Yani, Hazret-i Ali (r.a.) gibi fedai bir hizmetkârı ve veziri olurdum. Her ne ise, tarih ve siyer kitapları bu haberleri tamamen neşr ile, bu ârifler, risalet-i Muhammediyeye (a.s.m.) kuvvetli ve küllî bir şehadetle sadıkıyetine imza basıyorlar.

Hem o ârifler ve kâhinler gibi risalet-i Muhammediyeyi gaybî haber veren ve sözleri işitilen ve şahısları görünmeyen, “hâtif” denilen ruhânîler, pek sarîh bir surette, Muhammed’in (a.s.m.) nübüvvetinden haber verdikleri gibi, çok muhbirler, hattâ saneme kesilen kurbanlar ve sanemler ve mezar taşları nübüvvetinden haber vermeleriyle onun risaletine ve hakkaniyetine imza basıp tarih lisanıyla şehadet etmişler.

On dördüncü şehadet: Kâinatın kuvvetli şehadetine işaret eden bu Arabî fıkra:

وَبِشَهَادَةِ الْكاۤئِنَاتِ بِغَايَاتِهَا وَبِالْمَقَاصِدِ اْلاِلٰهِيَّةِ فِيهَا عَلَى الرِّسَالَةِ الْمُحَمَّدِيَّةِ الْجَامِعَةِ؛ بِسَبَبِ تَوَقُّفِ حُصُولِ غَايَاتِ الْكَاۤئِنَاتِ وَالْمَقَاصِدِ اْلاِلٰهِيَّةِ مِنْهَا وَتَقَرُّرُ قِيْمَتِهَا وَوَظَاۤئِفِهَا وَتَبَارُزِ حُسْنِهَا وَكَمَالِهَا وَتَحَقُّقِ حِكَمِ حَقَاۤئِقِهَا عَلَى الرِّسَالَةِ اْلاِنْسَانِيَّةِ لاَسِيَّمَا عَلَى الرِّسَالَةِ الْمُحَمَّدِيَّةِ؛ اِذْ هِىَ الْمُظْهِرَةُ وَالْمَدَارُ اْلاَتَمُّ لَهَا، وَلَوْلاَهَا لَصَارَتْ هٰذِهِ الْكَاۤئِنَاتُ الْمُكَمَّلَةُ وَالْكِتَابُ الْكَبِيرُ ذُو الْمَعَانِى السَّرْمَدِيَّةِ هَبَاۤءً مَنْثُورًا مُتَطَايِرَةَ الْمَعَانِى مُتَسَاقِطَةَ الْكَمَالاَتِ وَهُوَ مُحَالٌ مِنْ وُجُوهٍ وَجِهَاتٍ 1
Âyetü’l-Kübrâ, bu Arabî fıkranın meâline dair demiş:..

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Kâinatın, gayeleri ve onda tezahür eden makàsıd-ı İlâhiye ile onun hakkaniyetine şehadetiyle. Çünkü kâinatın yaratılışındaki gayeler ve makàsıd-ı İlâhiye, kıymetini bulup vazifelerini yerine getirmesi, hüsün ve kemâlinin ortaya çıkması ve hakikatlerindeki hikmetlerin tahakkuk etmesi, insanlar içinde peygamberlerin gönderilmesine, bilhassa risalet-i Muhammediyeye mütevakkıftır. Zira bütün bunları en zahir şekilde gösteren ve bu gayelerin en etemm medarı olan, odur. Eğer risalet-i Muhammediye olmasaydı, bu mükemmel kâinat ve bu sermedî mânâlar sahibi kitab-ı kebir, hebâen mensur gidecek, mânâsız kalacak ve kemâlâtı sukut edecekti ki, bu da pek çok cihetlerden muhaldir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Arabî : Arapça
ârif : bilgide ileri olan, irfan sahibi, İlâhî hakikatlere vakıf olan
Ayetü’l-Kübrâ : en büyük delil; Risale-i Nur Külliyatı’nda Şuâlar Mecmuasında yer alan Yedinci Şuâ
fedai : canını esirgemeyen, bir gaye uğruna canını vermeye hazır bulunan
fıkra : kısım, bölüm
gaybî : bilinmeyen, geleceğe ait
hakkaniyet : doğruluk, gerçeklik
hâtif : kendisi görünmediği halde sesi duyulan ve gelecekten haber veren cin
icad : var etme, yapma
kâhin : gelecekten haber veren kimse
küllî : genel, kapsamlı
lisan : dil
meâl : açıklama, anlam
muhbir : haber veren
neşr : yayımlama
nübüvvet : peygamberlik
risalet : peygamberlik
risalet-i Muhammediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği
ruhanî : ruh âlemine ait varlık
sadıkıyet : doğruluk
sanem : put
sarîh : açık
siyer : Peygamberimizin (a.s.m) hayatını konu alan ilim
suret : biçim, görünüş
şehadet : şahitlik, tanıklık
takdir : belirleme, program çizme
tasvir : suret ve şekil verme
tedbir : idare etme, çekip çevirme
tertip etme : düzenleme
Yükleniyor...