İşte, bunun gibi, meselâ hakaik-ı imâniyeden olan hayat-ı dünyeviyenin gurubuna ve hayat-ı uhreviyenin tulûuna imkân-ı zâtî cihetinde gelen vehimler, yakîn-i imânîye zarar vermez.

Hem لاَعِبْرَةَ ِلْلاِحْتِمَالِ الْغَيْرِ النَّاشِئِ عَنْ دَلِيلٍ1 yani, “Bir delilden neş’et etmeyen bir ihtimalin hiç ehemmiyeti yoktur” olan kaide-i meşhure, hem usulü’d-din, hem usulü’l-fıkhın kaide-i mukarreresindendir.

Eğer desen: “Bu derece mü’minlere muzır ve müz’iç olan vesvese ne hikmete binaen bize belâ olmuş?”

Elcevap: İfrâta varmamak, hem galebe çalmamak şartıyla, asl-ı vesvese teyakkuza sebeptir, taharrîye dâîdir, ciddiyete vesiledir. Lâkaytlığı atar, tehâvünü def eder. Onun için, Hakîm-i Mutlak, şu dâr-ı imtihanda, şu meydan-ı müsabakada bize bir kamçı-yı teşvik olarak, vesveseyi şeytanın eline vermiş, beşerin başına vuruyor. Şayet ziyade incitse, Hakîm-i Rahîme şekvâ etmeli اَعوُذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ 2 demeli.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Ömer Nasuhî Bilmen, Hukuk-i İslâmiye ve Istılahât-ı Fıkhiyye Kamusu 1:279.
2 : “Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.”
« Önceki Sayfa  |
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

asl-ı vesvese : vesvesenin aslı
beşer : insan
binaen : dayanarak, dolayı
dâî : sebep
dâr-ı imtihan : imtihan yeri
def etme : ortadan kaldırma
galebe çalmak : üstün gelmek
Hakîm-i Mutlak : herşeyi belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan, sınırsız hikmet sahibi Allah
Hakîm-i Rahîm : sonsuz şefkat ve merhamet sahibi ve herşeyi hikmetle yapan Allah
hikmet : sebep, gaye
ifrât : aşırılık
kaide-i meşhur : bilinen kural
kaide-i mukarrere : kesinleşmiş kural
kamçı-yı teşvik : teşvik kamçısı
lâkaytlık : ilgisizlik, duyarsızlık
meydan-ı müsabaka : yarış meydanı
muzır : zararlı
mü’min : iman etmiş
müz’iç olan : sıkıntı veren
neş’et : meydana gelme
şekvâ : şikayet
taharrî : araştırma, inceleme
tehâvün : aldırış etmeme
teyakkuz : uyanıklık
usulü’d-din : din metodolojisi, kelâm ilmi
usulü’l-fıkh : fıkıh metodolojisi
vesvese : şüphe, kuruntu
yakîn-i imânîye : imanın kesinliği
ziyade : fazla
Yükleniyor...