İhtar

Bu risalenin mahall-i zuhuru olan şu memleket muhitinde Risaletü’n-Nur’un sair risaleleri bulunmadığından ve ihtiyarsız olarak burada telif edildiğinden, Âyetü’l-Kübrâ gibi risalelerde, zâhirî bir tekrar suretinde başka Sözlerin ve Lem’aların bir kısım mühim meseleleri zikredilmiş ve buralardaki şâkirtlere nisbeten herbiri birer küçük Risaletü’n-Nur hükmüne geçmek hikmetiyle böyle yazdırılmış.

Bu müsveddenin birinci tebyizi bir mübarek zât tarafından oldu. O zâtın tevafuktan haberi yokken yazdığı nüshada, kayda lâyık şöyle lâtif ve mânidar bir tevâfuk gördük ki: O nüshanın satırları başında elif ( ا )’ler altı yüz altmış altı (666) olarak yazılmıştır. Bu hâl ise, Hazret-i İmam-ı Ali (radıyallahu anh) tarafından bu hususî risaleye verilen Âyetü’l-Kübrâ namının cifrî ve ebcedî makamı olan altı yüz altmış altı (666) adedine tam tamına muvafakatı ve mutabakatı ile, bu risalenin bu nâma liyakatını gösterir. Hem âyât-ı Kur’âniyenin adedi olan altın bin altı yüz altmış altı (6666)’nın dört mertebesinden üç mertebesine tevafuku dahi, bu risalenin, âyâtın bir lem’ası olduğuna bir işarettir diye telâkki ettik.

Said Nursî
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Altıncı Şuâ / Sonraki Risale: Dokuzuncu Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âyât : âyetler, Kur’ân-ı Kerimdeki cümleler
âyât-ı Kur’âniye : Kur’ân-ı Kerimin âyetleri
Âyetü’l-Kübrâ : büyük delil, alâmet
beyan : açıklama, anlatım
cifrî : harflere sayılar yüklenerek, bazı şifreli mânâları çıkarma usûlü
ebced hesabı : eski Sami alfabesindeki sıralanışa göre Arapça harflere sayı değeri vererek tarih düşürme
elif : Arap alfabesinin ilk harfi
hikmet : sebep, sır, gaye
hususî : özel
hülâsa : öz, özet
ihtar : hatırlatma
ihtiyarsız : iradesiz, tercihsiz
kâfi : yeterli
küllî : geniş, kapsamlı
lâtif : güzel, hoş
lem’a : parıltı
liyakat : lâyık olma
mahall-i zuhur : görünme, ortaya çıkma yeri
mânidar : anlamlı
muannid : inatçı, direnen
muhavere : karşılıklı konuşma
muhit : çevre, etraf
mutabakat : uygunluk
muvafakat : uygunluk, denklik
mübarek : hayırlı
müsvedde : karalama, ilk nüsha
nam : ad
nisbeten : kıyasla, oranla
nüsha : kopya
Radıyallahu Anh : Allah ondan razı olsun
risale : mektup, küçük çaplı kitap
sair : diğer, başka
suret : biçim, şekil
şâkirt : talebe, öğrenci
tahşidat : öneminden dolayı bir şeyin üzerinde fazla durma, yığınak
tebyiz : karalama nüshayı temize çekme
teçhizat : cihazlar, donanım
telâkki : anlama, kabul etme
telif edilme : yazılma
tevafuk : denk gelme, uygunluk
tevhid : birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma
zahirî : açık, görünürde
zikredilmek : anılmak, belirtilmek
Yükleniyor...