Hem hiçbir münasebeti olmadığı halde, bir adam Risale-i Nur’un ikinci bir ismi olan Risaletü’n-Nur tâbirinden, “Kur’ân’ın nurundan bir risalettir, bir ilhamdır” demiş. İddianamede başka yerin verdikleri yanlış mânâ ile, güya “Risale-i Nur bir resuldür” diye benim için bir sebeb-i ittiham tutulmuş.

Hem müdafaatımda yirmi yerde kat’î bir surette hüccetlerle ispat etmişiz ki, bütün dünyaya karşı da olsa din ve Kur’ân ve Risale-i Nur’u âlet edemeyiz ve edilmez ve biz onların bir hakikatini dünya saltanatına değiştirmeyiz ve bilfiil öyleyiz.

Bu dâvânın emareleri yirmi senede binlerdir. Madem öyledir; ben ve biz bütün kuvvetimizle deriz: 1 حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ
Said Nursî

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:173.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Birinci Şuâ / Sonraki Risale: On Üçüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bilfiil : fiilen, gerçekte
dünya saltanatı : dünya hayatında elde edilen zenginlik ve iktidar
emare : belirti, işaret
güya : sanki
hüccet : kanıt, delil
iddianame : savcının bir dava konusunda hazırladığı iddia ve delilleri içine alan yazısı
kat’î : kesin olarak
müdafaat : savunmalar
resul : elçi, peygamber
Said Nursî :
sebeb-i ittiham : suçlama sebebi
suret : biçim, şekil
Yükleniyor...