Birden, hikmet-i Kur’âniye imdadına geldi, tam hakikatini gösteren bir dürbün aklına verdi, “Şimdi bak” dedi.
Baktı, gördü ki: 1 رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ ismi,
2 هُوَ الَّذِى جَعَلَ لَكُمُ اْلاَرْضَ ذَلُولاً فَامْشُوا فِى مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِنْ رِزْقِهِ burcunda bir güneş gibi tulû etti. Zemini gayet muntazam ve selâmetli bir gemi ve zîhayatları rızıklarıyla beraber içinde doldurmuş, kâinat denizinde çok hikmetler ve menfaatler için seyahatla güneş etrafında gezdirip mevsimlerin mahsulâtını erzak isteyenlere getirir ve “Sevr” ve “Hût” namlarında iki meleği o sefineye kaptan yapılmış, gayet güzel ve muhteşem memleket-i Rabbâniyede Hâlık-ı Zülcelâlin mahlûkat ve misafirlerini keyiflendirmek için gezdiriyor.
Ve onunla, 3 اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ hakikatini gösterir, Hâlıkını bu ismin cilvesiyle tanıttırır diye anladı.
Bütün ruh u canıyla 4 اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ dedi, 5 اَلَّذِينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ taifesine girdi. O seyyahın, âlemlerdeki seyahatinde gördüğü nümunelerden ikinci nümunesi: O seyyah, küre-i arz gemisinden çıkıp hayvanat ve insanlar âlemine girdi.
Baktı, gördü ki: 1 رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ ismi,
2 هُوَ الَّذِى جَعَلَ لَكُمُ اْلاَرْضَ ذَلُولاً فَامْشُوا فِى مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِنْ رِزْقِهِ burcunda bir güneş gibi tulû etti. Zemini gayet muntazam ve selâmetli bir gemi ve zîhayatları rızıklarıyla beraber içinde doldurmuş, kâinat denizinde çok hikmetler ve menfaatler için seyahatla güneş etrafında gezdirip mevsimlerin mahsulâtını erzak isteyenlere getirir ve “Sevr” ve “Hût” namlarında iki meleği o sefineye kaptan yapılmış, gayet güzel ve muhteşem memleket-i Rabbâniyede Hâlık-ı Zülcelâlin mahlûkat ve misafirlerini keyiflendirmek için gezdiriyor.
Ve onunla, 3 اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ hakikatini gösterir, Hâlıkını bu ismin cilvesiyle tanıttırır diye anladı.
Bütün ruh u canıyla 4 اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ dedi, 5 اَلَّذِينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ taifesine girdi. O seyyahın, âlemlerdeki seyahatinde gördüğü nümunelerden ikinci nümunesi: O seyyah, küre-i arz gemisinden çıkıp hayvanat ve insanlar âlemine girdi.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Göklerin ve yerin Rabbi.” Ra’d Sûresi, 13:16.
2 : “Üzerinde gezin ve Allah’ın verdiği rızıktan yiyin diye, yeryüzünü sizin emrinize veren Odur.” Mülk Sûresi, 67:15.
3 : “Allah göklerin ve yerin nurudur.” Nur Sûresi, 24:35.
4 : “Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” Fâtiha Sûresi, 1:2.
5 : “Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tâbi olan sâlih kullarının yoluna ilet.” Fâtiha Sûresi, 1:7.
2 : “Üzerinde gezin ve Allah’ın verdiği rızıktan yiyin diye, yeryüzünü sizin emrinize veren Odur.” Mülk Sûresi, 67:15.
3 : “Allah göklerin ve yerin nurudur.” Nur Sûresi, 24:35.
4 : “Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” Fâtiha Sûresi, 1:2.
5 : “Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tâbi olan sâlih kullarının yoluna ilet.” Fâtiha Sûresi, 1:7.
Önceki Risale: Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Birinci Şuâ
Bölümler
- El-Hüccetü'z-Zehra'nın Birinci Makamı
- Birinci Makam, Birinci Kelime
- Birinci Makam, İkinci Kelime
- Birinci Makam, Üçüncü Kelime
- Birinci Makam, Dördüncü Kelime
- Birinci Makam, Beşinci Kelime
- Birinci Makam, Altıncı Kelime
- Birinci Makam, Yedinci Kelime
- Birinci Makam, Sekizinci Kelime
- Birinci Makam, Dokuzuncu Kelime
- Birinci Makam, Onuncu Kelime
- Birinci Makam, On Birinci Kelime
- Fâtiha-i Şerifenin bir muhtasar hülâsası
- Mukaddime
- El-Hüccetü'z-Zehra'nın İkinci Makamı
- Kudrete dair Arabî fıkrası