Özel Nimetler
Bil ki: Dikkatle bakıldığında, şems-i şümus denilen “güneşler güneşi” yıldızından ağacın meyvesine varıncaya kadar her şeyin, sayısız ihtimaller içinde bu tarzda seçildikleri, diğerlerinden ayırt edildikleri görülür. Hangi şey olursa olsun sonsuza bakar. Öyleyse sıfatlarının tecellilerinde bir nihayet olmayan zâttan başkası onda bizzât tasarrufta bulunamaz.
Bunu dikkatle düşün!
Bil ki: Nimetlerin umumî oluşu, hususî kasda ve şahsî inayete münafi değildir. Çünkü Allahın nimetleri vakıf malı veya nehir suyu gibi değildir ki başıboş bir in’am olarak görülsün ve şahıs kendinde hususî şükre bir ihtiyaç hissetmesin.
Taayyünler ve hususi özellikler, önceden hâsıl olan kaplar ve kalıplar gibi değildir ki, o taayyün belirlenen in’am vechini meydana getirmiş olsun. Çünkü Mün’im-i hakîki (celle şânuh), herkese ona münasip bir tabakta yemeğini veriyor, ismiyle- resmiyle şahsa özel olarak nimetlerini gönderiyor.
Öyleyse, umumi nimete şükür vacib olduğu gibi, hususi nimete de şükür vacibtir.
Ey insan! İnsafla baksan pire, sivrisinek ve benzerlerinden şikâyetçi olmazdın. Çünkü -o latîf, masum mahlûkat- bütün meyveleri ve ekser hayvanları parçalamana tam bir teslimiyetle tahammül ediyorlar. Öyleyse bazı haşerelerin eliyle yapılan bu en ehven kısas şekline tahammül etmen, insafa daha uygun olur. Çünkü “yaralamalar kısasa tabidir.” Maide, 45
Bil ki: Kavunu ve elmayı yemen için müheyya eden Zâtın, yeme ihtiyacını senden daha iyi bilmesi ve senden başkasının bilmediği damak tadından haberdar olması lâzımdır. Câmid ve ölü olan kök ve dallar nerede, böyle bir ilim nerede? Öyleyse, sebepler ve dallar ancak ve ancak rahmetin birer oluğu ve nimetlerin birer borusu gibidir.