Ben yirmi ay tecrid-i mutlakta durdurulduğum halde, yalnız üç dört saat bir iki arkadaşıma izin verildi. Müdafaatımın yazısında az bir parça yardımları oldu. Sonra onlar da men edildi. Pek gaddarâne muameleler içinde cezalandırdılar. Müddeînin bin dereden su toplamak nev’inden ve yanlış mânâ vermekle ve iftiralar ve yalan isnatlarla garazkârâne ve on beş sahifesinde seksen bir hatâsını ispat ettiğim aleyhimizdeki ittihamnamelerini dinlemeye bizi mecbur ettiler. Beni konuşturmadılar. Eğer konuştursalardı, diyecektim:

Hem dininizi inkâr, hem ecdadınızı dalâletle tahkir eden ve Peygamberinizi (a.s.m.) ve Kur’ân’ınızın kanunlarını reddedip kabul etmeyen Yahudi ve Nasranî ve Mecusilere, hususan şimdi bolşevizm perdesi altındaki anarşist ve mürted ve münafıklara HAŞİYE hürriyet-i vicdan, hürriyet-i fikir bahanesiyle ilişmediğiniz halde; ve İngiliz gibi Hıristiyanlıkta mutaassıp, cebbar bir hükûmetin daire-i mülkünde ve hâkimiyetinde, milyonlarla Müslümanlar her vakit Kur’ân dersiyle İngilizin bütün bâtıl akîdelerini ve küfrî düsturlarını reddettikleri halde, onlara mahkemeleriyle ilişmediği; ve her hükûmette bulunan muhalifler alenen fikirlerinin neşrinde, o hükûmetlerin mahkemeleri ilişmediği halde; benim kırk senelik hayatımı ve yüz otuz kitabımı ve en mahrem risale ve mektuplarımı, hem Isparta hükûmeti, hem Denizli Mahkemesi, hem Ankara Ceza Mahkemesi, hem Diyanet Riyaseti, hem iki defa, belki üç defa Mahkeme-i Temyiz tam tetkik ettikleri ve onların ellerinde iki üç sene Risale-i Nur’un mahrem ve gayr-ı mahrem bütün nüshaları kaldığı ve bir küçük cezayı icap edecek birtek maddeyi göstermedikleri, hem bu derece zafiyetim ve mazlumiyetim ve mağlûbiyetim ve ağır şeraitle beraber iki yüz bin hakikî ve fedakâr şakirtlere vatan ve millet ve âsâyiş menfaatinde en kuvvetli ve sağlam ve hakikatli bir rehber olarak kendini gösteren Risale-i Nur’un elinizdeki mecmuaları ve dört yüz sahife müdafaatımız mâsumiyetimizi ispat ettikleri halde, hangi kanunla, hangi vicdanla, hangi maslahatla, hangi suçla bizi ağır ceza ve pek ağır ihanetler ve tecritlerle mahkûm ediyorsunuz? Elbette mahkeme-i kübrâ-i haşirde sizden sorulacak.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Yâ Üstad! Değil yirmi milyon, üç yüz elli milyon insanların maddî ve manevî hukukunu, Kur’ân’ın nuruyla lillâh için müdafaa etmişsin, Lillâh için olduğuna delil, Cenâb-ı Hak seni Kur’ân’ın hizmetinde muvaffak eyledi. Musa Aleyhisselâm, Firavun’un zulmünden necat bulduğu gibi, Resûl i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm da, münafıkların lâşelerini görüp, hususan münafıkların reisini, mübarek kendi eliyle geberterek Cehenneme gönderdiği gibi; Risale-i Nur da Eskişehir’de Risale-i Münâcât, Denizli’de Meyve Risalesi ve Hücceti; Afyon’da bu arzuhâl ile, zındıkanın küfr-ü mutlakının ve şakîlerin canlarını Cehenneme gönderdi. Prensiplerini, rejimlerini yırtarak, dünyanın her köşesinde intişar etti. Elhamdülillâh. Küçük Ali
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

akide : inanç
alenen : gizli olmayarak, açıktan
âsâyiş : emniyet, kanuna uygunluk
bâtıl : hurafe, doğru olmayan
cebbar : zorba, zalim
daire-i mülk : hükümetin sahip olduğu alan, vatan sınırları
dalâlet : hak yoldan ayrılma, sapkınlık
Diyanet Riyaseti : Diyanet İşleri Başkanlığı
düstur : kural, prensip
ecdad : atalar, cedler
gaddarâne : gaddarcasına, acımasızcasına
garazkârâne : garaz edercesine, kötü niyetle
gayr-ı mahrem : gizli olmayan
hakikî : gerçek
hâkimiyet : egemenlik
hususan : bilhassa, özellikle
hürriyet-i fikir : düşünce özgürlüğü
hürriyet-i vicdan : vicdan özgürlüğü
icap : gerekli kılma
iftira : yalan yere birisini suçlu göstermek
inkâr : inanmama, kabul etmeme
isnat : dayandırma
ittihamname : suçlama belgesi
küfrî : küfür ile ilgili
Mahkeme-i Temyiz : Temyiz Mahkemesi; Yargıtay
mahrem : gizli olan, kişiye özel
mazlumiyet : zulme uğramışlık
mecmua : kitap
men edilme : yasaklanma
muhâlif : başka şekilde düşünen, karşı duran, uymayan
mutaassıp : körü körüne inat ve ısrar eden
müdafaat : müdafaalar, savunmalar
müddeî : iddia sahibi, savcı
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
mürted : Müslüman iken dinden çıkan kimse
neşr : yayımlama
nev’i : tür, çeşit
nüsha : yazılı bir şeyden çıkarılan suret, kopya
risale : kitap; Risale-i Nur’ndan her bir bölüm
şakirt : öğrenci, talebe
şerait : şartlar
tahkir eden : aşağılayan, hakaret eden
tecrid-i mutlak : hücre hapsi, kimseyle görüştürmeme
tetkik : inceleme
zafiyet : zayıflık, güçsüzlük
Yükleniyor...