Elhasıl: Nasıl şu katrelerde ve camın zerreciklerinde olan güneşçikler ve çeşit çeşit renkler, güneşin cilve-i aksine ve in’ikâsının tecellîsine verilmezse, birtek güneşe mukabil nihayetsiz güneşleri kabul etmek lâzım gelir; muhal ender muhal bir hurafeyi kabul etmek iktiza eder. Aynen bunun gibi, eğer herşey Kadîr-i Mutlaka verilmezse, birtek Allah’a mukabil, nihayetsiz, belki zerrât-ı kâinat adedince ilâhları kabul etmek gibi, yüz derece muhal içindeki bir muhali mevcut kabul etmek gibi bir divanelik hezeyanına düşmek lâzım gelir.

Elhasıl, herbir zerreden, üç pencere Şems-i Ezelînin nur-u vahdâniyetine ve vücub-u vücuduna açılır.

BİRİNCİ PENCERE: Herbir zerre, bir nefer gibi nasıl ki askerî dairelerinin herbirinde, yani takımında, bölüğünde, taburunda, alayında, fırkasında, ordusunda, herbirisinde bir nisbeti, o nisbete göre bir vazifesi ve o vazifeye göre nizamı dairesinde bir hareketi olduğu gibi; Öyle de senin gözbebeğindeki o câmid zerrecik dahi, senin gözünde, başında, vücudunda ve kuvve-i müvellide, kuvve-i câzibe, kuvve-i dâfia, kuvve-i musavvire gibi deverân-ı deme ve his ve harekeye hizmet eden evride ve şerâyin ve sair âsablarda, hem senin nev’inde, ilâ âhir, birer nisbeti, birer vazifesi bulunduğunu, bilbedâhe bir Kadîr-i Ezelînin eser-i sun’u ve memur-u muvazzafı ve taht-ı tedbirinde olduğunu, kör olmayan göze gösterir.

İKİNCİ PENCERE: Havadaki herbir zerre, herbir çiçeği, herbir meyveyi ziyaret edebilir. Herbir çiçeğe, herbir meyveye girer, işleyebilir. Eğer herşeyi görür ve bilir bir Kadîr-i Mutlakın memur-u musahharı olmasa, o serseri zerre, bütün meyvelerin, çiçeklerin cihâzâtını ve yapılmasını ve ayrı ayrı san’atlarını ve onlara giydirilen suretlerin terziliğini ve hıyâtât-ı kâmile-i muhita-i san’atını bilmek lâzım gelir.

İşte şu zerre, bir güneş gibi bir nur-u tevhidin şuâını gösteriyor. Ziyayı havaya, mâi türâba kıyas et. Zaten eşyanın asıl menşeleri şu dört maddedir. (Yeni hikmetle, müvellidülmâ, müvellidülhumuza, karbon, azottur ki, bu anâsır, evvelki unsurların eczalarıdır.)
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alay : genel olarak üç taburdan oluşan askerî topluluk
âsab : damarlar
bilbedâhe : apaçık bir şekilde
bölük : takımlardan oluşan askerî birlik
cihâzât : organlar
deverân-ı dem : kan dolaşımı
divanelik : akılsızlık
elhasıl : özetle, sonuç olarak
eser-i sun’ : san’at eseri
eşya : şeyler, varlıklar
evride : toplardamar
fırka : tümen
hıyâtât-ı kâmile-i muhita-i san’at : sanatın bütün mükemmelliklerini kapsayan kusursuz terzilik
hikmet : ilim ve fenler
hurafe : delile dayanmayan saçma inanış
iktiza : gerektirme
ilâ âhir : sonuna kadar
Kadîr-i Ezelî : varlığının başlangıcı olmayan ve herşeye gücü yeten Allah
Kadîr-i Mutlak : sınırsız güç ve kudret sahibi olan Allah
kuvve-i câzibe : faydalı şeyleri çeken güç, hücrenin çekim gücü
kuvve-i dâfia : zararlı şeyleri defeden güç
kuvve-i musavvire : şekil verme gücü
kuvve-i müvellide : üreme duygusu
memur-u musahhar : emre itaat eden memur
memur-u muvazzaf : vazifeli memur
menşe : kaynak, esas
muhal ender muhal : imkansızlık içinde imkansızlık
mukabil : karşılık
nisbet : bağ
nizam : düzen, kanun
nur-u tevhid : her şeyin bir olan Allah’a ait olduğuna inanmaktan gelen nur
nur-u vahdâniyet : Allah’ın birliğini gösteren nur
Şems-i Ezelî : Ezelî Güneş; bu tabir, herşeyi nurlandıran Allah için benzetme olarak kullanılır
şerâyin : atardamarlar
tabur : dört bölükten meydana gelen askerî birlik
taht-ı tedbir : yönetimi altında
takım : en küçük askerî topluluk
vücub-u vücud : varlığının zorunlu oluşu
zerrât-ı kâinat : kâinattaki, evrendeki atomlar
Yükleniyor...