DÖRDÜNCÜ ESAS

Miracın semerâtı ve faidesi nedir?

Elcevap: Şu şecere-i tûbâ-i mâneviye olan Miracın beş yüzden fazla meyvelerinden, nümune olarak yalnız beş tanesini zikredeceğiz.

BİRİNCİ MEYVE: Erkân-ı imaniyenin hakaikini gözle görüp, melâikeyi, Cenneti, âhireti, hattâ Zât-ı Zülcelâli gözle müşahede etmek, kâinata ve beşere öyle bir hazine ve bir nur-u ezelî ve ebedî bir hediye getirmiştir ki, şu kâinatı perişan ve fâni karma karışık bir vaziyet-i mevhumeden çıkarıp, o nur ve o meyve ile, o kâinatı kudsî mektubât-ı Samedâniye, güzel âyine-i cemâl-i Zât-ı Ehadiye vaziyeti olan hakikatini göstermiş, kâinatı ve bütün zîşuuru sevindirip mesrur etmiş.

Hem o nur ve o meyve ile, beşeri müşevveş, perişan, âciz, fakir, hâcâtı hadsiz, a’dâsı nihayetsiz ve fâni, bekàsız bir vaziyet-i dalâletkârâneden, o insanı o nur, o meyve-i kudsiye ile, ahsen-i takvimde bir mu’cize-i kudret-i Samedâniyesi ve mektubât-ı Samedâniyenin bir nüsha-i câmiası ve Sultan-ı Ezel ve Ebedin bir muhatabı, bir abd-i hassı ve kemâlâtının istihsancısı, halîli ve cemâlinin hayretkârı, habibi ve Cennet-i bâkiyesine namzet bir misafir-i azizi suret-i hakikîsinde göstermiş, insan olan bütün insanlara nihayetsiz bir sürur, hadsiz bir şevk vermiştir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Üçüncü Esas
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

a’dâ : düşmanlar
abd-i has : özel ve seçilmiş kul
âciz : güçsüz, zayıf
âhiret : öteki dünya
ahsen-i takvim : en güzel biçim, tam kıvam
cemâl : güzellik
elhamdü lillâh : “her türlü övgü ve şükür yalnızca Allah’a aittir”
erkân-ı imaniye : imanın rükünleri, şartları
fâni : geçici, ölümlü
hâcât : ihtiyaçlar
hadsiz : sınırsız
hakaik : gerçek mahiyetler, esaslar
hakikat : gerçek mahiyet, esas
halîl : dost
havaî : havaya ait
istib’ad : akıldan uzak görme
istihsancı : beğenen, güzel bulan
kâinat : evren, yaratılmış herşey
kemâlat : mükemmellikler, üstün özellikler
kudsî : kutsal, kusursuz ve yüce
melâike : melekler
mesrur : sevindirme
meyve-i Cennet : Cennet meyvesi
meyve-i kudsiye : kutsal, kusursuz ve yüce meyve
murdar : pis, kirli, haram
mücessem : cisme bürünmüş, maddî yapısı olan
müşahede etmek : görmek
müşevveş : düzensiz, karma karışık
nihayetsiz : sonsuz
nur-u ezelî ve ebedî : başlangıcı ve sonu olmayan nur
nümune : örnek
nüsha-i câmia : çok geniş ve kapsamlı nüsha, kopya
semerât : meyveler
suret : şekil, görüntü
şecere-i tûbâ-i mâneviye : mânevî tûbâ ağacı
vaziyet : durum, hal
zîşuur : şuur sahibi, bilinçli
Yükleniyor...