On dört asrı ve beşerin beşten birisini saltanat-ı mâneviyesinde idare eden ve bin üç yüz yıldan beri gelen bütün ümmetin kazandığı sevabın bir misli onun defter-i hasenatına geçen ve kâinatın sebeb-i vücudu, Habibullah olduğunu, hem âhiret, Cennet ve Cehennemin kat’iyen hak ve muhakkak olduğunu harika burhanlarla ve parlak hüccetlerle ispat eden bir mu’cize-i Kur’ân’dır.

Risale-i Nur ise, kelime ve cümleleriyle nur-u Kur’ân’dan ve Nur-u Muhammedîden (a.s.m.) gelen ezelî ve ebedî bir Nur olduğuna şehadet ediyor. O da Kur’ân’a mensubiyeti ve has bir tefsiri cihetiyle ve bu itibarla semâvîdir, arşîdir. İşte halkı hükûmet aleyhine teşvik edici zannedilen Risale-i Nur, bütün Sözleri, bütün Lem’a ve Şuâları ve bütün Mektubatıyla hakaik-i İlâhiye ve desâtir-i İslâmiyeyi ve esrar-ı Kur’âniyeyi ders veriyor. Acaba böyle muhterem ve çok yüksek ve ahlâk ve fazileti ve hakaik-i imaniyeyi kat’î ders veren Risale-i Nur’u okumak ve onun ebedî saadetler bahşeden yazılarını istinsah etmek veya bir mü’minin istifadesi için iman cihetinde ona hizmet etmek bir suç mudur? Halkı hükûmet aleyhine teşvik midir? Ve böyle mübarek ve muazzam bir eserin müellifi ve kemâlât-ı insaniyenin zirve-i bâlâsında, en yüksek bir mertebe-i iman ve ahlâk ve faziletle mücehhez bir nur âbidesini ziyaret ve bu asırda iyilik ve doğrulukla ve sarsılmaz iman ve itikadlarıyla İslâmiyet şerefini ve Kur’ân’ın hakaikini koruyan ve yükselten ve Allah’ın rızasını kazanmaktan başka gayeleri olmayan Risale-i Nur talebeleriyle iman ve Kur’ân yolunda kardeşlik peydâ etmek bir cemiyet kurmak mıdır? Acaba hangi temiz ve âdil vicdanlar buna ceza verebilir?
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âbide : büyüklüğüyle, güzelliğiyle insanı hayrette bırakan eser, yapı
âdil : adaletli
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat
aleyhine : zararına
âlim : ilim sahibi, çok bilgili olan
arşî : arştan gelen; Cenab-ı Allah’ın büyüklük ve yüceliğinin tecelli ettiği yerden gelen
asır : yüzyıl
bahşeden : ihsan eden, veren
burhan : sarsılmaz delil, kanıt
cemiyet : dernek, topluluk
cihet : yön, taraf
defter-i hasenat : sevap ve iyiliklerin yazıldığı mânevî defter
desâtir-i İslâmiye : İslâmın düsturları
ebedî : varlığının sonu olmayan, sonsuz
esrar-ı Kur’âniye : Kur’ân’daki sırlar
ezelî : başlangıcı olmayan, sonsuz
fazilet : güzel ahlâk, erdem
Habibullah : Allah’ın en sevdiği kul olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (a.s.m.)
hakaik : gerçek mahiyetler, asıl ve esaslar
hakaik-i İlâhiye : Allah’ın zât ve sıfatlarına ait gerçekler
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri
hakkaniyet : doğruluk, gerçekçilik
has : özel
hüccet : güçlü delil, kanıt
istinsah etmek : kopyasını çıkarmak, yazmak
itikad : inanç
kâinat : evren, yaratılmış herşey
kat’î : kesin olarak
kemâlât-ı insaniye : insana ait mükemmellikler
mensubiyet : mensup olmak, bağlı ve ait olmak
mertebe-i iman ve ahlâk ve fazilet : iman, ahlâk ve fazilet mertebesi
mu’cize-i Kur’ân : Kur’ân mu’cizesi
muazzam : azametli, çok büyük
muhakkak : gerçekliği kesin olarak bilinen
muhterem : saygıdeğer
mü’min : iman etmiş, inanan
mübarek : bereketli, hayırlı
mücehhez : cihazlanmış, donanmış
müellif : telif eden, yazar
nur-u Kur’ân : Kur’ân’ın nuru
Nur-u Muhammedî : Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (a.s.m.) nuru
peydâ etmek : kazanmak
saadet : mutluluk
saltanat-ı mâneviye : mânevî saltanat
sebeb-i vücud : varlık sebebi, yaratılış nedeni
semâvî : Allah’tan gelen, vahiyle gelen
şehadet : şahitlik, tanıklık
şeref : yücelik, itibar
tasdik edilen : doğrulanan, onaylanan
tefsir : Kur’ân-ı Kerimi mânâ bakımından açıklayan kitap
teşvik : şevklendirme, cesaretlendirme
ümmet : Peygambere inanıp onun yolundan gidenler
zirve-i bâlâ : yüksek zirve, yüksek makam
Yükleniyor...