KADİR GECESİ
Kur’ân-ı Kerimin Levh–i Mahfuz’dan dünya semâsına toptan indirildiği gecedir. Cebrâil (a.s.), Peygamber Efendimize (a.s.m.) ilk vahyi, Alâk Sûresinin “İkra! Oku!” emriyle başlayan ilk beş âyetini bu gece getirmiştir.
Kadir gecesi Müslümanlar arasında genellikle Ramazan’ın 27. gecesi olarak ihya edilmektedir. Kandillerin en üstünüdür ve “Gecelerin Sultanı” olarak isimlendirilmiştir.
Kur’ân-ı Kerimde yer alan Kadr Sûresi, vahyin başlangıcından ve bu gecenin büyük kudsiyet, fazilet ve bereketinden ve bu gece kâinatı kaplayan İlâhî esenlikten bahsetmektedir. Duhân Sûresinde ise bu gecenin kudsiyeti üzerine yemin edilmektedir.
Kadir gecesi, İslâm âlimleri tarafından üç şekilde yorumlanmıştır:
1. Hüküm Gecesi. Takdîr-i İlâhîde hükmolunmuş işlerin, yahut birçok işlere hükmeden muhkem emirlerin ayırt edildiği gece anlamına gelir. Takdîrden maksad, ezelî hükmün açığa çıkmasıdır. Hikmetli işler karara bağlanır.
2. Mevki, şeref, değer ve azamet gecesi demektir. Bin aydan daha hayırlı oluşunu ifade eder.
3. Tazyik (sıkıştırma, izdiham) Gecesi demektir. Bu gece inen meleklere yeryüzü dar gelir. Ayrıca Cebrail (a.s.) ilk vahyi getirdiğinde Peygamber Efendimizi (a.s.m.) üç defa kolları arasına alıp sıkmış, sonra âyetleri bildirmiştir.
Kadir gecesi, Hz. Peygamberin (a.s.m.) ümmetine olan aşkı ve sevgisi sebebiyle yaptığı bir duânın kabul edilmiş hâlidir. Kendisinden önceki insanların ömürlerinin çok uzun olduğu kendisine bildirildiğinde “Başka ümmetlerin uzun ömürleri içinde yapamayacakları amelleri ümmetim kısa ömrü içinde yapmış olsun” diye duâ etmiş; Cenab-ı Allah da ona (içinde bu gece bulunmayan) bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini ihsan etmiştir.
Kadir gecesinin Ramazan ayının hangi gecesi olduğu açıkça bildirilmemiştir. Malûmdur ki Cenâb-ı Hak, içinde yaşadığımız imtihan dünyasında çok mühim şeyleri gizlemiştir. Üstad Bediüzzaman, bazı şeylerin bazı şeyler içinde gizlenmesinin hikmetinin, o şeyin diğer fertlerini de kıymetlendirmek olduğunu belirtir.
Diğer yandan bu geceyle ilgili Hz. Peygamber (a.s.m.), bazı hadis-i şeriflerinde, bu gecenin Ramazanın son on veya yedi günündeki (21, 23, 25, 27) tek gecelerde aranılmasını emir buyurur. Ancak 27. gecesi ile ilgili hadîs-i şerifler, âlimlerin ekserisi tarafından büyük kabul görmüş ve bütün İslâm âlemi de bunu benimsemiştir. Bu benimseme ile alâkalı olarak Üstad Bediüzzaman, Şuâlar isimli eserinde şöyle der:
“Yarın (27.) gece Leyle-i Kadr olma ihtimali çok kuvvetli olmasından bir kısım müçtehidler, o geceye Leyle-i Kadri tahsis etmişler. Hakiki olmasa da, madem ümmet o geceye o nazarla bakıyor. İnşallah hakikî hükmünde kabule mazhar olur.”
Yorumlar