Yirmi Üçüncü Söz
 
Şu Sözün iki Mebhası vardır.
 
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
لَقَدْ خَلَقْناَ اْلاِنْسَانَ فِىۤ اَحْسَنِ تَقْوِيمٍ - ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِلِينَ - اِلاَّ الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
1
 
Birinci Mebhas

İmanın binler mehâsininden yalnız beşini, Beş Nokta içinde beyan ederiz.

BİRİNCİ NOKTA

İnsan, nur-u iman ile âlâ-yı illiyyîne çıkar, Cennete lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile esfel-i sâfilîne düşer, Cehenneme ehil olacak bir vaziyete girer. Çünkü, iman, insanı Sâni-i Zülcelâline nisbet ediyor. İman bir intisaptır. Öyle ise, insan, iman ile insanda tezahür eden san’at-ı İlâhiye ve nukuş-u esmâ-i Rabbâniye itibarıyla bir kıymet alır. Küfür o nisbeti kat’ eder. O kat’dan, san’at-ı Rabbâniye gizlenir. Kıymeti dahi yalnız madde itibarıyla olur. Madde ise, hem fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan, kıymeti hiç hükmündedir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “And olsun ki, Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. Sonra da onu en aşağı seviyeye indirdik-ancak iman eden ve güzel işler yapanlar müstesna.” Tîn Sûresi, 95:4-6.
| Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi İkinci Söz / Sonraki Risale: Yirmi Dördüncü Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlâ-yı illiyyîn : yücelerin en yücesi
beyan : açıklama
ehil : lâyık
esfel-i sâfilîn : aşağıların en aşağısı
fâniye : gelip geçici
hayat-ı hayvanî : hayvanî hayat
intisap : bağlanma
kat’ etmek : kesmek
kıymettar : değerli
küfür : inkâr, inançsızlık
mebhas : bahis, konu
mehâsin : güzellikler
muvakkat : geçici
müsavi : eşit
nisbet etme : bağlama
nukuş-u esmâ-i Rabbâniye : Allah’ın güzel isimlerinin nakışları
nur-u iman : iman nuru
san’at-ı İlâhiye : Allah’ın san’atı
san’at-ı Rabbâniye : Allah’ın san’atı
Sâni-i Zülcelâl : yüceliği ve haşmeti sonsuz olan ve herşeyi san’atla yaratan Allah
sır : gizem, gizli gerçek
temsil : kıyaslama tarzında benzetme, analoji
tezahür : ortaya çıkma, görünme
zâile : geçip giden
zulmet-i küfür : inkâr karanlığı
Yükleniyor...