Ben de dedim: İnsan binler çeşit elemlerle müteellim ve binler nev’î lezzetlerle mütelezziz olacak bir zîhayat makine ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddî-mânevî düşmanları ve nihayetsiz fakrıyla beraber hadsiz zâhirî ve bâtınî ihtiyaçları bulunan ve mütemadiyen zevâl ve firak tokatlarını yiyen bir biçare mahlûk iken, birden iman ve ubudiyetle böyle bir Padişah-ı Zülcelâle intisap edip bütün düşmanlarına karşı bir nokta-i istinat ve bütün hâcâtına medar bir nokta-i istimdat bularak, herkes mensup olduğu efendisinin şerefiyle, makamıyla iftihar ettiği gibi, o da böyle nihayetsiz Kadîr ve Rahîm bir Padişaha iman ile intisap etse ve ubudiyetle hizmetine girse ve ecelin idam ilânını kendi hakkında terhis tezkeresine çevirse ne kadar memnun ve minnettar ve ne kadar müteşekkirâne iftihar edebilir, kıyas ediniz.

O mektepli gençlere dediğim gibi, musibetzede mahpuslara da tekrar ile derim: Onu tanıyan ve itaat eden, zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır. Hattâ bir bahtiyar mazlum, idam olunurken bedbaht zâlimlere demiş: “Ben idam olmuyorum, belki terhis ile saadete gidiyorum. Fakat, ben de sizi idam-ı ebedî ile mahkûm gördüğümden sizden tam intikamımı alıyorum.” Lâ ilâhe illâllah diyerek sürur ile teslim-i ruh eder.

1 سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz, Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın.” Bakara Sûresi, 2:32.
Önceki Risale: Beşinci Mes'ele / Sonraki Risale: Yedinci Mes'ele
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : acizlik, güçsüzlük
bahtiyar : talihli, mutlu
bâtınî : iç, görünmeyen
bedbaht : kötü bahtlı, talihsiz
biçare : çaresiz
ecel : ölüm vakti
elem : acı, keder
fakr : fakirlik, ihtiyaç hâli
firak : ayrılık
gayet : son derece
hâcât : ihtiyaçlar
hadsiz : sınırsız
idam-ı ebedî : dirilmemek üzere sonsuz yok oluş
iftihar etmek : övünmek
intisap etmek : mensup olmak, bağlanmak
Kadîr : herşeye gücü yeten, herşeyi yapabilen, sonsuz güç ve kudret sahibi Allah
Lâ ilâhe illâllah : Allah’tan başka ilâh yoktur
mahkûm : hüküm giyen, hükmedilen
mahlûk : yaratık
mahpus : hapsedilmiş
mazlum : zulme uğramış
medar : dayanak noktası, eksen
mensup : bağlı
minnettar : şükran duyma
musibetzede : belâya, sıkıntıya düşmüş olan kimse
müteellim : acı çeken
mütelezziz : lezzet alan, lezzetlenen
mütemadiyen : sürekli olarak
müteşekkirâne : teşekkür ederek
nev’î : çeşit, tür
nihayetsiz : sonsuz
nokta-i istimdad : medet, yardım isteme noktası
nokta-i istinad : dayanak noktası
Padişah-ı Zülcelâl : sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Padişah, Allah
Rahîm : rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Allah
saadet : mutluluk
sürur : mutluluk, sevinç
terhis : göreve son verme, dünya görevinin sona ermesi, ölüm
teslim-i ruh : ruhunu teslim etme, ölme
tezkere : belge
ubûdiyet : Allah’a kulluk
zahirî : açık, görünürde
zevâl : geçip gitme, kaybolma
zîhayat : canlı, hayat sahibi
Yükleniyor...