Bu hikmete binaen, feth-i suver hakikati tekrarla birkaç suretlerde Risaletü’n-Nur’da ve bilhassa bu risalenin İkinci Makamının Birinci Babında, Altıncı ve Yedinci Mertebelerinde ispat ve beyan edilmesinden, onlara havale edip, burada bu kadar deriz ki:

Fenn-i nebatat ve fenn-i hayvanatın şehadetiyle ve tetkikat-ı amîkasıyla, bu feth-i suverde öyle bir ihata ve şümul ve san’at var ki, birtek Vâhid-i Ehadden ve herşeyde herşeyi görebilecek ve yapabilecek bir Kadîr-i Mutlaktan başka hiçbir şey bu cemiyetli ve ihatalı fiile sahip olamaz. Çünkü, bu feth-i suver fiili ise, her yerde ve her anda bulunan, nihayetsiz bir kudretin içinde nihayet derecede bir hikmet, bir dikkat, bir ihata ister. Ve böyle bir kudret ise, ancak bütün kâinatı idare eden birtek Zâtta bulunabilir.

Evet, meselâ mezkûr âyetlerin ferman ettikleri gibi üç karanlık içinde bütün validelerin erhamında insanların suretlerini ayrı ayrı, mizanlı, imtiyazlı, ziynetli ve intizamlı olarak, hem şaşırmadan, yanlış etmeden, karıştırmadan, basit bir maddeden açmak ve yaratmak olan fettâhiyet; ve umum rû-yi zeminde aynı kudret, aynı hikmet, aynı san’atla umum insanları ve hayvanları ve nebatları ihata eden bu feth-i suver hakikatı, vahdâniyetin en kuvvetli bir burhanıdır. Çünkü, ihata etmek bir vahdettir; şirke yer bırakmaz. Ve Birinci Babda vücub-u vücuda şehadet eden on dokuz hakikat, nasıl ki vücutlarıyla Hâlıkın vücuduna delâlet ederler; öyle de ihatalarıyla da vahdete şehadet ederler.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Altıncı Şuâ / Sonraki Risale: Dokuzuncu Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bab : bölüm, kısım
beyan etmek : açıklamak
bilhassa : özellikle
burhan : güçlü delil, kanıt
cemiyetli : kapsamlı
delâlet etmek : delil olmak, işaret etmek
erham : rahimler
fenn-i hayvanat : zooloji ilmi; hayvanları inceleyen ve onlar hakkındaki bilgi veren ilim dalı
binaen : -dayanarak
fenn-i nebatat : botanik ilmi; bitkileri inceleyen ve onlar hakkında bilgi veren ilim dalı
ferman etmek : buyurmak, emretmek
feth-i suver : Allah’ın Fettâh isminin tecellisiyle her canlıda suretlerin açılması, yaratılması
fettâhiyet : fethedicilik; Allah’ın her şeye lâyık bir şekil ve suret verme sıfatı
hakikat : doğru, gerçek
Hâlık : yaratıcı, herşeyi yaratan Allah
hikmet : fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılması
ihata : içine alma, kapsama, kuşatma
ihâtalı : kuşatıcı, kapsamlı
imtiyaz : ayrıcalık, ayırd edici özellik
intizamlı : düzenli, tertipli
Kadir-i Mutlak : herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kudret sahibi Allah
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
kudret : Allah’ın bütün varlığı kuşatan güç ve iktidarı
menzil : durak
mezkûr : adı geçen
mizan : ölçü, denge
nebat : bitki
nihayet derecede : sonsuz derecede
nihayetsiz : sonsuz
Rahmâniyet : Allah’ın bütün varlıkları kuşatan merhamet edicilik sıfatı
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet
rû-yi zemin : yeryüzü
suret : yüz; biçim, şekil
şehadet : şahitlik, tanıklık
şirk : Allah’a ortak koşma
şümul : kapsamlılık
tetkikat-ı amîka : etraflı, derin araştırmalar, incelemeler
umum : bütün, genel
vahdâniyet : Allah’ın bir ve benzersiz oluşu ve ortağının bulunmayışı
vahdet : birlik
Vâhid-i Ehad : bir ve tek olan, birliği bütün varlıkları kuşattığı gibi herbir varlıkta da tecellî eden Allah
valide : anne
vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu oluşu, var olmak için bir sebebe muhtaç olmaması
vücud : varlık, var oluş
zemin : yer, dünya
ziyafetgâh : ziyafet yeri
ziynet : süs
Yükleniyor...