Beşincisi: Otuz üç âyât-ı Kur’âniyenin tahsinkârâne işaretine mazhariyeti; ve İmam-ı Ali (kerremallahu vechehu) ve Gavs-ı Âzam (kuddise sırruhu) gibi evliyanın takdirlerini ve yüz bin ehl-i imanın tasdiklerini ve yirmi senede millete, vatana zararsız pek çok menfaatli bir mertebeyi kazandıran Risale-i Nur’u, sinek kanadı gibi bahanelerle, bazı riselelerinin müsaderesine, hattâ dört yüz sahife ve yüz bin adamın imanlarını kurtaran ve kuvvetlendiren Zülfikar: Mu’cizât-ı Ahmediye mecmuasını, eskiden yazılmış ve mürûr-u zaman ve af kanunları görmüş iki âyetin tam haklı tefsirine dair iki sahifeyi bahane ederek, o pek çok menfaatli ve kıymettar mecmuanın müsaderesine sebep oldukları gibi, şimdi de Nurun kıymettar risalelerini, herbirisinde bin kelime içinde bir iki kelimeye yanlış mânâ vermekle, o bin menfaatli risalenin müsaderesine çalışıldığını, bu üçüncü iddianameyi işiten ve neşrettiğimiz kararnameyi gören tasdik eder. Biz dahi,
لِكُلِّ مُصِيبَةٍ: إِنَّا ِللّٰهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ 1 حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ2 deriz.

Altıncısı: Nurun şakirtlerinden bazılarının Nurlardan fevkalâde iman hüccetlerini ve sarsılmaz, aynelyakîn ulûm-u imaniyeyi görüp istifade ettiklerinden, bu bîçare tercümanına bir nevi teşvik ve tebrik ve takdir ve teşekkür nev’inde ziyade hüsn-ü zanla müfritâne methetmeleriyle beni suçlu gösterene derim:

Ben âciz, zayıf, gurbette, menfî, yarım ümmî, aleyhimde propaganda ile halkı benden ürkütmek hâleti içinde Kur’ân’ın ilâçlarından ve imanî ve kudsî hakikatlerinden dertlerime tam derman olarak kendime bulduğum zaman, bu millete ve bu vatan evlâtlarına dahi tam bir ilâç olacağına kanaat getirdiğim için, o kıymettar hakikatleri kaleme aldım. Hattım pek noksan olmasından yardımcılara pek çok muhtaç iken, inayet-i İlâhiye bana sadık, has, metin yardımcıları verdi.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Biz her türlü musîbet karşısında şöyle deriz: “Biz Allah’ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz. (Bakara Sûresi, 2:156)”.
2 : “Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:173.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
âyât-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın âyetleri
aynelyakîn : gözle görür derecesinde kesin bilgi sahibi olma
bîçare : çaresiz, zavallı
derman : ilâç, tâkat, güç
ehl-i iman : iman edenler, mü’minler
evliya : Allah dostları, veliler
fevkalâde : olağanüstü
hâlet : durum, hâl
hüccet : güçlü delil, kanıt
hüsn-ü zan : güzel düşünce
iddianame : savcının bir dava konusunda hazırladığı iddia ve delilleri içine alan yazısı
istifade : faydalanma, yararlanma
kararname : suçlama veya aklamaya dair resmi yazı
kerremallahu vechehu : “Allah şerefini yüksek kılsın” anlamında Hz. Ali için söylenen bir ifade
kıymettar : değerli
kuddise sırruhu : "sırrı ve hakikati muazzez ve müşerref olsun" meâlinde bir hürmet ifadesi
kudsî : kutsal, mukaddes
mazhariyet : erişme, sahip olma
mecmua : kitap
menfi : sürgün
methetme : övme
Mucizât-ı Ahmediye : Peygamberimizin (a.s.m.) birçok mu’cizelerinin anlatıldığı risale; On Dokuzuncu Mektup
müfritâne : çok aşırıya kaçarak
mürûr-u zaman : zamanın geçmesi; zaman aşımı
müsadere : yasak edilen bir şeyin kanuna göre elden alınması
neşretme : yayımlama
nev’i : tür, çeşit
risale : mektup; Risale-i Nur’ndan her bir bölüm
şakirt : öğrenci, talebe
tahsinkârâne : iyilik ve güzelliğini överek
takdir : beğeniyi dile getiren ifade
tasdik : doğrulama, onaylama
tebrik : bir kimseyi, eriştiği bir iyilikten dolayı "Bârekallâh" diye sevincini bildirmek
tefsir : açıklama, yorum
teşvik : şevklendirme, cesaretlendirme
ulûm-u imaniye : iman ilimleri; imanla ilgili ilimler
ümmî : okuma yazma bilmeyen, tahsil görmemiş
ziyade : çok, fazla
Zülfikar : Üstad Bediüzzaman’ın Kur’ân’a ve Peygamberimize (a.s.m.) dair olan bir eseri
Yükleniyor...