Bediüzzaman’ın tevkifi

1947 senesinin son aylarında, Afyon’dan üç sivil polis memuru, güya memleket çapında gizli bir dinî cemiyetin faaliyetine âşinâ olmak için Emirdağına gelmişlerdi. Başta Said Nursî olarak Nur talebelerini tespit etmeye çalışıyorlardı. Sudan bahaneler icat etmeye tevessül ettiler. Bir nümunesi şudur:

Bir sivil memur, bir kâğıda yazıyor: “Said’in hizmetçisi buradan Said’e rakı aldı.” Ve rakıcı dükkânında, sarhoş ve aklı yerinde olmayan bir adama bu kâğıdın altına imza atmasını teklif ediyor. O adam diyor: “Tövbeler olsun, bu yalanı kim imza eder?”

Sonra o kâğıdı imzalatmaya çalışan, fakat muvaffak olamayan memur, aynı gece acip bir hadisede işlediği hatâsının tokadını yiyor. Şöyle ki: Beraber rakı içtiği adamlarla dere kenarında gezerken, aralarında bir kavga cereyan eder. O bedbaht adama orada bir güzel dayak atıyorlar ve tabancasını da alıyorlar.
• • •

Üstad faytonla kıra çıktığı zaman, dört beş gün müddetince beş tayyare Üstadı takip ediyor. Üstad evine girdiği zaman, onlar da Emirdağı’ndan çekiliyorlar. Üstadın sırf imanî, uhrevî hizmet-i Kur’âniyesine yanlış mânâlar verdirerek aleyhte propaganda yapılıyor ve yukarı makamlara yanlış aksettiriliyor.

Risale-i Nur’un teksir makinesiyle intişarı ve Anadolu’da Nurların gittikçe inkişafı karşısında bu imanî hizmeti durdurmak maksadıyla harekete geçen gizli dinsiz komiteler, hükûmete evham verdirerek, aleyhte tahrikât yapıyorlar. Emirdağ, Isparta, Kastamonu, Konya, İnebolu, Safranbolu, Aydın gibi daha birçok vilâyet, kasaba ve köylerdeki Nurcuların evlerinin aranmasına emir veriliyor. Nihayet 1948 senesinin başında (23 Ocak 1948’de), Üstad Said Nursî ve on beş kadar Nur talebesi Emirdağdan alınarak Afyon’a getirilir ve sorgularını müteakip tevkif edilirler. Ve diğer vilâyetlerdeki Nur talebeleri de tevkif edilerek Afyon’a celb ediliyor. Böylece üçüncü medrese-i Yusufiye hayatı başlıyor.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Emirdağ Hayatı / Sonraki Risale: Isparta Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : acayip, tuhaf
âşinâ : bilme, yakından tanıma
bedbaht : kötü bahtlı, talihsiz
celb edilme : çekilme; götürülme
cemiyet : topluluk, örgüt
evham verdirme : şüphe ve kuruntu uyandırma; olmayan bir şeyi varmış gibi görmelerini sağlama
fayton : tek körüklü, dört tekerlekli, atlı binek arabası
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân hizmeti
hükûmet : idare, yönetim
icat : yeni ir şey bulma, ortaya koyma; üretme
inkişaf : gelişme, açılıp yayılma
intişar : yayılma
komite : kötü bir maksat için kurulmuş gizli cemiyet, örgüt
medrese-i Yusufiye : Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında olan hapishane
muvaffak : başarılı olma, başarma
müteakip : takip eden
nümune : örnek, misal
tahrikât : tahrikler, kışkırtmalar
tayyare : uçak
teksir makinesi : yazılı kâğıtları çoğaltma makinesi
tevessül : başvurma, sarılma
tevkif : tutuklama
uhrevî : âhirete ait, âhiretle ilgili
Üstad : Bediüzzaman Said Nursî
vilâyet : il
Yükleniyor...