Sekizinci Şuâ


Üçüncü bir keramet-i Aleviye

BİR İFADE-İ MERAM
Mâlum olsun ki, ben Risale-i Nur’un kıymetini ve ehemmiyetini beyan etmekle Kur’ân’ın hakikatlerini ve imanın rükünlerini ilân etmek ve zaaf-ı imana düşenleri onlara davet etmek ve onların kuvvetlerini ve hakkaniyetlerini göstermek istiyorum. Yoksa, hâşâ, kendimi ve hiçbir cihetle beğenmediğim nefs-i emmâremi beğendirmek ve medhetmek değildir.

Hem Risale-i Nur zâhiren benim eserim olmak haysiyetiyle senâ etmiyorum. Belki yalnız Kur’ân’ın bir tefsiri ve Kur’ân’dan mülhem bir tercüman-ı hakikîsi ve imanın hüccetleri ve dellâlı olmak haysiyetiyle meziyetlerini beyan ediyorum. Hattâ, bir kısım risaleleri ihtiyarım haricinde yazdığım gibi Risale-i Nur’un ehemmiyetini zikretmekte ihtiyarsız hükmündeyim. İmam-ı Ali’nin (radıyallahu anh) Âyetü’l-Kübrâ namını verdiği Yedinci Şuâ risalesini yazmakta çok zahmet çektiğime bir mükâfat-ı âcile ve bir alâmet-i makbuliyet ve bir medâr-ı teşvik olarak bu keramet-i Celcelûtiye, inayet-i İlâhiye tarafından verildiğine şüphem kalmamış. Tahdis-i nimet kàbilinden bunu Sekizinci Şuâ olarak yazdım. Yoksa haşre dair mühim bir âyetin mu’cizeli olan burhanlarını yazacaktım.
• • •
| Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâmet-i makbuliyet : kabul görmesinin işaret ve belirtisi
Âyetü’l-Kübrâ : en büyük delil, Yedinci Şua
beyan etmek : açıklamak
burhan : mantıkî ve kesin delil, kanıt
cihet : şekil, yön
dellâl : ilân edici
ehemmiyet : değer, önem
hakikat : gerçek
hakkaniyet : hakka uygunluk, doğruluk
hâşâ : asla, kesinlikle öyle değil
haşr : insanların öldükten sonra tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanması
haysiyetiyle : özelliğiyle
hüccet : delil
ifade-i meram : maksadı ifade etme
ihtiyar : irade, istek, tercih
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, yardımı, lûtfu
kerâmet-i Aleviye : Hz Ali’nin (r.a.) kerâmeti
keramet-i Celcelûtiye : Celcelûtiye’nin kerameti
mâlum : bilinen, belli
medâr-ı teşvik : teşvik etme sebebi, gerekçesi
medhetmek : övmek
meziyet : üstün özellikler
mu’cize : bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz ve hayrette bırakan şey
mükâfat-ı âcile : peşin mükâfat
mülhem : ilham olunmuş
nam : ad
nefs-i emmâre : insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere sevk eden duygu
Radıyallahu Anh : “Allah ondan razı olsun.”
risale : Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisi
rükün : esas, şart
senâ : övme, yüceltme
şuâ : ışık kaynağından çıkan ışık telleri; ışın
tahdis-i nimet : şükür maksadıyla Cenâb-ı Hakkın verdiği nimetleri anlatma, sevincini ve şükrünü dile getirme
tefsir : Kur’ân’ın âyetlerini mânâ yönünden açıklama, yorumlama
tercüman-ı hakikî : gerçek tercüman
zaaf-ı iman : iman zayıflığı
zâhiren : dış görünüş itibariyle
zikretmek : belirtmek, anmak
Yükleniyor...