ON SEKİZİNCİ MESELE: Rivayette var ki, “Ümmetim istikametle gitse, ona bir gün var.” 1 Yani, 2 فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ أَلْفَ سَنَةٍ âyetinin sırrıyla, bin sene hâkimâne ve mükemmel yaşayacak. Eğer istikamette gitmezse, ona yarım gün var. Yani, ancak beş yüz sene kadar hâkimiyeti ve galibiyeti muhafaza eder.

Allahu a’lem; bu rivâyet kıyametten haber vermek değil, belki İslâmiyetin galibâne hâkimiyetinden ve hilâfetin saltanatından bahseder ki, ayn-ı hakikat ve bir mu’cize-i gaybiye olarak aynen öyle çıkmış.

Çünkü hilâfet-i Abbâsiyenin âhirinde, onun ehl-i siyaseti istikameti kaybettiği için, beş yüz sene kadar yaşamış. Fakat ümmetin heyet-i mecmuası ise, istikameti kaybetmediğinden, hilâfet-i Osmaniye imdada gelip bin üç yüz sene kadar hâkimiyeti devam ettirmiş.

Sonra Osmanlı siyasiyyunları dahi istikameti muhafaza edemediğinden, o da ancak (hilâfetle) beş yüz sene yaşayabilmiş. Bu hadîsin mu’cizâne ihbarını, hilâfet-i Osmâniye kendi vefatıyla tasdik etmiş. Bu hadîsi başka risalelerde dahi bahsettiğimizden burada kısa kesiyoruz.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Ebû Dâvud, Melâhim: 18; Müsned, 1:170, 4:193.
2 : “Sizin gününüzle bin sene kadar uzun olan kıyâmet gününde…” Secde Sûresi, 32:5.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Dördüncü Şuâ / Sonraki Risale: On Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhirinde : sonunda
âhirzaman : dünya hayatının kıyamete yakın son devresi
alâmet : belirti, işaret
Âl-i Beyt / Âl-i Beyt-i Nebevî : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) neslinden gelenler
Allahu a’lem bissavab : doğruyu en iyi Allah bilir
Allahu a’lem : Allah en iyisini bilir
asır : yüzyıl
ayn-ı hakikat : gerçeğin ta kendisi
cihad âlemi : Allah yolunda savaş yapılmasıyla ilgili alan
diyanet âlemi : dinî konuların ele alındığı alan
ehl-i ilim : ilim ehli, âlimler
ehl-i siyaset : siyasetle uğraşanlar, politikacılar, idareciler
ehl-i velâyet : veli kullar, Allah dostları
galibâne : galip bir tarzda
galibiyet : üstünlük
hadîs : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
hâkimâne : hükmeder bir şekilde
hâkimiyet : egemenlik
heyet-i mecmua : çoğunluk
hilâfet : halifelik
hilâfet-i Abbâsiye : Abbasî halifeliği
hilâfet-i Osmaniye : Osmanlı halifeliği
icraat : uygulama
ihbar : haber verme
istikamet : doğru yolu takip etme
kıyamet : dünyanın sonu, her şeyin dağılması
kuvve-i mâneviye : manevi güç, moral
me’yusiyet : ümitsizlik
mu’cizâne : mu’cizeli bir şekilde
mu’cize-i gaybiye : Peygamber Efendimizin gaybla ilgili verdiği haberlerin bir mu’cize olarak gerçekleşmesi
muhafaza : koruma
nevi : çeşit, tür
radıyallahu Anh : “Allah ondan razı olsun”
risale : Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi
rivâyet : Peygamberimizden duyulan ve görülen şeylerin nakledilmesi
saltanat âlemi : bir ülkenin hakimiyeti ve yönetimiyle ilgili alan
saltanat : egemenlik
siyasiyyun : siyasetçiler
tasdik etmek : onaylamak
te’vil : yorum
teyid etme : destekleme, onaylama
ümmet : Peygambere inanıp onun yolundan gidenler
vefat : ölüm
Yükleniyor...