Birincisi: Dün, Üstadımıza, Risale-i Nur’a ait üç hizmet lâzım geldi. Kimse de yok. Bizler de uzakta. Merdivenden inip, bir çocuğu bulup, bizlere göndermek niyetiyle kapıyı açtı. Risale-i Nur’un o üç hizmetini görecek, üç şakirdi fevkalâde bir tarzda dakikasıyla kapıya gelmişler.
İkincisi: …………..
Üçüncüsü: Üstadımız, aynı bugün Emin kardeşimize dedi: “Üç dört aydır her hafta karyesinden buraya gelen hane sahibesi gelmedi, dört ay oldu kirasını almadı. Herhalde haber gönderin gelsin, kirasını alsın” dediği aynı vakitte, dört aydan beri gelmeyen o hane sâhibesi kapıyı vurdu, geldi. Beş aylık kirasını aldı. Üstadımız, bu hâdise-i inâyetten memnuniyeti için, ona uzak bir nahiyeden gelen, yuvarlak, hiç görmediğimiz ve burada bulunmayan bir küçük ekmeği o hane sâhibesine verdi. Aynı vakitte, yirmi dakika zarfında, burada bulunmayan o aynı ekmekten beş misli, iki sene Risale-i Nur’un bir kitabını alıp mütalâasının mânevî ücretinin binde bir ücreti olarak geldi. Ve bir parça aşure çorbasını dahi yine o ev sahibesine verdi. Aynen, o aşurenin on misli kadar, üç lâtif ekmek, yine iki sene iki kitabın okunmasına binde bir ücret olarak geldi. Gözümüzle gördük.
Hem bugün o hane sahibesinin, yedi senedir adını bilmediği için üstadımız ona “İsmin nedir?” diye sordu. Dedi: “Hayriye’dir.” Hayriye isminde olmak tefe’ülüyle, iki saat sonra, Hayri namında Risale-i Nur’un bir şakirdi, (Haberimiz yokken İstanbul’a gitmiş. Hem ticaret münasebetiyle iki mühim şakirtleri dahi gidip geç kaldılar. Maddî, mânevî fırtınalar münasebetiyle Üstadımız hem onları, hem oradaki mühim bir şakirdi için çok merak ediyordu. Bugün o Hayri, iki saat o Hayriye’den sonra kapıyı açtı, geldi; o üç şakirt hakkındaki merakı izale etmekle beraber Üstadın -dört aydan beri devam eden “tefarik” namındaki bir kokusu bugün bitmiş, kendimiz gördük- Hayri’nin bir küçük şişe elinde... İşte “Size tefarik getirdim.” Dedi. İşte bu küçük, lâtif tefarikteki tevafuka “Barekâllah” dedi.
Bu iki gün zarfında bu küçük nümuneler gibi, Üstadımız, Mu’cizat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) tashihatıyla meşgul olduğu için, çok nümuneler görmüş. Madem iki gün zarfında bu kadar inayâtın cilvelerini görüyoruz; Risale-i Nur dairesi içinde dikkat edilse, herkes kendi nefsinde hizmeti derecesinde böyle nümuneleri görecektir.
İkincisi: …………..
Üçüncüsü: Üstadımız, aynı bugün Emin kardeşimize dedi: “Üç dört aydır her hafta karyesinden buraya gelen hane sahibesi gelmedi, dört ay oldu kirasını almadı. Herhalde haber gönderin gelsin, kirasını alsın” dediği aynı vakitte, dört aydan beri gelmeyen o hane sâhibesi kapıyı vurdu, geldi. Beş aylık kirasını aldı. Üstadımız, bu hâdise-i inâyetten memnuniyeti için, ona uzak bir nahiyeden gelen, yuvarlak, hiç görmediğimiz ve burada bulunmayan bir küçük ekmeği o hane sâhibesine verdi. Aynı vakitte, yirmi dakika zarfında, burada bulunmayan o aynı ekmekten beş misli, iki sene Risale-i Nur’un bir kitabını alıp mütalâasının mânevî ücretinin binde bir ücreti olarak geldi. Ve bir parça aşure çorbasını dahi yine o ev sahibesine verdi. Aynen, o aşurenin on misli kadar, üç lâtif ekmek, yine iki sene iki kitabın okunmasına binde bir ücret olarak geldi. Gözümüzle gördük.
Hem bugün o hane sahibesinin, yedi senedir adını bilmediği için üstadımız ona “İsmin nedir?” diye sordu. Dedi: “Hayriye’dir.” Hayriye isminde olmak tefe’ülüyle, iki saat sonra, Hayri namında Risale-i Nur’un bir şakirdi, (Haberimiz yokken İstanbul’a gitmiş. Hem ticaret münasebetiyle iki mühim şakirtleri dahi gidip geç kaldılar. Maddî, mânevî fırtınalar münasebetiyle Üstadımız hem onları, hem oradaki mühim bir şakirdi için çok merak ediyordu. Bugün o Hayri, iki saat o Hayriye’den sonra kapıyı açtı, geldi; o üç şakirt hakkındaki merakı izale etmekle beraber Üstadın -dört aydan beri devam eden “tefarik” namındaki bir kokusu bugün bitmiş, kendimiz gördük- Hayri’nin bir küçük şişe elinde... İşte “Size tefarik getirdim.” Dedi. İşte bu küçük, lâtif tefarikteki tevafuka “Barekâllah” dedi.
Bu iki gün zarfında bu küçük nümuneler gibi, Üstadımız, Mu’cizat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) tashihatıyla meşgul olduğu için, çok nümuneler görmüş. Madem iki gün zarfında bu kadar inayâtın cilvelerini görüyoruz; Risale-i Nur dairesi içinde dikkat edilse, herkes kendi nefsinde hizmeti derecesinde böyle nümuneleri görecektir.
Risale-i Nur şakirtlerinden:
Hilmi, Emin, Kâmil, Feyzi, Hâfız Ahmed
Evet. Ben de tasdik ediyorum.
Said Nursî
Hilmi, Emin, Kâmil, Feyzi, Hâfız Ahmed
Evet. Ben de tasdik ediyorum.
Said Nursî
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a