ÜÇÜNCÜ ŞUA

Ey haddinden tecavüz etmiş nefs-i pürvesvas! Diyorsun ki:

بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ - مَا مِنْ دَاۤبَّةٍ اِلاَّ هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا
وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
1

gibi âyetler, nihayet derecede kurbiyet-i İlâhiyeyi gösteriyor.

وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ - تَعْرُجُ الْمَلٰۤئِكَةُ وَالرُّوحُ اِلَيْهِ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ اَلْفَ سَنَةٍ 2

ve hadiste varid olan “Cenâb-ı Hak yetmiş bin hicab arkasındadır” ve Mirac gibi hakikatler, nihayet derecede bu’diyetimizi gösteriyor. Şu sırr-ı gâmızı fehme takrip edecek bir izah isterim.

Elcevap: Öyle ise dinle.

Evvelâ: Birinci Şuâın âhirinde demiştik: Nasıl ki güneş, kayıtsız nuruyla ve maddesiz aksi cihetiyle sana, senin ruhun penceresi ve onun âyinesi olan gözbebeğinden daha yakın olduğu halde, sen mukayyet ve maddede mahpus olduğun için ondan gayet uzaksın. Onun yalnız bir kısım akisleriyle, gölgeleriyle temas edebilirsin. Ve bir nevi cilveleriyle ve cüz’î tecellîleriyle görüşebilirsin. Ve bir sınıf sıfatları hükmünde olan elvanlarına ve bir taife isimleri hükmünde olan şualarına ve mazharlarına yanaşabilirsin. Eğer güneşin mertebe-i aslîsine yanaşmak ve bizzat, doğrudan doğruya, güneşin zatıyla görüşmek istersen, o vakit pek çok kayıtlardan tecerrüd etmekliğin ve pek çok meratib-i külliyetten geçmekliğin lâzım gelir. Âdeta sen, mânen tecerrüd cihetiyle küre-i arz kadar büyüyüp, hava gibi ruhen inbisat edip ve kamer kadar yükselip, bedir gibi mukabil geldikten sonra bizzat perdesiz onunla görüşüp bir derece yanaşmak dâvâ edebilirsin.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Herşeyin hüküm ve tasarrufu Onun elindedir.” Yâsin Sûresi, 36:83. “Hiçbir canlı yoktur ki, Allah onu alnından tutup kudretine boyun eğdirmiş olmasın.” Hûd Sûresi, 11:56. “Biz ona şahdamarından daha yakınız.” Kaf Sûresi, 50:16.
2 : “Siz de Ona döndürüleceksiniz.” Yâsin Sûresi, 36:83. “Melekler ve Cebrâil, ellibin sene uzunluğundaki bir günde Ona yükselirler.” Meâric Sûresi, 70:4. bk. İmam Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn, 1:101; Ebû Ya’lâ, el-Müsned 13:520; et-Taberânî, el-Mu’ce
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Beşinci Söz / Sonraki Risale: On Yedinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir : son
âyine : ayna
bedir : dolunay, ayın en parlak hali
bu’diyet : uzaklık
cihet : yön
cilve : yansıma, akis
cüz’î : küçük, az
elvan : renkler
fehm : anlayış
haddinden tecavüz etmek : çizgiyi aşmak, ileri gitmek
hakikat : gerçek, doğru
hicab : perde
inbisat etme : genişleme, yayılma
kamer : ay
kurbiyet-i İlâhiye : Allah’a yakınlık
küre-i arz : yerküre, dünya
mânen : mânevî olarak
mazhar : yansıma ve görünme yeri
meratib-i külliyet : büyük mertebeler
mertebe-i aslî : asıl mertebe
Mirac : Peygamberimizin Allah’ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk
mukabil : karşılık
mukayyet : kayıtlı, sınırlı
nefs-i pürvesvas : çok vesveseli nefis
nevi : çeşit
nihayet : son
sırr-ı gâmız : anlaşılması zor mesele
şua : ışık, parıltı
taife : topluluk
takrip : yakınlaştırma
tecellî : görünüm, yansıma
tecerrüd : soyutlanma, sıyrılma
varid olan : söylenen
Yükleniyor...