Bil’ittifak muvafakatları elbette remizden, işaretten, delâletten ziyade bir sarahattir ki, Risale-i Nur o nur-u İlâhînin bir lem’ası olacağını ve düşmanları tarafından gelen şübehat zulümatını dağıtacağını mânâ-yı işârîsiyle müjdeliyor. Hem bu cifrî ve müteaddit ve mânidar tevafuklar ise, kuvvetli bir münasebet-i mânevîyeye istinad ederler.

Evet, Resâili’n-Nur’un yüz yirmi dokuz (129) risaleleri, yüz yirmi dokuz (129) elektrik lâmbalarının şişeleri misillü, Kur’ân nur-u âzamından uzanan tellerin başlarına takılıp o nuru neşrettikleri meydandadır. Risale-i Nur’un yarı ismi iki defa bu cümle-i âyette bulunmasıyla o münasebeti pek letafetlendiriyor.

YİRMİ SEKİZİNCİ ÂYET: Sûre-i Tevbe’de
يُرِيدُونَ اَنْ يُطْفِؤُا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَيَاْبَى اللّٰهُ إِلاَّ اَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ 1 âyetindeki
2 نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَيَاْبَى اللّٰهُ إِلاَّ اَنْ يُتِمَّ نُورَهُ cümlesi, kuvvetli ve letafetli münasebet-i mâneviyesiyle beraber şeddeli lâm’lar, birer ل ve şeddeli م asıl kelimeden olduğundan, iki م sayılmak cihetiyle bin üç yüz yirmi dört (1324) ederek, Avrupa zâlimleri devlet-i İslâmiyenin nurunu söndürmek niyetiyle müthiş bir suikast plânı yaptıkları ve ona karşı Türkiye hamiyetperverleri, hürriyeti “yirmi dört (24)”te ilânıyla o plânı akîm bırakmaya çalıştıkları halde, maatteessüf, altı-yedi sene sonra,..

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Allah’ın nûrunu üflemekle söndürmek isterler. Allah nûrunu tamamlamaktan başka birşeye râzı olmaz—kâfirler istemese de...” Tevbe Sûresi, 9:32.
2 : “Allah’ın nûrunu üflemekle söndürmek isterler. Allah ise nûrunu tamamlamaktan başka birşeye râzı olmaz…” Tevbe Sûresi, 9:32.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Sekizinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bil’ittifak : ittifakla, birleşerek
cifrî : harflerin sayısal değerine bakarak, bazı şifreli mânâları çıkarma usûlü
cihet : yön, şekil
cümle-i âyet : âyet cümlesi
delâlet : delil olma, işaret etme
devlet-i İslâmiye : İslâm devleti
ferman : emir, buyruk
hamiyetperver : din, millet gibi üstün değerleri koruma gayretinde olan
istinad : dayanma
lem’a : parıltı
letafetlendirmek : güzelleştirmek
letafetli : hoş, güzel
mânâ-yı işârî : işaret yoluyla kastedilen mânâ
mânidar : mânâlı, anlamlı
muvafakat : uygunluk
münasebet : bağlantı, ilişki
münasebet-i mâneviye : mânevî ilişki, bağlantı
müteaddit : çeşitli, birçok
neşretmek : yazmak, yayımlamak
nur-u âzam : en büyük nur
nur-u İlâhî : Allah’ın nuru
remiz : işaret
sarahat : açıklık
sûre-i Tevbe : Kur’ân-ı Kerimin 9. âyeti
şübehat : şüpheler, tereddütler
tevafuk : denk gelme, uygunluk
ziyade : çok, fazla
zulümât : karanlıklar
Yükleniyor...