KUR'AN VE HÂKİMİYETİ

Aziz ve Muhterem Müslümanlar!

Bizlere Rabbimizi bildiren en büyük muarrif ve ebedî mucize Kur'ân-ı Hakîm'dir.

Nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi, vazifelerimizin ne olduğunu, rehberimiz ve mürşidimizin kim olduğunu en güzel ve en doğru şekilde bize ders veren, Kur'ân-ı Azîmüşşan'dır.

Kur'ân Allah kelâmıdır, hidayet kaynağıdır. Kalplerimize kuvvet ve gıda; akıllarımıza nur, ışık ve gınadır. Ruhumuza âb-ı hayat, nefsimize ilaç ve şifadır.

Hakikî mürşidimiz, en büyük üstadımız, her işte rehberimiz ve imamımızdır.

Dünya ve âhiret hayatımızı en güzel düzene sokacak İlahî bir nizamdır.

Başını taştan taşa vuran, ne yapacağını şaşıran insanlığı, şu muzdarip dünyayı huzur ve saadete kavuşturacak olan yegâne ilaç, kurtarıcı reçete Kur'ân'dır.

İslâm âleminin manevî güneşi, temeli, maddî ve manevî hayatımızın plânı ve programı Kur'ân'dır. Bu ebedî ve batmayan güneş, bir Ramazan ayının Kadir Gecesi'nde doğmuştur.

O manevî güneşin nuruyla insanlık karanlıktan aydınlığa çıkmış, sapık fikir ve hareketlerden kurtulup hidayet nuruna ermiş, cehaletten ilim ve marifete kavuşmuştur. Sonsuz bir hayat ve saadet müjdesi ondadır.

Aziz Mü'minler!

Allah Resûlü'nün en büyük mucizesi olan Kur'ân-ı Hakim, arş-ı azamdan ve ism-i azamdan gelmiş bir Allah kelâmıdır. Dertlerimize deva, hastalarımıza şifâdır.

Her bir harfini okuyana, dinleyene en az 10 sevap kazandırır. Ramazan-ı Şerifte her harfine 1000, Kadir Gecesi'nde 30 bin sevap ve cennet meyvesini mü'minlere kazandırır.

Her dakika milyonlarca hafızların kalbinde, hafızasında kudsiyetle bulunup yeryüzü mescid-i kebîrinde en çok okunan ve dinlenen misilsiz kitap ancak Kur'ân-ı Kerîm'dir.

En güzel söz odur, en doğru haber ondadır. Hak olup Hak'tan gelip Hak diyen ve hakikati gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur. Onun misli yoktur. Ona sarılan yükselir, ondan ayrılan alçalır, esfel-i sâfilîne düşer.

Bu fânî dünyada en şerefli hizmet, en kârlı ticaret Allah'ın kitabını okumak, okutmak, ahkâmını öğrenip hayata tatbik etmek, Kur'ân'm ahlâk ve terbiyesiyle yaşamaktır.

Bunu yaparken bâzı hücumlara mâruz kalabilirsiniz, fakat aldırmayınız! Allah sizi muhafaza edecektir. Zira va'detmiştir. "Şüphesiz Kur'ân'ı biz indirdik ve onu muhakkak yine biz muhafaza ederiz." va'd-i İlahîsi tahakkuk edecektir.

15 asırdan beri Kur'ân'ın düşmanları ellerinden ne gelirse yapmışlar, Kur'ân'm bir harfini değiştirememişlerdir. Bir âyetinin mislini yazıp karşısına çıkamamışlardır.

Kur'ân'm i'câzına karşı âciz kalıp kaba kuvvete sarılmışlar, Kur'ân güneşini liflemekle söndürmek istemişler fakat kendileri sönüp gitmişlerdir.

Cenab-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'de bu gerçeği bize haber veriyor:

"Onlar (kâfir ve münafıklar) ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler. Allah ise nurunu tamamlayıcıdır. Kâfirler hoşlanmasalar da..." (Tevbe, 9/32)

Vaktiyle bir İslâm düşmanı eline Kur'ân'ı alıp demişti:

"Bu Kur'ân Müslümanların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız! Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur'ân'ı onların elinden almalıyız yahut Müslümanları Kur'ân'dan soğutmalıyız!"

