Üçüncüsü ise: İçinde bulunduğumuz Denizli Hapishanesindeki musibetin başımıza gelmesine sebep olan o münafıklar, Rumî bin üç yüz elli dokuz senesinde, tekrar başta sevgili Üstadımız olduğu halde, bize ve Risalei’n-Nur’a hücum ettiler. Bir kısmımızı Isparta’dan topladılar, bir kısmını Çivril’den Isparta’ya getirdiler, sevgili Üstadımızı da yalnız olarak Kastamonu’dan Isparta’ya sevk ettiler. Daha başka vilâyetlerden de arkadaşlarımız Isparta’ya getirilmişti. Ehl-i garazın iğfaline kapılan Isparta adliyesi, Risalei’n-Nur’un gayesi haricinde bulunan cephelerde, bizce mânâsı olmayan ittihamlar altında bizi sıkıyordu. Bilhassa kıymettar Üstadımızı daha çok tazyik ettikleri vakit, Üstadımıza lüzumlu lüzumsuz bir çok sualler açan Isparta Müddeiumumîsinin “Bu belâlar dediğin nedir?” diye olan sualine cevaben: Evet, demiş, zındıklar eğer Risalei’n-Nur’a ve şakirtlerine ilişseler, yakında bekleyen belâların hareket-i arz suretiyle geleceğini söylemişti.

Daha sonra bizi Denizli’ye sevk ettiler. Kastamonu, İstanbul, Ankara dahil olmak üzere on vilâyetten adliyelere sevk edilen yüzü mütecaviz Risale-i Nur talebelerinin bir kısmı bırakılmış, yetmiş kişiden ibaret olan bir diğer kısmı da Denizli’de “medrese-i Yusufiye” namını alan hapiste bulunuyordu. Bizim bütün müracaatlarımıza sudan cevap veriliyor, sevgili Üstadımız daha çok tazyik ve sıkıntı içerisinde yaşattırılıyor, ufûnetli, rutubetli, zulmetli, havasız bir yerde bütün bütün konuşmaktan ve temastan men edilmek suretiyle haps-i münferidde azap çektiriliyordu.

İşte bu sıralarda Denizli zindanının bu dehşetli ıztıraplarını geçirmekte idik. Allah’tan başka hiçbir istinadgâhları bulunmayan bu biçarelerin bir kısmı Kastamonu’dan, diğer bir kısmı İnebolu’dan, diğer bir kısmı da İstanbul’dan henüz gelmemişlerdi. Şu vatanın her köşesinde hak ve hakikat için çırpınan ve saf kalbleriyle necatları için Rabb-i Rahimlerine iltica eden pek çok mâsumların semâvâtı delip geçen Arşu’r-Râhmân’a dayanan âhları boşa gitmedi.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Allahü Zülcelâl : sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Allah
Arşu’r-Râhmân : bütün yaratılmışları şefkat ve merhametle besleyip büyüten Allah’ın tasarruf dairesi, makamı
biçare : çaresiz
bilhassa : özellikle
dahil olmak : içerisinde olmak
ehl-i garaz : kötü niyetliler
hak : gerçek
hakikat : gerçek
haps-i münferid : tek başına hapis, hücre hapsi
hareket-i arz : zelzele, yer sarsıntısı
haricinde : dışında
ıztırap : ıstırap, aşırı elem, sıkıntı
ibaret olan : oluşan
iğfal : gaflete düşürerek kandırma, aldatma
iltica eden : sığınan
istinadgâh : dayanak, sığınak
ittiham : suçlama
kıymettar : kıymetli, değerli
mâsum : günahsız, suçsuz
medrese-i Yusufiye : Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishane
men edilmek : yasaklanmak
musibet : belâ, büyük sıkıntı
müddeiumumî : savcı
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
müracaat : başvurma
mütecaviz : aşkın, fazla
necat : kurtuluş
Rabb-i Rahim : rahmetinin çok özel tecellîleri olan, sonsuz merhamet ve şefkat sahibi ve herşeyi terbiye ve idare eden Allah
semâvât : gökler
sevk etmek : göndermek
suret : biçim, şekil
şakirt : öğrenci, talebe
tazyik etmek : baskı yapmak, sıkıntı vermek
ufûnet : pis koku, kokuşmuş
zındık : dinsiz
zulmet : karanlık
Yükleniyor...