MİRZA
Üstad Bediüzzamanın babasıdır. Doğum tarihi bilinmemektedir. 1920 yılında vefat ettiği, babasının adının Ali olduğu ve sırasıyla dedelerinin Hızır, Mirza Halid ve Mirza Reşan olduğu tespitler arasındadır. Sofi Mirza’nın yedi çocuğu sırasıyla Dürriyye, Âlime, Abdullah, Said, Mehmed, Abdülmecid ve Mercan’dır. Kız-erkek demeden hepsini okutmuş ve âlim olarak yetiştirmiştir. Halk arasında Mirza Efendiye Sofi Mirza denmekteydi. Mezar taşında da Mirze yazılı olduğu bilinmektedir.
Bazı zamanlar Mirza Efendi, Nurs köyünden kalkarak Bitlis vilâyetine bağlı Hizan’ın yakınlarında bulunan Gayda’ya Seyyid Sıbğatullah Hazretlerinin ziyaretine gelirdi. Bir defasında Seyyid Sıbğatullah ayağa kalkarak, Sofi Mirza’ya meclisin başköşesinde yer göstermişti. Orada bulunan ulemâ ve hulefâ, bu Nurslu köylüye neden bu kadar alâka ve hürmet gösterdiğini Seyyid Sıbğatullah’tan sormuşlardır. O da “Bu Sofi Mirza ileride öyle bir zata baba olacak, bunun sulbünden öyle bir zat gelecek ki, o zata baba olmayı ben on gavslığa tercih ederim. Gavs olmaktansa, o gelecek zata böyle bir baba olmayı tercih ederim” cevabını vermiştir.
Üstad Bediüzzaman dokuz yaşına kadar ailesinin yanında kalmıştır. Hikmet, intizam ve nizam derslerini babası Mirza’dan aldığını söylemektedir. Üstad yirminci yüzyılın başlarında, gençlik günlerinde Osmanlı padişahlarının Şark vilâyetlerinde valilik yaptıkları dönemlerde Van’da İşkodralı Tahir Paşa’nın konağında kalırdı. Bu yıllarda Mirza Efendi de bu konağa misafir olurdu.
Üstad Bediüzzaman babasının kendi hakkında “Sizin oğlunuz öldü veya vuruldu veyahut hapse girdi” gibi musibet ve fena haberleri aldığı vakit keyiflendiğini ve “Mâşaallah! Oğlum, yine bir ehemmiyetli iş, bir kahramanlık göstermiştir ki, herkes ondan bahsediyor” dediğini nakletmektedir.
Mirza Efendi, Üstad Bediüzzamandan uzun zaman haber alamayınca 31 Mart hadiseleri olduğu vakitte Van’dan İstanbul’a gelip onu aramıştır.
Üstad Bediüzzaman, “Mirza Bediüzzaman” lâkaplı bir kişinin de İmam-ı Rabbânî zamanında yaşadığını söyler ve İmam-ı Rabbânî’nin Mektubat isimli kitabında “Mirza Bediüzzamana” iki mektup yazılmış olduğunu belirtir. O kişi hakkında başka bir bilgi bilinmemektedir.
Bazı zamanlar Mirza Efendi, Nurs köyünden kalkarak Bitlis vilâyetine bağlı Hizan’ın yakınlarında bulunan Gayda’ya Seyyid Sıbğatullah Hazretlerinin ziyaretine gelirdi. Bir defasında Seyyid Sıbğatullah ayağa kalkarak, Sofi Mirza’ya meclisin başköşesinde yer göstermişti. Orada bulunan ulemâ ve hulefâ, bu Nurslu köylüye neden bu kadar alâka ve hürmet gösterdiğini Seyyid Sıbğatullah’tan sormuşlardır. O da “Bu Sofi Mirza ileride öyle bir zata baba olacak, bunun sulbünden öyle bir zat gelecek ki, o zata baba olmayı ben on gavslığa tercih ederim. Gavs olmaktansa, o gelecek zata böyle bir baba olmayı tercih ederim” cevabını vermiştir.
Üstad Bediüzzaman dokuz yaşına kadar ailesinin yanında kalmıştır. Hikmet, intizam ve nizam derslerini babası Mirza’dan aldığını söylemektedir. Üstad yirminci yüzyılın başlarında, gençlik günlerinde Osmanlı padişahlarının Şark vilâyetlerinde valilik yaptıkları dönemlerde Van’da İşkodralı Tahir Paşa’nın konağında kalırdı. Bu yıllarda Mirza Efendi de bu konağa misafir olurdu.
Üstad Bediüzzaman babasının kendi hakkında “Sizin oğlunuz öldü veya vuruldu veyahut hapse girdi” gibi musibet ve fena haberleri aldığı vakit keyiflendiğini ve “Mâşaallah! Oğlum, yine bir ehemmiyetli iş, bir kahramanlık göstermiştir ki, herkes ondan bahsediyor” dediğini nakletmektedir.
Mirza Efendi, Üstad Bediüzzamandan uzun zaman haber alamayınca 31 Mart hadiseleri olduğu vakitte Van’dan İstanbul’a gelip onu aramıştır.
Üstad Bediüzzaman, “Mirza Bediüzzaman” lâkaplı bir kişinin de İmam-ı Rabbânî zamanında yaşadığını söyler ve İmam-ı Rabbânî’nin Mektubat isimli kitabında “Mirza Bediüzzamana” iki mektup yazılmış olduğunu belirtir. O kişi hakkında başka bir bilgi bilinmemektedir.