Yıldızlar, Allah'ı nasıl tanıtır.
Birinci Mevkıfın küçük bir zeyli
Festemi’ âyet: اَفَلَمْ يَنْظُرُوۤا اِلَى السَّمَاۤءِ فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَاهَا وَزَيَّنَّاهَا ilâ âhir-i âyet...
Bu âyetin bir nevi tercümesi olan ثُمَّ انْظُرْ اِلٰى وَجْهِ السَّمَاۤءِ كَيْفَ تَرٰى سُكُوتًا فِى سُكُونَةٍ tercümesidir.
Yani, âyet-i kerime, nazar-ı dikkati, semânın ziynetli ve güzel yüzüne çeviriyor. Tâ, dikkat-i nazar ile, semânın yüzünde fevkalâde sükûnet içinde bir sükûtu görüp, bir Kadîr-i Mutlakın emir ve teshiriyle o vaziyeti aldığını anlasın. Yoksa, eğer başıboş olsaydılar, birbiri içinde o dehşetli hadsiz ecram, o gayet büyük küreler ve gayet sür’atli hareketleriyle öyle bir velveleyi çıkarmak lâzımdı ki, kâinatın kulağını sağır edecekti. Hem öyle bir zelzele-i hercümerc içinde karışıklık olacaktı ki, kâinatı dağıtacaktı...
Okunan Yer: Sözler, Otuz İkinci Söz, Birinci Mevkıf
Açıklayan: Dr. Burhan Sabaz