MEŞÎHAT DAİRESİ (MEŞÎHAT, MEŞÎHAT-I İSLÂMİYE)
Osmanlılarda ilmiye sınıfının başı ve sadrazamdan sonra devletin ikinci büyük görevlisi olarak kabul edilen Şeyhülİslâmların görev yaptığı makama verilen isimdir. Bu makam ayrıca “Bâb-ı Fetvâ”, “Bâb-ı Meşîhat”, “Şeyhülislâm Kapısı” olarak da anılmıştır.
Özellikle Tanzimat Devrinde dinî temellere dayanan bütün müesseselerin idare ve kontrolü Meşîhat Dairesi tarafından yürütülmeye başlandı. Böylece Şeyhülislâm, statü bakımından 19. yüzyılda nâzırlar (bakanlar) ile eşit konuma geldi ve hükûmet üyelerinden birisi sayıldı. Mithat Paşa’nın 1876’da ilân ettiği Kânun-ı Esasî’nin 27. maddesine göre, diğer nâzırlardan üstün duruma getirildi.
1920 yılına kadar çeşitli zamanlarda yapılan reformlarla bu makam olgunlaştırılmışsa da, Osmanlı Saltanatı 1922’de ortadan kaldırınca, Meşîhat Dairesi de feshedildi.
Özellikle Tanzimat Devrinde dinî temellere dayanan bütün müesseselerin idare ve kontrolü Meşîhat Dairesi tarafından yürütülmeye başlandı. Böylece Şeyhülislâm, statü bakımından 19. yüzyılda nâzırlar (bakanlar) ile eşit konuma geldi ve hükûmet üyelerinden birisi sayıldı. Mithat Paşa’nın 1876’da ilân ettiği Kânun-ı Esasî’nin 27. maddesine göre, diğer nâzırlardan üstün duruma getirildi.
1920 yılına kadar çeşitli zamanlarda yapılan reformlarla bu makam olgunlaştırılmışsa da, Osmanlı Saltanatı 1922’de ortadan kaldırınca, Meşîhat Dairesi de feshedildi.