Muhterem Müslümanlar!

Tarihte görülen İslâmî hâkimiyetler Kurân'a hizmet sayesinde olmuştur. Bunu anlayan düşmanlarımız bizi hâkimiyetleri altına alabilmek için milletimizi Kur'ân'dan uzaklaştırmaya çalışmışlardır.

Bu cennet vatanımızda yıllarca Kur'ân okumak, "Allahu Ekber!" demek yasak edilmiştir. Medreseler, zikirhâneler kapatılmıştır. Fakat Allah'ın yardımıyla Kur'ân'm hizmetkârları, dindar milletimiz o zulüm çemberini yarmış, kufrün plânlarını bozmuştur.

Yeryüzünde hâkimiyet Kur'ân'ın hakkıdır. Kur'ân'm aziz dellâlı Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi, "İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyet'in olacak ve hâkim hakaik-i Kur'aniye ve îmaniye olacak!" inşallah!

Bugün bütün dünyada dine, îmana bir dönüş başlamıştır.

Kur'ân'm nuru dünyayı sarmış, bîçâre beşer kurtuluşun Kur'ân'm kudsî dairesinde olduğunu anlamaya başlamıştır.

Eski düşmanlar dost oluyor, bölük bölük Kur'ân'ın nurlu dairesine giriyorlar.

Kur'ân'm elmas hakikatları kalpleri fethediyor.

Dünya milletleri İslâm'a koşuyor.

Yeni yeni İslâm devletleri doğuyor.

"Dinsiz bir millet yaşayamaz!" hakikatini Moskova'da açılan medreseler, mescidler tasdik ediyor.

Bâtıl sistemler batıyor! Rusya'da, Çin'de İslâmiyet hızla yayılıyor. Amerika'da en hızlı yayılan din İslâmiyet'tir.

Almanya, İngiltere ve Fransa'da milyonlarca Müslüman Kur'ân'm nurlarını yaymak için çalışıyor.

Geçen 50 yıl içinde İslâmiyet bütün dünyada yüzde üçyüze yakın bir artışla başta gidiyor.

Hristiyanlar hak dinin arayışı içindedir. Hak din, İslâm'dır; Hak söz, Kur'ân'dır, Müslüman olanların çoğu ilim adardandır, rehber insanlardır.

En zekî, en münevver Avrupalılar'ın Kur'ân'a teslim olmaları Kur'ân'ın mûcizesidir.

Kur'ân kalpleri fethediyor, akılları teshir ediyor. Devletleri ve milletleri Allah'a bağlıyor.

Bütün bunlar Kur'an'ın mûcizeliğini, Allah kelâmı olduğunu, zaman ihtiyarladıkça Kur'ân'ın gençleştiğini ispat ediyor.

Durum bu merkezdeyken bizler ne yapıyoruz! İslâm'ın sabahında, Kur'ân'ın baharında, Kur'ân nurlarının neşri için ne gibi hizmetlerimiz var?

Bin yıldan beri Kur'ân'a bayraktarlık yapmış milletin evlatları olarak Kur'ân'a karşı vazifelerimizi yapalım! Nurunu neşredelim!

Avrupa'nın bâtıl formüllerini bırakalım, Kur'ân'a teslim olalım. Allah ve Resulü bizden bunu istiyor, dünya bizden bunu bekliyor.

Gayri müslimler Müslüman olup İslâm'ı yaşarken, bizim gayri müslimler gibi bir hayata özenmemiz çok acıdır.

Hasta kalplerin şifası Kur'ân'dır. Hasta milletlerin kurtuluş reçetesi Kur'ân'a sarılmaktır.

Sevgili Peygamberimiz (sav) saadetle buyuruyor:

"Kur'ân apaçık bir nur ve hakîm bir zikir ve en doğru yoldur."

Okunma sayısı : 1.522
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...