AİLE HAYATIMIZ
Aziz ve muhterem Müslümanlar!
Bir milletin ve toplumun temel taşı ailedir. Aile ana, baba ve evlenmemiş çocuklardan meydana gelir.
Ailenin temeli meşru nikâhla, evlilikle atılır.
Her insanın küçük bir dünyası, belki küçük bir cenneti aile yuvasıdır. Evlerimizi, yuvalarımızı İslâmî ölçülerle ve imanın ışığında kurduğumuz takdirde yuvalarımız bir cennet köşesi, saadet ve huzur bahçesi olur. Sağlam esaslar üzerine kurulan mesut yuvalardan meydana gelecek toplum da huzurlu olur.
Dinimiz hem ferdin hem de cemiyetin huzurunu temin etmek için evlilik müessesesine ehemmiyet vermiş; onu korumak ve mutluluğu artırmak için bir takım ölçüler getirmiştir.
Karı, koca ve diğer aile fertleri arasındaki münasebet, yakınlık, hürmet, şefkat ve muhabbet yalnız bu kısa dünya hayatı ölçüsüyle değil, âhirette, ebedî hayatta bu münasebetlerin devamı ölçüsüyle hareket edilmesi lâzımdır. O zaman aralarındaki hürmet, şefkat ve sadakat samimî olur. Daimî bir arkadaşlığın hatırı için birbirlerine her fedâkârlığı, karşılıklı hürmet ve merhameti yapabilirler. Bu saadeti Allah'a ve âhirete îman temin eder. îmanın hâkim olmadığı bir ailede her şey geçici ve menfaata dayalıdır. Temel çürük, merhamet mecazî, saygı ve sevgi yapmacıktır, hayvanidir. Menfaatlerin ve galip hislerin merhamet ve hürmeti mağlup ettiği bir ailede, o dünya cenneti cehenneme döner. Aile fertleri azap içinde kalır.
Aziz mü'minler!
Ebedî rehberimiz, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) Efendimiz ümmetini aile yuvası kurmaya davet ettiği hadîs-i şeriflerinde bakınız ne buyuruyor:
"Aile yuvası kurunuz! Hıristiyan ruhbanları gibi olmayınız!"
"Kul evlendiği vakit dinin yarısını tamamlamış olur."
"Her mü'min âhire hayatının saadetine yardımcı olacak bir hayat arkadaşıyla evlensin."
"Rızkı aile yuvası kurmakta arayın!"
"Evleniniz, çoğalınız! Ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim!"
"Gençler! İçinizden evlenmeye gücü yetenler izdivaç etsin! Zira evlenmek gözleri haramdan daha çok korur, zinadan muhafaza eder. Gücü yetmeyenler de oruç tutsun!"
"Nikâhla evlenmek benim sünnetimdir. Meşru bir mazereti yokken sünnetimi takip etmeyen benden değildir."
Bu tavsiyelere uyarak, zaman ve şartlar müsait olunca çocuklarını evlendirmek ana ve babaların çok önemli vazifelerinden biridir.
Hepimizin gençlere yardımcı olması lâzımdır. Dininden ve ahlâkından razı olduğumuz bir kimse kızımıza veya oğlumuza talip olursa, "Kolaylaştırınız, güçlük çıkarmayınız!" hadisiyle amel etmeliyiz. Görenek belâsı, Avrupa modası yüzünden; yuva kurarken yapılan israflar ve ölçüsüzlükler yüzünden gençlerin dünya ve âhiret hayatları tehlikeye düşmektedir.
Malûmdur ki, neslimizin sağlıklı şekilde devam etmesi; devletimizin, milletimizin bekası, kurulacak meşru aile yuvalarıyla mümkündür. Neslin çoğalması herkesçe matluptur. Hiçbir millet ve hükümet neslin çoğalmasına karşı çıkamaz. Avrupa ve Amerika devletlerinde nüfusun artması için maddî ve manevî teşvikler, yardımlar yapılırken bizde başka oyunların sahneye konması, milletimizin güçlenmesini istemeyen mihrakların plânı olabilir. Sağlıklı, dindar, faziletli, ahlâklı nesillerin çoğalmasından hiçkimse endişe etmesin! Mahlûkatı yaratan ve besleyen Allah'tır!
Muhterem Müslümanlar!
