Hem nasılki bir harika şehirde milyonlar elektrik lâmbaları hareket ederek her yeri gezerler. Yanmak maddeleri tükenmiyor bir tarzdaki elektrik lâmbaları ve fabrikası, şeksiz, bedahetle elektriği idare eden ve seyyar lâmbaları yapan ve fabrikayı kuran ve iştial maddelerini getiren bir mu’cizekâr ustayı ve fevkalâde kudretli bir elektrikçiyi hayretler ve tebriklerle tanıttırır, yaşasınlar ile sevdirir.

Aynen öyle de, bu âlem şehrinde, dünya sarayının damındaki yıldız lâmbaları, bir kısmı -kozmoğrafyanın dediğine bakılsa- küre-i arzdan bin defa büyük ve top güllesinden yetmiş defa sür’atli hareket ettikleri halde, intizamını bozmuyor, birbirine çarpmıyor, sönmüyor, yanmak maddeleri tükenmiyor. Okuduğunuz kozmoğrafyanın dediğine göre, küre-i arzdan bir milyon defadan ziyade büyük ve bir milyon seneden ziyade yaşayan ve bir misafirhane-i Rahmâniyede bir lâmba ve soba olan güneşimizin yanmasının devamı için, her gün küre-i arzın denizleri kadar gazyağı ve dağları kadar kömür veya bin arz kadar odun yığınları lâzımdır ki sönmesin. Ve onu ve onun gibi ulvî yıldızları gazyağsız, odunsuz, kömürsüz yandıran ve söndürmeyen ve beraber ve çabuk gezdiren ve birbirine çarptırmayan bir nihayetsiz kudreti ve saltanatı, ışık parmaklarıyla gösteren bu kâinat şehr-i muhteşemindeki dünya sarayının elektrik lâmbaları ve idareleri ne derece o misâlden daha büyük, daha mükemmeldir; o derecede, sizin okuduğunuz veya okuyacağınız, fenn-i elektrik mikyasıyla, bu meşher-i âzam-ı kâinatın Sultanını, Münevvirini, Müdebbirini, Sâniini, o nuranî yıldızları şahit göstererek tanıttırır, tesbihatla, takdisatla sevdirir, perestiş ettirir.

Hem meselâ, nasıl ki bir kitap bulunsa ki, bir satırında bir kitap ince yazılmış ve herbir kelimesinde ince kalemle bir sûre-i Kur’âniye yazılmış. Gayet mânidar ve bütün meseleleri birbirini teyid eder ve kâtibini ve müellifini fevkalâde maharetli ve iktidarlı gösteren bir acîp mecmua, şeksiz, gündüz gibi kâtip ve musannifini kemâlâtıyla, hünerleriyle bildirir, tanıttırır. Mâşâallah, bârekâllah cümleleriyle takdir ettirir.
Önceki Risale: Beşinci Mes'ele / Sonraki Risale: Yedinci Mes'ele
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : şaşırtıcı, hayret verici
arz : dünya
bârekallah : Allah ne mübarek yaratmış, ne kadar hayırlı ve mübarek kılmış
bedahet : ap açıklık
fenn-i elektrik : elektrik bilimi
fevkalâde : olağanüstü
gayet : son derece
hüner : beceri, ustalık
iktidar : güç, kudret
intizam : disiplin, düzen
iştial : yanma, tutuşma
kâinat : evren, yaratılan herşey
kâtip : yazan, yazıcı
kemâlât : faziletler, iyilikler, mükemmel özellikler
kitab-ı kebir : büyük kitap, kâinat
kozmoğrafya : astronomi, gök bilimi
kudret : güç ve iktidar
küre-i arz : yer küre, dünya
mânidar : anlamlı
maşaallah : Allah dilemiş ve ne güzel yaratmış
mecmua : kitap, dergi
meşher-i âzam-ı kâinat : büyük kâinat sergisi
mikyas : ölçü
misafirhane-i Rahmâniye : Allah’ın sonsuz rahmetiyle kulları için bir konak gibi hazırladığı dünya
misal : örnek, benzetme
mu’cizekâr : mu’cize gösteren
musannif : sınıflandıran, düzenleyen
Müdebbir : idare eden, ilmiyle herşeyin sonunu görüp ona göre hikmetle iş yapan Allah
müellif : telif eden, yazan
Münevvir : herşeyi maddî ve mânevî nurlandıran, sonsuz nur sahibi Allah
nihayetsiz : sınırsız, sonsuz
nuranî : nurlu, parlak
perestiş ettirmek : sevdirmek
Sâni : herşeyi mükemmel bir san’atla yaratan Allah
seyyar : gezen, dolaşan
Sultan : hükümdâr, yönetici; Allah
sûre-i Kur’âniye : Kur’ân’ın sûresi
şehr-i muhteşem : muhteşem şehir
şeksiz : kuşkusuz, şüphesiz
takdisat : kutsamalar, Allah’ı her türlü eksiklik ve çirkinlikten yüce tutmalar
tesbihat : Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anma
teyid etmek : desteklemek
ulvî : yüce, yüksek
zemin : yer
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...