Lügatler :
âlem-i menâm : uyku dünyası
anasır : unsurlar, esaslar
bedâat : lâfız bakımından kusursuz, mânâ yönünden makul ve bunlarda ahenkli ve eşsiz olma
belâgat : sözün düzgün, kusursuz, hâlin ve makamın icabına göre yerinde söylenmesi
beraat : güzellik ve üstünlükte çok ileride olma
beyan etme : açıklama
cezalet : güçlü ve düzgün ifade, güzel anlatım
fesâhat : dilin doğru, düzgün, açık ve akıcı şekilde kullanılması
garabet : şaşırtıcılık, harikalık
gayb : bilinmeyen, görünmeyen âlem
hakaik-i İlâhiye : Allah’ın zât ve sıfatlarına ait hakikatler
i’câz-ı Kur’ân : Kur’ân’ın mu’cize oluşu, bir benzerinin hiçbir varlık tarafından ortaya konulamaması
îcâz : mânâyı az sözle anlatma, özlü söz
ilmü’l-guyûb : gayblara dair ilim, gizliliklerin ilmi
itmam etme : tamamlama
lâfz : ifade, söz, kelime
maruz olma : birşeyle karşı karşıya kalma
mâzi : geçmiş zaman
mazmun : edebiyatta bazı kavramları dolaylı anlatmak için kullanılan nükteli ve san’atlı söz
mefhum : bir sözden çıkarılan zihnî mânâ, terim, kavram
menabi-i külliye : küllî, kapsamlı kaynaklar
menba : kaynak
misâlî : bütün olayları, halleri, vaziyetleri ve varlıkların birikimlerini kaydeden misal âlemi aynasında bulunan (misâl âlemi, dünya ve dünya içindekileri kaydeden âdeta büyük bir âhiret kamerasıdır
munsıf : insaflı, kötülükte ileri gitmeyen
mübâhase : karşılıklı konuşma, sohbet etme
müstakbel : gelecek zaman
nakş-i acip : hayrette bırakan nakış, işleme
nazm : diziliş, tertip ve düzen; Kur’ân’ın mânâya ve maksada delâlet eden söz ve kelimelerinin tertibi, dizilişi
nisyan-ı mutlak : hiçbirşeyi hatırlayamama; zihindeki herşeyin silinmesi tarzında bir unutkanlık
tecellî : yansıma
terekküp etme : meydana gelme, ortaya çıkma
tevellüd etme : doğma, meydana gelme
umur-u kevniye : kâinatla, oluşla ilgili şeyler, işler
üslûp : ifade ve anlatım tarzı
vuzuh : açıklık