Aile yuvası kuralken şu hususlara dikkat edilmelidir:
Karı koca birbirine denk ve münasip olmalıdır. Bu da en mühimi diyanet noktasındadır. Dindar olanı tercih edilmelidir. Hadîs-i şerifte, "Kadın üç özelliği için nikâh edilir: Güzelliği, malı ve dini için... Sen bunlardan dindar ve güzel ahlâka sahip olanı tercih et! Varlığın artsın!" buyurulmuştur.
Yalnız maddî güzelliği için; malı, maaşı, diploması için yapılan tercihler zararlı netice verebilir. Hergün 8 saat evden çıkıp dışarıda çalışan, nâmahrem erkeklerle karşı karşıya bulunmak zorunda bırakılan bir kadının yuvasına hizmeti noksan kalacağı malûmdur. Kadının işi, evindedir. O, anadır; şefkat kahramanıdır! Huzur ve mutluluğu evinde bulur. Tercihlerde işin maddî cihetine bakıp çift maaşa aldananlar çok kere zararlı çıkıyorlar.
Kadın ve erkek arasındaki esaslı ve şiddetli alâka yalnız dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. Kadın yalnız dünya hayatına mahsus bir hayat arkadaşı değildir. Yalnız gençlik, güzellik vaktine mahsus muvakkat bir muhabbet değil, sonsuz hayatta ebedî bir hayat arkadaşıdır. İşte evlilik tercihi buna göre yapılmalıdır. Taraflar birbirini ağır tekliflerle zor duruma düşürmemelidir. "Nikâhın hayırlısı, kolay olanıdır." Herkes imkânına göre harcama yapmalı, çevreyi ölçü almak gibi bir yanlışlığa düşmemelidir.
Düğünler nezih, temiz, İslâmî ölçülere göre yapılmalı; gayri müslimlerden gelen bâtıl ve günah işlere yer verilmemelidir.
Bizler Müslümanız, her şeyimiz İslâm'a göre olmalı! Huzur, bereket ve saadet yalnız İslâmiyet'te ve îmandadır. Bizlere sünnet-i seniyyenin bir meyvesi olarak evladı veren, Allah'tır. Onları evlendirirken o nimete şükür olarak bir Müslümana yakışır şekilde düğün yapmalı; dualarla, zikirlerle kurulan yuvanın temeli sağlam atılmalıdır.
Düğünlerde bir takım günahları işlemek, işletmek hem şükürsüzlük, hem de yuvanın temeline dinamit yerleştirmeye benzer. Melekleri kaçırmak, şeytanları çağırmak şuurlu bir Müslümanını işi olamaz! Meşru dairedeki keyiflere kanaat etmek lâzımdır.
Mü'min kardeşlerim!
Aile yuvası bir binaya benzetilecek olursa, o binayı ayakta tutacak 4 temel direk vardır: Karşılıklı sevgi, müsamaha, itimat ve fedâkârlık...
Bir ailenin mutluluk içinde yaşaması, birbirine güven, emniyet, sadakat, samimî hürmet ve muhabbetle devam eder. Bunların kaynağı da kuvvetli bir îmandır.
Ne mutlu o karı-kocaya ki, günahlardan sakınmakta, farzları, vacipleri, sünnetleri işlemekte birbirlerine yardımcı olurlar. Sünnet-i seniyyenin meyvesi olan çocuklarını kendilerine dâvâcı değil, şefaatçi olarak yetiştirirler. Aile hayatının devamı için her fedâkârlığı yaparlar.
Dikkat ediniz! Küçük bir dünyamız ve cennetimiz olan aile yuvalarımızın tahribine çalışan düşmanlarımız var. Bizleri canevimizden vuracak silahları var.
Uyanık olunuz! Açık saçıklığı teşvik eden, kadınları âlet edip para kazanmayı meslek yapan, hayâdan ve edepten mahrum medyaları var. Gazete, dergi ve kasetleri var. Sakın, şuurlu düşmanlara şuursuzca yardım etmeyiniz. O yılanları evinize sokmayınız. Kendi elinizle yuvanızı yıkmayınız. Nefsinizi ve ailenizi ateşe verip yakmayınız. Dünya cennetini cehenneme çevirmeyiniz, cehennemden koruyunuz.
Şu hadîs-i şerîf meâlleriyle hutbemizi bağlıyoruz:
"Allah katında helâl olan şeyin en sevimsizi, hanımını boşamaktır."
"Meşru mazereti yokken kocasından kendisini boşamasını isteyen kadına cennet kokusu haramdır."
"Karıyla kocanın arasını açan bizden değildir."