Şeriat-ı Fıtriyenin Hükümleri

Bil ki: Masum bir hayvan ve insana gelen musibetlerde insan fehminin kav­­ra­yamadığı bazı sebepler olması mümkündür. Mesela, meşiet düsturları olan şe­­ri­at-ı fıtriye sadece akla bakmaz ki akıl olmadığında teklif sakıt olsun. O düs­tur­­lar his ve kalbe, hatta aynı zamanda istidada bakar, bunların fiillerine kar­şılıkları ve­rilir.

Hayvanı hiss-i nefiste kâmil ve çocuğu da kalb noktasında büluğa ermiş ola­­rak görürüz. Hatta senin küçük bebeğinin hissi senin aklından daha mü­kemmel ve daha ziyade uyanıktır. Çünkü faraza sen bir yetime vurarak zulmedersin. Ak­­lın seni engellemez, sana bakan çocuğunun şefkat hissi ise, onu ağlamaya sevk eder. Senin yerinde o olsaydı, onun bu hissi onu zulümden sakındırırdı.

Madem böyledir, hassas şefkat hissinin nehyini dinlemeyerek heves ve eğ­len­ce için zavallı bir arıyı parçalayıp öldüren çocuk, düşüp başı kırılırsa müste­hak olur.

Mesela dişi bir kaplan kendi nefsinde yavrusuna şedit bir şefkat ve hayat ar­ka­daşıyla beraber ona karşı himaye hissi duymakla beraber, bu iki his, zavallı cey­lanı par­ça­lamaya engel olmayıp onu parçalasa ve sonra mesela avcının kur­şu­nuna hedef ol­sa, müstahak olmaz mı? Çünkü onun rızkı ölü hayvanlardır, diri olan­lar de­ğil­dir.

Bu durum, hayvanların kendi nefislerine mâlik olmaları tevehhümü üzere meb­­nidir. Hakîkatte ise, daha önce geçtiği gibi, bu batıldır. Mâlik-i hakîki, mül­­kün mâlikidir, O celâl ve ikram sahibidir. Mülkünde dilediği gibi tasarrufta bu­­lu­­nur. O, fail-i muhtardır, dilediğini yapar. “O yaptığından sual edilmez, onlar ise so­rulacaklardır.” (Enbiya, 23)

İndirme Linkleri
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...