : yönelmiş bir şekilde
nebatat : bitkiler
nisbeten : kıyasla, oranla
nispetinde : oranında
rahmet-i vasia : geniş rahmet
sahife-i arz : yeryüzü sayfası
Samed : Kendisi hiçbirşeye muhtaç olmayan ve herşey Kendisine muhtaç olan Allah
san’at-ı harika : hârika san’at
semerat : meyveler
sual-i hâcet : ihtiyaç olan birşeyi isteme
şehadet etmek : şahitlik ve tanıklık etmek
şems : güneş
teânuk : birbiriyle kucaklaşma
teavün : yardımlaşma
tecavüb : birbirinin ihtiyacına cevap verme
tedbir : çekip çevirme, ihtiyacını karşılama
terbiye : belli bir amaca erişecek şekilde yetiştirme, geliştirme, olgunlaştırma
tesanüd : dayanışma
vuzuh : açıklık
Zât-ı Akdes : bütün kusurlardan, çirkinliklerden, eksiklikten, benzer ve ortak edinmekten sonsuz derecede yüce olan Zât, Allah
zerrat-ı gıdaiye : gıda zerreleri, gıdalı zerreler
zerre : atom
zevilhayat : hayat sahipleri, canlılar
Yükleniyor...